w.
Alınan önlemler ve uygulanan kurtarma paketlerinin
etkisi ile 2010 yılında ekonomideki olumlu gelişmeler
krizin bittiği şeklinde yorumlandı. Ancak, komşumuz
Yunanistan’ın iflas eden ekonomisi ile Portekiz, İspanya
ve İrlanda’nın ekonomik tehlike sinyalleri vermesi,
başta AB olmak üzere tüm dünyada krizin daha derin bir
dip yapacağı endişesine sebep oldu.
1930’lardaki “büyük buhran” dan sonra dünyanın
karşılaştığı en büyük ekonomik krizin ikinci bir “dip”
yapması halinde iflas bayrağını çeken ülkeler listesi
uzayıp gidecektir. Yaşanan bu kriz, devletlerin izlemiş
oldukları ekonomi ve finans politikalarını tekrar gözden
geçirmeleri gerekliliğini ortaya koydu. Devletler
ekonomi politikalarını hazırlarken büyük ölçüde kendi iç
dinamiklerini ve hedeflerini dikkate alarak
hazırlıyorlardı. Bugün gelinen noktada ise, dış
dinamiklerin ülke ekonomilerindeki belirleyiciliğinin
ciddi oranda arttığı görülmektedir. Dış ekonomik ve
siyasi dinamikleri dikkate almadan uygulanan ekonomi
politikalarının başarısından söz etmek oldukça zordur.
Devletler, kendi ekonomik dengelerini sağlarken, diğer
devletlerin de ekonomilerini ve pozisyonlarını gözetmek
zorundadırlar. Hatta bu, kaçınılamaz mutlak bir
zorunluluktur.
Bugün yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz
globalleşmenin etkisiyle adeta bir virüs gibi tüm
Dünyayı etkiledi. Gelişen teknoloji ve finans piyasaları
ile birlikte, Dünya üzerindeki ekonomik entegrasyon ülke
ekonomilerini birbirine bağımlı hale getirdi. ABD’de
çöken emlak piyasası tüm Dünyayı sarstı. Yunanistan’daki
kriz AB ekonomisini zora soktu. Çin’in “Yuen” in
değerini düşük tutması bütün AB ülkelerinin
ekonomilerini olumsuz etkiledi.
Türkiye, 1994 ve 2001 krizlerini yaşadı. Dışa
bağımlılığın bugünkü kadar olmadığı dönemlerde, iç
ekonomi politikalarından kaynaklı krizler alınan
tedbirlerle bir şekilde atlatıldı. Ama bugün yaşanan
kriz, kendi dinamiklerimizden değil, dış dinamiklerden
kaynaklı. Bu nedenle izlenecek ekonomi politikalarının
dış dinamikler gözetilerek yapılması bir zorunluluktur.
New York borsasındaki düşüş veya yükselişten İMKB’nin
etkilenmemesi düşünülemez. Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası (TCMB) faiz oranlarını belirlerken, ABD merkez
bankası (FED)’nın faiz oranlarını dikkate almak
zorundadır. Daha birçok örneği arka arkaya
sıralayabiliriz.
Ekonomide dışa açılma ve globalleşmenin nimetleri inkâr
edilemez. Ama bunun yanında ülkelerin birbirine olan
bağımlılığı ve etkileşimi de ekonomi politikalarında, iç
dinamiklerin yanında size bağlı olmayan dış
dinamiklerinde belirleyici olmasına neden olmaktadır.
Krizin ikinci bir dip yapacağı endişe ve tartışmalarının
gerçekleşmemesi, devletlerin ekonomi politikalarını
belirlerken global düşünmeleri ve dış dinamikleri
dikkate almalarına bağlıdır. Dünya artık bir köy haline
geldiyse, bu köyün bireyleri devletler de birlikte karar
alıp hareket etmek zorundadırlar.
İ.Burak
OĞUZ
S.M.M.M.
burak@noktax.com
muhasebenet.net
Yasal Uyarı
Diğer makaleleri
-İş Kazalarında İşverenlerin Sorumluluğu
-Faturalar Kaybolursa Vergi Ödersiniz
-Yurtdışından satın alınan yazılımların
vergisel durumu
-Hırsızlık veya yangında zayi olan malların
Katma Değer Vergisi indirilebilir mi?
-Belgesiz Gider Yazılır mı?
-SGK İdari Para Cezaları Can Yakıyor
-İstirahat raporu alan işçiyi işten
çıkarabilir misiniz?
-Ceza Olarak Ücret Kesintisi Yapılır mı?
-Devredilen iş yerinde kıdem tazminatını
kim öder
-Fırsatınız Varken Bol Bol Masaj Yaptırın
-Mali Tatilde Dava Açılabilir mi?
-Serbest Bölgelerde kapasite raporu sorunu
çözüldü
-Vergi Dairesinin Haciz Önceliği Varmıdır?
-Dışarıdan temin edilen işçilikte KDV
tevkifatı
|