Geçici vergide yanılma payı
sorunu ve bir özelge
Vergi dairesi
başkanlıklarınca verilen özelgeleri tararken İstanbul Vergi
Dairesi Başkanlığı'nca 30.10.2006 tarihinde B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK-Mük.120-12893
/ 20667 sayı ile verilmiş ilginç bir özelgeye rastladık. Bu
yazımızda hem bu özelgeyi aktarmak hem de irdelemek
istiyoruz.
Bu özelge, geçmiş yıllarda daha önce vermiş olduğu geçici
vergi beyannameleri için ek beyanname veren bir mükellefin,
ek beyanname ile beyan ettiği matraha tekabül eden vergi
üzerinden hesaplanacak gecikme faizinin, yüzde 10 yanılma
payının toplam matrah üzerinden hesaplanıp bulunan miktarın
matrahtan düşülüp kalanı üzerinden hesaplanıp
hesaplanmayacağı sorusu dolayısıyla verilmiştir. İdarenin
verdiği yanıtı aktarıp irdelemeden önce konuya ilişkin
mevzuatı aktaralım.
Bilindiği gibi geçmiş yıllarla ilgili olarak beyan olunan
geçici vergi matrahlarında bir matrah farkı bulunması
halinde, geçici vergi yine hesaplanmakta, ancak mahsup
dönemi geçmiş olduğundan terkin edilmekte, buna karşılık
verginin mahsup edileceği döneme kadar geçen süre için
gecikme faizi (16.5.2000 tarih ve 2000/6 sayılı uygulama iç
genelgesi) ile ceza alınmaktadır.
Öte yandan, geçici vergi matrahının mükelleflerce dönem sonu
işlemlerine ilişkin kayıtlar yapılmadan ve dönem sonu
işlemlerinden bir kısmı ihmal edilerek belirlenebilmesi
dolayısıyla, mükelleflerin hata yapma olasılıkları yüksek
olduğunu nazara alan kanun koyucu geçici vergi matrahlarında
ileride bulunacak matrah farkları ilgili olarak yüzde 10
oranında bir hoşgörü veya yanılma payı öngörmüştür. Gelir
Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120 maddesinde yer alan yasal
düzenlemeye göre, "yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş
dönemlere ait geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik
beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu
kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. "Demekki
bu hükme göre, geçici verginin yüzde 10'dan eksik beyan
edildiği hallerde re'sen veya ikmalen tarhiyat
yapılmayacaktır.
Bu maddenin yorumu geçmişte tartışma konusu olmuştur. Maliye
Bakanlığı, 217 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde,
"geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik beyan
edildiğinin tespit edilmesi halinde, yüzde 10'u aşan kısım
re'sen veya ikmalen tarhiyata konu olacaktır" şeklinde görüş
açıklamıştır. Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin olarak
verdiği 27635 sayı ve 7.6.2000 tarihli muktezasında, geçici
vergi beyannamesi vermeyen mükellefler için, yüzde 10'luk
hoşgörü uygulamasının söz konusu olmadığı, ancak beyanname
vermekle birlikte matrah beyan etmeyen mükellefler için
yüzde 10 uygulamasının yine yapılması gerektiği
açıklanmıştır.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı yukarıda tarih ve sayısını
aktardığımız özelgesinde mükellefin söz konusu sorusunu,
"geçmiş dönemlere ait geçici verginin yüzde 10'u aşan
tutarda eksik beyan edildiği hallerde, vergi, vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi uygulamasının eksik beyan edilen
kısmın bu oranı aşan kısmı için yapılmasının, sadece re'sen
veya ikmalen tarhiyata konu matrah farkları için geçerli
olduğu, geçici vergilerin düzeltme beyannamesi ve ek
beyanname ile beyan edilmiş olduğu hallerde, söz konusu
uygulamadan mükelefin yararlanmasının mümkün bulunmadığı"
şeklinde yanıtlamıştır.
Ancak bu özelgeyi farklı hukuki gerekçeyle doğru bulmakla
birlikte, özelgedeki idari görüşe katılma olanağı bulamadık.
Her şeyden önce, yüzde 10'luk yanılma payını aşan kısım
üzerinden gecikme faizi hesaplanmasını, sadece ikmalen ve
re'sen tarhiyat halleri ile sınırlayıp, bu konuda
kendiliğinden beyanname verenleri bu uygulamadan
yararlandırmayan görüş, mükellefleri kendiliklerinden
beyanda bulunmaktan caydırıcı nitelik taşımaktadır. Zira
kendiliğinden beyanda bulunmaya nazaran, fiilin idarece
tespiti ve ikmalen yahut re'sen tarhiyata konu edilmesi hali
daha avantajlı kılınmaktadır. Bu ikinci durumda mükellef
(mahsup dönemi geçmemişse vergi de dahil olmak üzere), ceza
ve gecikme faizini her birinde ve birinci duruma nazaran
yüzde 10 az ödeyecektir. Bu durumda, yakalanmama ihtimalinin
yüksekliği de nazara alınırsa, hataen eksik beyanda bulunan
mükellefler niçin kendiliklerinden ek beyanname versinler.
İdari görüşler, "mükellef zaten ek beyanname vermiş, ne
koparırsak k‰rdır anlayışı ile" verilmez. İdarece yakalanma
halinde mükelleflere tanınan olanakları, kendiliğinden gelen
mükelleften esirgeyip, sonra da mükellef haklarından söz
etmek, sadece samimiyetsizliği gösterir.
Öte yandan bu idari görüş, Maliye Bakanlığı'nca genel tebliğ
ve sirküler bazında savunulan "geçici verginin yüzde 10'u
aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespit edilmesi
halinde, yüzde 10'u aşan kısım re'sen veya ikmalen tarhiyata
konu olacaktır" görüşünü de sürdürmektedir. Oysa bu görüşün
yanılgınlığını daha önce yazdık ve kanun koyucunun
iradesinin, "geçici vergi matrahının yüzde 10'dan az oranda
eksik beyan hallerinde tarhiyat yapılmaması, aşan oranda
eksik beyan halinde tarhiyatın eksik beyan edilen kısmın
tamamı üzerinden yapılması gerektiği" şeklinde anlaşılması
gerektiğini, aksi halde bu yorumun bütün mükelleflere yüzde
10'a kadar eksik beyan etme hakkının tanınması anlamına
geleceğini daha önce de söyledik. Kaldı ki bu görüşümüzün
doğruluğu daha sonraki yargı kararlarıyla da ortaya çıktı.
Daha önceki yazımızda değerlendirdiğimiz danıştay kararı,
hem görüşlerimizin haklılığını teyit etmiş, hem de genel
tebliğ açıklamasının hukuka aykırılığını tescil etmiştir.
Danıştay 3. Dairesi E.2005/1149 K.2005/1925 sayı ve
20.9.2005 tarihli bu kararı ile, yüzde 10'dan fazla oranda
eksik beyan edilen geçici vergi tarhiyatının yüzde 10'luk
kısma tekabül eden bölümünü kaldıran Malatya Vergi Mahkemesi
kararını bozarak yüzde 10'luk kısım üzerinden de yapılan
tarhiyatın yasaya uygun olduğuna hükmetti. Kararda yer alan
"Verginin yasallığı ilkesi, vergilendirmeye ilişkin temel
öğelerin yasada öngörülmesini gerektirdiğinden ve bu alanda
vergi idaresine düzenleme yapma yetkisi tanınmadığından,
mükerrer 120'nci maddenin 4369 sayılı yasa ile değişik
kuralının uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanlığı görüşünü
duyuran tebliğlerde, geçici vergi matrahının yüzde 10'unu
aşan tutarda noksan beyan edilmesi halinde bu oranı aşan
kısmın vergilendirmeye konu yapılacağı yönündeki
açıklamanın, yasadaki düzenleme karşısında etkili olmayacağı
açıktır" şeklindeki gerekçe, bence son derece önemli bir
gerekçedir.
Eğer söz konusu özelgede, "geçici vergi matrahının yüzde
10'dan fazla oranda eksik beyanı edildiğinin tespiti halinde
eksik beyan olunan matrahın tamamı üzerinden tarhiyat
yapılması gerektiği, bu nedenle mükellefin bu oranı aşan
tutarda eksikliği içeren ek beyanında da faiz ve ceza
tarhiyatının eksik beyan olunan tutarın tamamı üzerinden
hesaplanacağı" şeklinde gerekçe oluşturulsa idi, hem eşitlik
sağlanmış olurdu, hem de yargısal görüşe uygun bir görüş
oluşurdu.
Aslında bütün bu tereddütler ve tartışmalar, yukarıda
aktardığımız bakanlık görüşlerinin yargı kararları
doğrultusunda gözden geçirilmesi ile ortadan kalkabilecek
konulardır. Yeter ki, birileri bu konulara el atsın.
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya online
|