Naylon fatura konusunda önemli bir gelişme
Naylon fatura olayı, vergi hukuku yönünden “esrar ya da
eroin bulundurma” gibi bir şey..
Naylon fatura düzenlenmesi ya da kullanılması durumunda,
hem “üç kat kaçakçılık cezası” hem de “üç yıla kadar
hapis cezası” uygulanıyor. Özetle, sevimsiz bir olay.
Halk arasında “naylon fatura” diye adlandırılan olay,
vergi uygulamasında;
1- Sahte belge (gerçek bir işlem veya durum olmadığı
halde, bunlar varmış gibi düzenlenen belge),
2- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge (gerçek bir işlem
ya da duruma dayanmakla birlikte, bu işlem ya da durumu,
mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde
yansıtan belge)
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan;
- Sahte belge düzenlenmesi ya da kullanılması fiili, 18
aydan 3 yıla kadar hapis cezasını,
- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi ya da
kullanılması fiili ise, 6 aydan 3 yıla kadar hapis
cezasını gerektiriyor (Vergi Usul Kanunu Md. 359).
SORUN NE?
Naylon fatura olayında, özellikle bu belgeyi
kullananların canı yanmaktadır.
Naylon faturada yazılı olan hizmetten yararlanıldığı ya
da malın kullanıldığının, örneğin inşaatta faturada
yazılı demir ya da çimentonun kullanıldığının
kanıtlanması durumunda, gelir ya da kurumlar vergisi
yönünden, o fatura kısmen veya tamamen gider olarak
kabul ediliyor. Ancak KDV yönünden, faturada yazılı
KDV’nin tamamının indirimi reddedilmekte ve VUK Md.
11’deki “müteselsil sorumluluk” hükümlerine göre, bu KDV
üç kat kaçakçılık cezası ile birlikte, faturayı alandan
istenilmektedir. Ayrıca, yukarıda yazılı hapis cezasının
uygulanması istemiyle, olay savcılığa da intikal
ettirilmektedir.
Burada, özellikli bir durum var. 84 Seri No.lu KDV Genel
Tebliği uyarınca;
- Ödemenin, banka veya özel finans kurumları
aracılığıyla yapılması,
- Ödemenin, çekle yapılmış olması halinde,
Faturayı alan şahıs ya da kurum adına, müteselsilen
sorumluluk hükümlerine göre; KDV istenemiyor,
“kaçakçılık cezası” yani üç kat para cezası ve “hapis
cezası” uygulanamıyor.
ÖNEMLİ GELİŞME NE?
Danıştay’ın 2007 tarihli bir kararı var. Buna göre,
“naylon fatura” olayında genellikle;
- Faturayı düzenleyen firmanın; faaliyetinin olmadığı,
- Demirbaş ve mal mevcutlarının bulunmadığı,
- İşçi çalıştırılmadığı,
- Motorlu araçlarının bulunmadığı, aynı nitelikte
araçların kiralanmadığı,
- Faturaya konu işleri yapacak organizasyona sahip
olmadığı
gibi nedenlerle, KDV yönünden, “müteselsil sorumluluk”
hükümlerine göre, cezalı vergi istenilmekte ve olay
hapis cezası istemiyle savcılığa intikal
ettirilmektedir.
Danıştay’ın bu konudaki son yaklaşımı;
- Sahte ya da yanıltıcı faturaları verenler hakkında,
düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler
yapıldığı,
- Bu raporlara dayalı olarak, “komisyon geliri” elde
etmekten dolayı, işlem yapılıp yapılmadığı,
- Yapılmış ise sonucunun ne olduğu,
- Bu raporlarla ilgili, yargı kararlarının bulunup
bulunmadığı,
- Söz konusu firmanın mükellefiyetinin, idarece silinip
silinmediğinin, silinmişse dava konusu yapılıp
yapılmadığının,
- Fatura düzenlendiği dönemlerde, KDV beyannamelerini
verip vermediği,
- Adına tarhiyat yapılmışsa, bu konuda yargı kararı
bulunup bulunmadığı,
gibi hususların araştırılması ve buna göre karar
verilmesi gerektiği şeklindedir (Danıştay 4.Daire,
26.4.2007 Tarih ve E.2006/1742, K.2007/1408. Kararın
metni için Bkz. yaklasim.com).
Yukarıdaki kararın, “naylon fatura kullanılması”
konusunda, iyi niyetli mükellefleri koruyan, önemli bir
gelişme olduğunu ifade edebiliriz.
Şükrü KIZILOT
Hürriyet / 12.09.2007
|