Kur farkları ve Katma Değer
Vergisi
Katma Değer Vergisi
Yasası’nın 24/c maddesi uyarınca “Vade farkı, fiyat farkı,
faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar
altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler
matraha dahil kabul edilmektedir.”
Vade farklarının bu bağlamda ilgili mal veya hizmet satış
bedelinin bir unsuru sayılarak katma değer vergisinin
matrahına dahil edilmesi doğru bir yaklaşımdır.
Satış bedelinin yabancı para birimine göre belirlenmiş
olması halinde ortaya çıkan kur farklarının da vade farkı
gibi kabul edilmesi öngörülmüş olup, uygulama da bu yönde
sürdürülmektedir.
Konuya ilişkin olarak aksi görüş beyan edenlere göre de
dövizle yapılan işlemlerde matrahın nasıl belirleneceği
hususu Katma Değer Vergisi Yasası’nın 26'ncı maddesi ile
belirlenmiş olup, işlemin dövizle vadeli olarak yapılması
halinde, sonradan ortaya çıkan kur farklarının mal teslimi
veya hizmetin ifasını gerçekleştirenlerin herhangi bir fiil
veya muamelesine bağlı değildir.
Ancak oluşan yargı kararları da dayanarak gösterilmek
suretiyle kur farkları uygulamada devamlı bir şekilde katma
değer vergisi kapsamında mutalaa edilmiştir.
Buna karşılık Türk Parasının değer kazanmasıyla başlayan ve
kur farklarının özellikle vadeli işlemlerde maddi kayıp
yaratıcı oluşu vergi idaresinin de bakış açısını değiştirmiş
bulunmaktadır.
Katma Değer Vergisi ile ilgili olarak yayımlanan 105 seri
numaralı Genel Tebliğin (E) bölümünde de belirtildiği üzere
“teslim ve hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil
edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için
satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen
kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu
işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle katma
değer vergisi hesaplanacaktır.”
“Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı
oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı
tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve
hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden katma değer
vergisi hesaplanması gerekmektedir.”
Örneğin satıcı tarafından bir ay vadeli olarak yapılan bir
işlemde vade faturanın düzenlediği tarihte (1) Dolar = 1.37
YTL ise bu takdirde söz konusu fatura üzerinden hesaplanan
1.000 USD Doları için 137.000 YTL + 137.000 x 0.18 katma
değer vergisi olmak üzere 161.660 YTL hesaplanacak ve alıcı
bu bedel üzerinden gerekli kayıt işlemleri yapılacaktır.
Vade bitiminde kurun (1) Dolar 1.29 olması halinde söz
konusu alıcı karşı tarafa yani satıcıya 152.220 YTL ödiyerek
borcunu kapatacaktır. Uygulama yabancı para birimine göre
düzenlenen faturalar için geçerlidir. Bu durumda; satıcı bir
ay önce defter kayıtları üzerinde alacak göstermiş bulunduğu
miktardan kur farkı kadar eksik tahsilat yapmış olacaktır.
Maliye Bakanlığı tarafından 105 seri numaralı tebliğ yapılan
yönlendirme uyarınca bu takdirde alıcı tarafından satıcıya
kur farkı ile ilgili bir fatura düzenlemesi öngörülmektedir.
Bu fatura düzenlenirken dikkat edilmesi gereken konu kurdan
doğan farkın bir bölümünün mal bedeli ile bir bölümünün ise
katma değer vergisinden doğan borçtan kaynaklandığıdır.
Dolayısıyla düzenlenecek faturada;
· Mal bedelinden dolayı hesaplanacak miktar 8.000 YTL,
(1.000 x 1.37 1.000 x 1.29 = ).......................
· Katma Değer Vergisi için
(1.000 x 1.37 x 0.18) (1.000 x 1.29 x 0.18 =) 1.440 YTL,
+
Toplam 9.440 YTL
Ayrı ayrı gösterilecektir.
Satıcı alıcıdan gelen bu faturaya göre işlem yapmak
suretiyle kayıtlarını düzeltecektir.
Geçmişte kur farklarından dolayı ticari kazançları fiktif
olarak artan satıcıların özellikle son aylarda kur farkından
dolayı zararları oluşmaktadır. Maliye Bakanlığı yayımlamış
olduğu tebliğ’de konuya yönelik özel bir bölümde bundan
böyle kur farklarının satıcı bünyesinde karı olumsuz
etkileyen bir faktör olarak dikkate alınmasına olanak
tanımış bulunmaktadır.
Milli paranın yabancı paralara göre aşırı değer kazanması
veyahutda değer kaybetmesi yabancı para birimine göre
yapılan işlemlerde kar-zarar hesabını etkilemekte,
işletmeleri bu bağlamda da riskli hale getirmektedir.
Kur farklarının mükelleflerin tercihlerinden
kaynaklanmadığı, ekonominin genel gidişatından ve uygulanan
politikalardan kaynaklandığı dikkate alındığından yaşanan bu
tür değişkenliklerin işletme politikalarını da etkilediğini
kabullenmek gerekecektir.
Veysi Seviğ / Yorum
Referans / 10.07.2007 |