Şerefiye veya peştemallıkda amortisman
Vergi Usul Yasası’nın 282'nci
maddesi uyarınca “kurumlarda aktifleştirilen ilk tesis ve
taazzuv giderleri mukayyet (muhasebe) değeri ile değerlenir.
Bu değer, ilk tesis ve taazzuv için yapılan giderlerden
fazla olamaz.
Kurumun tesis olunması veya yeni bir şubenin açılması
veyahut da işlerin devamlı bir surette genişletilmesi için
yapılan ve karşılığında maddi bir kıymet iktisap olunmayan
giderlerde bu cümledendir.
İlk tesis ve taazzuv giderlerinin aktifleştirilmesi
ihtiyadır.
Gerçek veya tüzel kişilerde peştemallıklar da mukayyet
değerleriyle değerlenir.
Yasa maddesinde sözü edilen “peştemallık” bir ticari
işletmenin bulunduğu yerin önemi, sahip olduğu şöhret,
tutmuş olduğu müşteri kitlesi ve benzeri unsurlara bağlı
olarak bilanço değerlerine ilave olarak sahip olduğu değeri
ifade etmektedir. Örneğin bir ticari işletmenin zaman
içersinde müşterileri nezdinde kazandığı güven ve saygınlık
nedeniyle söz konusu işletmenin devir alınması halinde maddi
varlıklarının değeri üzerinde ödenen bedelin peştemallık
olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bir işletme
başarılı faaliyetlerinin sonucu olarak bilanço değerlerinin
üzerinde ilave bir değer (peştemallığa) sahip olabilir. Bu
değer ancak işletmenin devri halinde alıcı ve satıcı
arasında belirlenir.
Benzer şekilde işletme konumu son derece güzel olan
işyerlerinin kiralanmasında, içindeki kiracının çıkarılması
veya o yerin kiralanabilmesi amacıyla ödenen hava paraları
da peştemallık niteliğinde bir harcamadır. Tüm bu
açıklamalardan da anlaşılacağı üzere peştemallık, maddi
olmayan unsurların karşılığında fiilen yapılan bir harcamayı
ifade etmektedir. Buna karşılık peştemallıklar hukuken
gayrimaddi haklardan farklıdır. Çünkü gayrimaddi haklar
zilyetliğe “kullanım hakkına” konu olabildiklerinden,
alıkonabilmekte, saklanabilmekte, devredilebilmektedir.
Ancak peştemallığın alımı veya saklanması mümkün değildir.
Peştemallıklar ilk tesis ve taazzuv giderlerinden de
farklıdır. Bu bakımdan soyut bir kavram olarak karşımıza
çıkar. Yasal açıdan belirli bir tutarın üzerindeki
peştemallıkların aktifleştirilmesi zorunlu iken, ilk tesis
ve taazzuv giderlerinin aktifleştirilmesi mükellefin
ihtiyarındadır.
Yasal düzenleme gereği yukarıda da belirtildiği üzere gerçek
ve tüzel kişilerde peştemallıklar mukayyet değerleri ile
değerlenir. Peştemallıkların bu bağlamda aktifleştirilmesi
zorunludur. Ancak peştemallıkların aktifleştirilmesi için
Vergi Usul Yasası’nın 313'üncü maddesi uyarınca 2007 yılında
560 YTL’yi aşması gerekmektedir. Bu miktarı aşmayan
peştemallıkların doğrudan giderleştirilmesi mümkündür.
Peştemallıklar Tek Düzen Hesap Planı içerisinde “Maddi
Olmayan Duran Varlıklar” olarak 261 hesapta Şerefiye olarak
tanımlanmıştır. Bu hesap bir işletme devralınırken
katlanılan maliyet ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle
hesaplanan net varlıklarının (öz varlık) değeri arasındaki
olumlu farkların izlenmesinde kullanılır. Şerefiye
hesaplanırken rayiç bedelinin tespit edilememesi halinde,
net değeri esas alınır.”
“Hesabın açılışı ödenen şerefiye bedelinin tamamı bu hesaba
borç kaydedilmek suretiyle yapılır.”
Dolayısıyla şerefiye hesaplanırken rayiç bedelin
belirlenememesi halinde net defter değeri esas alınmaktadır.
Peştemallık hesaplanmasında bilançonun aktif değerleri
içerisinde yer alan varlıkların mukayyet değerleri ayrı bir
önem arz etmektededir. Çünkü bu değerlerin gerçek anlamda
maliyet bedeline dayalı olarak belirlenmiş olması halinde
peştemallık yani şerefiye hesabının da sağlıklı yapılması
söz konusu olabilir.
Konuyla ilişkin olarak iktisadi ömür esasına göre belirlenen
amortisman tabloları ile ilgili 365 sıra numaralı Vergi Usul
Yasası Genel Tebliğinin “55.1” ayırımında peştemallıklar
için beş yıllık iktisadi ömür belirlenmiştir. Buna göre
peştemallıklar beş yılda yıllık yüzde 20 oranında amortisman
ayırımı suretiyle giderleştirilebilmektedir. Bu bağlamda da
peştemallıklar geçici vergi matrahlarının tespiti sırasında
da dikkate alınmaktadır.
Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir özelgede de ifade
edildiği üzere bir şirketin faaliyette bulunduğu işyeri de
dahil olmak üzere demirbaşlarının, stoklarının,
çalışanlarının birlikte devir alınması halinde uzun bir
süreç içerisinde oluşturulan müşteri portföyü ile piyasadaki
saygınlığı da dikkate alınarak kendisine verilen maliyet
üzeri bedelin peştemallık ayırımına tabi tutulması
gerekmektedir.
Peştemallık kavramı günümüzde bir çok kuruluş için geçerli
olan bir isim hakkının piyasa değerini ifade etmektedir. Bu
isim hakkını herhangi bir firmanın kendi aktif kalemleri
içerisinde görmek çoğu kez mümkün değildir. Ancak işletmenin
devri sırasında isim hakkının parasal bir değerle ifade
edilmesi söz konusu olduğundan Tek Düzen Hesap Planı
açıklamalarında da ifade edildiği üzere aktif kalemler
içerisinde görünüm kazanabilmektedir.
Veysi Seviğ / Yorum
Referans / 06.07.2007 |