Düşük oranlı KDV'de iade hakkı
Katma Değer Vergisi Yasası'nın
29/2 maddesi uyarınca "Bir vergilendirme döneminde
indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin
vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma
değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki
fark sonraki dönemlere devrolunur ve mükellefe iade
edilmez."
Ancak yasal düzenleme gereği olarak Bakanlar Kurulu
tarafından vergi nisbeti indirilen teslim ve hizmetlerle
ilgili olup, teslim ve hizmetin gerçekleştiği
vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar
Kurulu tarafından tespit edilen sınırı aşan vergi;
mükelleflerin vergi ve Sosyal Sigorta Prim borçları ile
genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan
borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile
sermayesinin yüzde 51'i veya daha fazlası kamuya ait
olan veyahutda özelleştirme kapsamında bulunan
işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin
ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına
mahsuben ödenir. Bu bağlamda, yılı içinde mahsuben iade
edilmeyen vergi nakden mükellefe yapacağı başvuru
üzerine ödenebilmektedir.
İade için 10.800 YTL
aşılmalı
2007 yılında indirimli oranlı satışlar nedeniyle iadesi
gereken katma değer vergisinin 10.800 YTL'yi aşması
gerekmektedir. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde indirim
konusu yapılamayan katma değer vergisinin bu miktarı
aşması halinde aşan kısmı hak sahibine iade
edilebilmektedir.
Maliye Bakanlığı tarafından 106 Seri numaralı Katma
Değer Vergisi Genel Tebliği ile yapılan yönlendirme
uyarınca faaliyetleri indirimli katma değer vergisi
oranına tabi işlemlerden oluşan kollektif şirketler ile
adi ortaklıklar (şirketler) adına ortaya çıkan ve yılı
içerisinde indirim konusu yapılamamış olan katma değer
vergisi alacakları 28.07.2007 tarihinden sonra söz
konusu şirket ortaklarının vergi ve sosyal sigorta prim
borçlarına mahsup edilebilecektir. Söz konusu mahsup
kapsamına ithalde alınan vergilerden dolayı oluşan
borçlar da dahil bulunmaktadır.
Kollektif şirket ortakları ile adi ortaklıklarda
ortaklar bu tür mahsup işleminden yararlanmak
istedikleri takdirde mükellefi oldukları vergi
dairelerine bir dilekçe ile başvurarak mahsup isteminde
bulunacaklardır.
Söz konusu dilekçeye
eklenmesi gereken belgeler şunlardır:
* Takvim yılı başından mahsup hakkının doğduğu döneme
kadar alışlara ilişkin fatura ve benzeri belgeler ile
aynı dönemde yapılan indirimli orana tabi satışlara
ilişkin fatura ve benzeri belgelere ait döküm listesi,
* Takvim yılı başından mahsup hakkının doğduğu döneme
kadar iade hakedilecek vergi tutarının hesaplanmasına
ilişkin olarak dönemler itibariyle hazırlanacak tablo,
* Mahsup hakkının doğduğu dönemden itibaren sadece
mahsup talep edilen vergilendirme dönemine ait olmak
üzere; indirilecek katma değer vergisi listesi,
indirimli orana tabi işlemlere ait satış faturaları ve
yüklenilen katma değer vergisi tablosu,
* Kollektif şirket ile adi ortaklıklarda da mahsup
isteminde bulunan ortaklar dışında kalan diğer
ortakların mahsup yapılmasına izin verdiğini gösteren
noter tarafından onaylanmış belge,
Yukarıda belirtilen belgelerin başvuru dilekçesine
eklenmesi zorunludur.
Şirketler için muafiyet
Maliye Bakanlığı yapmış bulunduğu bu yönlendirme ile
özellikle kollektif şirket ortakları ile adi
ortaklıklarda, ortakların şirket faaliyeti nedeniyle
düşük oran uygulanmasından kaynaklanan ve indirim konusu
yapılamayan katma değer vergisi ortakların diğer
faaliyetlerinden kaynaklanan vergi ve sigorta primi
borçlarına mahsup edilebilecektir.
Ancak Kurumlar Vergisi Yasası'na göre vergi dairesine iş
ortaklığa olarak mükellefiyet tesis ettiren
işletmelerin, diğer kurumlar vergisi mükelleflerinde
olduğu gibi, ortaklarının vergi ve sosyal sigorta prim
borçlarına bu uygulama kapsamında mahsup yapılması
mümkün değildir.
Maliye Bakanlığı'nca yapılan yeni düzenleme çerçevesinde
ülkemizde yaygın bir biçimde faaliyette bulunan adi
ortaklıklarla kollektif şirket ortaklarının indirimli
oran dolayısıyla kollektif şirket veya adi ortaklık
bünyesinde biriken ve herhangi bir şekilde mahsup konusu
yapılamayan katma değer vergilerinin de mahsubu olanağı
sağlanmış olmaktadır.
Söz konusu mahsup hakkının kullanılmasında bu bağlamda
hesap ve kayıtların hukuki açıdan kuralına uygun olarak
tutulmuş olması gerekmektedir.
Ayrıca yukarıda da ifade edildiği üzere kollektif ve adi
şirket ortaklarının, ortaklıktan kaynaklanan mahsup
hakları sadece kendilerine ait vergi ve sigorta
borçlarına yönelik olarak kullanılabilecektir.
Veysi Seviğ
referans / 10.08.2007 |