Sanatçıya verilen hediyenin
vergisi
Ses ve görüntü sanatçılarının
günlük yaşamları magazin basını için önemlidir. Budan
yaklaşık 30-35 yıl önce bayan ses sanatçılarımızdan birisine
bir hayranı tarafından bağışlanan (hediye edilen) villa da o
günlerin magazin basınını uzun süre meşgul etmişti.
Olay daha çok magazin haberlerine önem veren bir günlük
gazetenin birinci sayfasının sağ baş köşesinde çıkan bir
villa resmi ve altındaki başlık ile gündeme gelmişti.
Dönemin sayılı zenginlerinden birisi söz konusu ses
sanatçısına resimde görülen villayı hediye etmişti. Dönemin
Maliye Bakanı Ankara Hukuk Fakültesi'nin eski öğretim üyesi
olan, ciddiyeti ve sertliği ile tanınan bir kişiydi.
Gazete haberini okumuş resmi ve resim altı başlığı kırmızı
kalemle daire içine alarak gerekli incelemenin yapılması
için Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu’na göndermişti.
Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı’nda incelemenin yapılması
için bizi görevlendirmişti.
Resim altlığında ismi geçen sanatçıyı yazı ile davet ederek
öncelikle bilgisine başvurmak istedik.
Davet edilen günde ve saatte sözü edilen ses sanatçısı
yanında şık giyimli bir beyle beraber Hesap Uzmanları Kurulu
Grup Başkanlığı'na geldi. Ben sanatçıya kendisi ile ilgili
bir vergi konusunda bilgisine başvurmak üzere davet
ettiğimizi, beraberinde gelen beyin ise davet edilmediğini
açıkladığımda bayan sanatçımız, telaşlanarak "Sizin bizi bir
konser için çağırdığınızı düşünerek geldik. O benim hem
başkemancım ve hem de organizasyon işlerimi yürüten kişidir"
diyerek özür dilemişti.
Keman sanatçısını oda dışına çıkarttıktan sonra sanatçımıza
gazete haberinin doğru olup olmadığını sorduk. Sanatçımız
olayı doğruladıktan sonra villanın pazarlığını sözü edilen
işadamının yaptığını ve bedelinin de onun tarafından
ödendiğini söyleyerek olayı vergisel açıdan aydınlığa
kavuşturmuş oldu.
Ancak kendisi söylediklerini aynen içeren tutanağı
imzalamaktan kaçındı.
Gerçekte sanatçımıza villa bedeli bir anlamda karşılıksız
(ivazsız) verilmişti. Bu para yani daire bedeli bu bağlamda
ivazsız intikal niteliğinde olduğundan İntikal Vergisi'ne
tabi tutulması gerekiyordu.
İşadamı da bir başka arkadaşımız tarafından vergi
incelemesine alınmıştı.
Bayan sanatçımız bu görüşmeden sonra olayı farklı
değerlendirerek beni İçişleri Bakanı'na şikâyet etmeyi
tercih etmiş, İçişleri Bakanı da durumu beni şikâyet eder
mahiyette Maliye Bakanı’na bildirmişti.
Dönemin Maliye Bakanı beni telefonla arayarak, sanatçı
hakkında gereğinin yapılmasını, bu konuda tüm yetkinin Hesap
Uzmanı'nda olduğunu bildirerek bir nevi konunun yasal
düzenlemeler çerçevesinde sonuçlandırılması isteğinde
ısrarlı olduğunu ifade etmişti.
Daha sonra bayan sanatçıya birkaç defa yazı ile davet ettim.
Gelmedi. Olayın çözümü için kendisine göre aracılar
kullanmaya ve üzerimde baskı oluşturmaya çalıştı.
Yasaların vermiş olduğu yetkiyi kullanarak önce yurtdışına
çıkma yasağı ve bilahare de malvarlıklarının bir kısmı
üzerine ihtiyati tedbir koydurduk.
Bir süre sonra yine günlük basından öğrendiğimiz kadarıyla
bir yabancı ülkeye gitmek isterken yurtdışı çıkma yasağına
takılmış ve bundan dolayı da çok üzülmüştü. Bu olaydan kısa
bir süre sonra bir gün telefonla beni arayarak randevu
istedi.
Kendisine bildirilen gün ve saatte avukatı ile gelerek ne
yapması gerektiğini üzgün bir şekilde sordu.
Olayın doğruluğunu kabul ettiğine göre öncelikle düzenlenen
tutanağı imzalamasını ve bilahare vergi dairesinden
kendisine gelecek yazıyı beklemesini söyledik.
Sanatçımız, bir an önce vergiyi ödeyip bu işten kurtulmak
istiyordu. Bir süre sonra yine telefonla beni arayarak
İntikal Vergisi ile ilgili olarak vergi dairesinde tüm
işlemlerin tamamlandığını, vergisini ödediğini ve bundan
sonra da bu tür bir hatayı yapmayacağını bildirdi.
Günümüzde de yani 2007 yılında 2068-YTL’yi aşan “ivazsız”
intikaller, İntikal Vergisi'ne tabidir. Ancak bu konu yeteri
kadar izlenemediği için İntikal Vergisi artık verimsiz bir
vergi haline dönüşmüştür. Oysa başta ABD olmak üzere birçok
ülkede söz konusu verginin benzeri uygulanmaktadır.
Veysi seviğ
Referans / 04.08.2007
|