Adli
tatil
Hemen hemen bütün yargı mercileri yılın belli döneminde
çalışmalarına ara verirler. Bu dönem “adli tatil” olarak
adlandırılmaktadır. Adli tatil dönemi 2005 yılına kadar, 20
Temmuz'da başlamakta, 5 Eylül günü mesai saati bitiminde
sona ermekteydi. Ancak adli tatil süresi, İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 61. maddesinde 5229 sayılı kanunla yapılan
ve 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe giren değişikle yeniden
düzenlenmiştir. Yeni düzenlemeye göre adli tatil, ağustos
ayının birinci günü başlayacak ve eylül ayının beşinci
gününe kadar sürecektir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (md. 175), Ceza Muhakemesi
Kanunu (md. 331), Danıştay Kanunu (md. 86), Sayıştay Kanunu
(md. 101), Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş Kanunu, Askeri
Yargıtay Kanunu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu (md
85), Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu (md. 5), gibi kanunlarda da
paralel düzenlemeler yapılarak adli tatilin süresi konusunda
yargı kolları arasında birlik sağlanmıştır.
Görüldüğü gibi adli tatil süresi 2005 yılından itibaren
başlangıçtan 11 gün, sondan da bir gün olmak üzere, 12 gün
kısalmıştır.
Adli tatilin sürelere etkisi
Adli tatilin en önemli etkisi, süreleredir. Biz bu konuyu,
vergi yargısı bağlamında ele alacağız.
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 8/3. maddesine göre “Bu
kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme
zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü
izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır.”
Bu hükmün kapsamına, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yazılı
bütün süreler, dava açma süreleri, idarenin veya davacıların
cevap süreleri, itiraz veya temyiz süreleri, karar düzeltme
süresi girmektedir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, sürenin son
gününün adli tatil içerisine rastlamasıdır. Örneğin, 5
Temmuz günü tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesine karşı 30
günlük dava açma süresinin son günü olan 4 Ağustos, adli
tatil içerisinde kaldığından, süre 11 Eylül mesai saati
bitimine kadar uzayacaktır. Buna karşılık, 7 Ağustos günü
tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamesine karşı dava açma
süresinin son günü 6 Eylül olduğundan ve bu tarih adli tatil
içine rastlamadığından, dava açma süresi uzamayacak ve 6
Eylül günü sona erecektir.
Burada hemen belirtelim, dava açmak veya yukarıda
sıraladığımız diğer adli başvuruları yapmak isteyenlerin,
adli tatilin bitmesini beklemelerine gerek yoktur. Adli
tatil içerisinde de dava açılabilir veya diğer başvurulara
ilişkin dilekçeler verilebilir.
Sürede sorunlar
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 8/3. maddesinin adli tatil
dolayısıyla uzayacağını belirttiği süreler, İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nda yazılı sürelerdir. Diğer kanunlarda yazılı
süreler konusunda, mevzuatımızda boşluk vardır. Örneğin
ödeme emrine karşı açılacak davalarla ilgili süre, İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nda değil, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunu'nda yer almıştır. Bu sürenin sonunun
adli tatile rastlaması halinde, bu sürenin de uzayıp
uzamayacağı tartışmalıdır. Bu konudaki içtihatlar da
çelişkilidir. Bu nedenle dava açma sürelerinin İdari
Yargılama Usulü Kanunu dışında diğer kanunlarda yazılı
olduğu hallerde, ilgili kanundaki süreye itibar etmekte
yarar vardır.
Zaman zaman yanılgılara ve hak kayıplarına yol açan bu
boşluğun, giderilmesi zorunludur. Önerimiz, kanunun 8/3.
maddesinde yer alan “Bu kanunda yazılı sürelerin”
ibaresinden sonraya “ve diğer kanunlarda idare veya vergi
mahkemelerinde dava açma süresi olarak belirlenmiş
sürelerin” ibaresinin eklenmesidir. Böylece, sorun ve
duraksamalar ortadan kalkar.
Çalışan ve nöbetçi mahkemeler
Adli tatilde, adli yargıda bütün mahkemeler tatil yapmaz.
Örneğin, sulh hukuk mahkemeleri, iş mahkemeleri, kadastro
mahkemeleri, icra daireleri çalışmalarına devam ettiği gibi,
bazı davalara adli tatilde de devam edilir (örneğin basit
yargılama usulüne tabi davalar gibi).
İdari yargıda (idare ve vergi mahkemelerinde) ise bölge
idare mahkemesi başkanının önerisi ile Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'nca, bölge idare mahkemesi görev alanı
içerisinde çalışmak üzere idare ve vergi mahkemesi başkan ve
üyeleri arasından seçilen üyelerle üç üyeli “nöbetçi
mahkeme”ler oluşturulmaktadır.
Bu şekilde oluşan nöbetçi mahkemeler, sadece adli tatil
süresince görev yaparlar ve yürütmenin durdurulması
taleplerinin değerlendirilmesi, delillerin tespiti gibi
işlerle kanunun belli süreler içerisinde yapılmasını
istediği işlerle ilgilenirler.
Paralel uygulama Danıştay için de söz konusudur. Danıştay’da
da Başkanlık Kurulu tarafından seçilen bir başkan, dört üye
ve bir yedek üyeden oluşan nöbetçi daire oluşturulmaktadır.
Bu dairenin görevleri ise Danıştay Kanunu'nda, hükümetçe
verilecek ivedi işler ile kanunların belli sürelerde
yapılmasını istediği işleri karara bağlamak, yürütmeyi
durdurma taleplerini incelemek, delil tespitine ilişkin
işleri yapmak, tutuklu memurların yargılanmaları talepleri
hakkında karar vermek şeklinde belirlenmiştir.
Bumin
Doğrusöz
Referans
|