Dünya merkez bankalarının
başkanları 1974'te İsviçre'nin Basel kasabasında
toplanarak Basel komitesini kurdular. Paranın
yönetimi, kredi koşulları, risk kriterleri ile
ilgili bir çok karar aldılar. Basel 1 diye
adlandırılan ve 1988'de yayımlanan bu kararlar dünya
ülkelerinin bankacılık sistemlerinde uygulanmaya
başlandı. 2002'de tekrar aynı kasabada toplanan
başkanlar 2007'de uygulanmak üzere Basel 2 ismiyle
yeni kararlar aldılar. Bu kararları AB ülkeleri bu
yılın başında uygulamaya başladı. Ülkemizde ise 2008
başından uygulanması kararlaştırılmışken, bu
günlerde uygulamanın 2009 başına ertelendiği
açıklandı.
Basel 2 uygulamasında
firmaların sektörü ve sektördeki yeri, finansal
yapısı, satış ve kârlılık analizi, yönetim gücü,
faaliyetleri, kredibiliteleriyle ilgili analizler
kredi notuna etki eden unsurlar olacak. Bankalar
eskiden bilanço üzerinde 3-4 tane orana bakarak
kredi notu verirken, artık firmanın her şeyini
değerlendiren 6-7 temel konuda çok ayrıntılı
analizlerden sonra kredi notu verecek. Kredi faiz
oranınız buna göre belirlenecek, teminat tutarınız
azaltılacak ya da artırılacak. Firmalar iyi bir mali
dışında iyi makinelere, iyi bir yönetime, düzenli
ödeme yapısına, şeffaf bir muhasebe sistemine sahip
olmak zorunda. Alacakları güvenilir firmalarda
olmalı, kayıt içinde çalışmalılar. Banka tüm bunları
araştırıp kredi notu verecek. Özellikle kayıt dışı
çalışan, iyi yönetilmeyen, muhasebe sistemi olmayan
düzensiz firmalar banka kapılarından dönecek ya da
finansman maliyetleri yükselecek.
Basel 2 kriterlerine uyum
sağlamayan firmalar, kayıt içinde çalışmaya
zorlanacak, daha fazla bilgi ve belge istenecek,
daha yakın izlemeye alınacak. Bu firmaların kredi
kullanma limitleri daralacak, daha yüksek faiz
ödeyecek, emsal firmalara göre daha çok teminat
vermek zorunda kalacaklar. Müşteri çek ve senetleri
ve grup şirket kefaletleri teminat olamayacak.
Nakit, banka teminat mektupları ve gayrimenkul
ipoteklerinin teminat olarak bankalar tarafından
talep edilmesi gibi zorluklar yaşanabilecek.
Kriterlere uyum sağlamayan firmaların mevcut
kredilerinin bile teminatları yetersiz kalabilir,
ilave teminat talep edilebilir, limitleri
azaltılabilir veya faiz oranları mevcudun üzerine
çıkartılabilir.
Eskiden bazı oranları
tutturmak için sermaye artışı yapılırdı. Firmanın
kayıt dışı işlemleri dikkate alınırdı. Ortakların
kayıt dışı sermaye ve varlıkları kredi limitlerine
etki ederdi. Şimdi bunlar kabul edilmiyor. Aranan
kriterleri düzeltmek belki bir yıl alacak. Sermaye
artışı dışında iyi bir yönetim, kurumsallaşma,
satışların kârlılığını yükseltmek, satış vadelerini
düzenlemek, kayıt içine girmek gibi tedbirler birkaç
ayda olacak şeyler değil. Firmaların, kredi
notlarını tespit ettirerek bir an önce eksik ve
hatalı yönlerini görmeleri gerekiyor. Kredi
notlarını öğrenirken ya da bunu düzeltmeye
çalışırken mutlaka uzman bir ekipten yardım
almalıdırlar.
Firmalar sektörleri iyi
izlemeli, kayıt içine girmeli, profesyonel
yöneticilerle çalışmalı, sermayelerini
güçlendirmeli, teminat yapısına hazır olmalı,
uluslararası standartlarda muhasebe tutmalıdır.
Güvenilir mali tablolar çıkarmaları, kurumsal
yönetim kültürünü yerleştirmeleri, özellikle
muhasebe ve finansman konusunda nitelikli insan
kaynağına yatırım yapmaları gerekir.
Güneydoğu'da
kurumsallaşmamış aile şirketlerinin bir çoğu Basel 2
ile ilgili bir çalışma yapmazken, Basel 2'yi fırsata
dönüştüren firmalara da rastlıyoruz. Bölgemiz
firmalarının Basel 2 kriterlerine uymalarında fayda
var. Zira 2007-2008 bilançoları da önemli olacak.
Basel 2 bir finansman kavramı olmaktan çok firmaları
A'dan Z'ye değişime zorlayan bir yönetim ve denetim
sistemi gibi görülmelidir. Firmalar artık bazı
adımları atmadan bankanın önünden geçemeyecekler.
Günümüzde bankayla çalışmadan da ayakta kalmak
imkansız. İlk başlarda sıkıntılı görünse de
yenilenmek, değişime ayak uydurmak isteyen firmalar
için Basel 2 bir fırsat olabilir. Erken davranan
firmalar yol alacak, davranmayanlar yolda kalacak
gibi görünüyor. |