GÜZELE DAİR
Anadolu’nun ücra köşelerinden
birinde küçük bir kasabaya atanan genç doktor tren
istasyonuna yakın bir evde konakladığı ilk gece yemekten
ve çay kahve faslından sonra ilerleyen saatlerde yatmak
için bir türlü davet alamayınca, sıkılarak kısık bir ses
tonu ile evin en yaşlısı hacı anneye;
- Sizin buralarda kaçta yatılır? diye sorduğunda,
- Evladım son treni bekliyoruz birazdan gelir sonra
yatacağız,
- Bir tanıdığınız mı inecek trenden?
- Hayır ama trenden buraların yabancısı biri inebilir bu
saatte ışığı yanan bir ev bulamaz ise sokakta
kalır.Buraların yabancısı biri geldiğinde “Işığı yanan
bir ev bulsun” diye bekliyoruz.
Işığı yanan evler yerinde hala duruyor mudur? Yabancılar
yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam
ediyorlar mı? Komşusu açken yatmayanlar hala var mı?
Kaybolan cüzdanınızı altı yıl sonra bile içindekilerle
birlikte elinize -Gecikmeden dolayı- mahcup tavırla
tutuşturuyorlar mı? O her şeyinizi emanet edebildiğiniz
emin insanlar oradalar mı? Aç bir köpeğin önüne bir kap
yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı? Kuşlara yuva yapan
mimarlar sahi şimdi neredeler?
Bu güzel insanlar atlarına binip,gitmişler…
Bizler atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir
medeniyetin yetimleriyiz.
Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup
duran yoksullarız.
Şair öyle diyordu ”Güzel insanlar,güzel atlara binip
gittiler”
Bu güzel insanlar ,neden ve nasıl atlarına binip
gittiler?Onları ne yıldırdı, kim bezdirdi de bir daha
dönmemek üzere sessiz sedasız gittiler?
Geride bıraktığımız asır, insani değerlerin tahrip
edildiği,sulandırıldığı hiçe sayıldığı bir yüzyıl
olmuştur.Kim ve neci olduğumuzun göstergesi karakteri
meydana getiren huy – kişisel kabuller – tamamen deforme
olmuş,ve bel
omursuz,silik,itici,bencil,kanunsuz,ahlaksız,tutarsız ne
idiğü belirsiz şahsiyetsizlik alkışlanır olmuştur.
Kişilik edinmemizin en önemli girdisi olan
bilgi,kirlenmiş ve/veya eksik olarak insanlara ulaşmaya
başlamış bu kirli ve eksik bilgilerle insanlar kanaat
sahibi olmuşlar ve psikolojik baskı ile
şartlandırılıp,kuşkusuzlaştırılarak tabiri caizse ampul
kafalı bireyler haline getirilmişlerdir.
Hayatta güzel,iyi ve doğru adına ne varsa manası
değiştirilmiş,düşünülen,söylenen ve yapılanların birbiri
ve evrensel insani değerler arasında düz mantık
kurallarının inkişafı lav edilmiş,Hiçbir anlam ifade
etmeyen Dünya görüşleri ve davranış biçimleri orta yerde
raks eder olmuştur.
Kaliteli eğitim ve öğretimden geçirebildiklerimiz bile
iyi matematikçi, iyi fizikçi, iyi hukukçu vs.
olabilmişler ama iyi insan,emin insan dürüst insan
olamamışlardır. Akşamsafasını bilir misiniz? Akşamları
açan kokusu ve görüntüsü ile çok güzel bir çiçektir.Ama
akşamları açtığı için kimsenin bir işine yaramazlar tüm
güzellikleri kendileri içindir.Çağımız insanının da
tıpkı Akşamsafası gibi kendinden başkasına faydası
olmuyor.
Bir Kırgız atasözü şöyle der.
”Olma keser gibi yontma kendin taraf.Ol bıçkı gibi kah
sana sarı kah bana sarı”
Bize mutluluğu beraberinde de huzuru getirecek olan iyi,
güzel ve doğru tüm insani değerlerimize yeniden hayat
kazandırmalıyız,paylaşmayı öğrenmeliyiz.Veren el olmaya
gayret etmeliyiz unutmayalım ki; gölgede olanın gölgesi
olmaz.Güvenmeliyiz daha önemlisi güvenilmeliyiz zira
güvenilmek sevilmekten daha güzel bir iltifattır.
Öyle zamanlar vardır ki, bazen birini öylesine çok
özlersiniz ki, onu hayallerinizden çıkarıp, gerçek
hayatta kucaklamak istersiniz. Hayal etmek istediğiniz
şeyi hayal edin, gitmek istediğiniz yere gidin, olmak
istediğiniz kişi olun, çünkü yaşayabileceğiniz tek bir
hayatınız var ve tüm bunları yapabilmek için tek bir
şansınız.
Ertelemeyin! şimdi yapın.Birine sevginizin tümünü
sunmak, Asla onunda sizi aynı şekilde seveceğinin
garantisi değildir. Sevgiye karşılık beklemeyin; Sadece
sevginin karşıdakinin kalbinde büyümesini bekleyin;
fakat olmazsa da, sizin kalbinizde büyüdüğüne emin olun.
Görünüşe aldanmayın; kandırıcı olabilir. Zenginliğe
aldanmayın; yok olup gidebilir.Sizi güldüren birilerini
seçin çünkü karanlık bir günü aydınlatan şey bir
gülümsemedir.Sohbet edebileceğiniz ve kalbinizi
gülümsetebilenlerle birlikte olun.
Sizi tatlı kılacak kadar yeterli mutluluğunuz olsun,
güçlü kılacak kadar acı deneyiminiz, insan kılacak kadar
üzüntünüz,herkese verecek kadar sevginiz,dağıtacak kadar
bilginiz ve sizi mutlu kılmaya yetecek kadar umudunuz
olsun.
Daima kendinizi başkalarının ayakkabılarına koyun.Eğer
ayaklarınız acıyorsa, o kişininkiler de acıyordur.
En huzurlu kişiler, her şeyin en iyisine sahip olanlar
değildir, onlar karşılarına çıkan her şeyin değerini en
iyi bilenlerdir.
Mutluluk, ağlayanlar, incinenler, araştırma yapanlar, ve
çabalayanlar için vardır, çünkü böyle insanlar
hayatlarına giren her insanın önemini takdir edenlerdir.
En parlak gelecek, unutulmuş bir geçmişin üstünde
yükselir, geçmişinizdeki kalp kırıklıklarını ve hataları
silmezseniz hayatın içinde ilerleme şansınız olmaz.
Güzel bir ahlak ile hayat sürenler güzel bir geleceğe
yatırım yapıyor demektir. Geleceğinizi riske atmayın.
Bilmezmisiniz? Gelecekte bir gün gelecek…
|