Ticaret yapmanın her zaman bir takım
riskleri vardır. Satış yaptığımız müşterinin iflas
etmesi, alacakların vadesinde tahsil edilememesi veya
müşteri çeklerinin karşılıksız çıkması ilk aklımıza
gelen risklerin başındadır. Riskler kimi zaman yangın,
sel, deprem vb. doğal afetlerden kaynaklanabileceği gibi
kimi zaman da, trafik kazası, hırsızlık, dikkatsizlik
vb. üçüncü şahıslardan kaynaklı olabilmektedir.
Karşılaşılan her riskin firmalara maddi manevi bir
maliyeti vardır. |
|
|
Beklenmedik zamanda karşılaşılması
muhtemel bu riskler, maddi boyutu ile firmaları zora
sokmakta, hatta kimi zaman firmaların ticari hayatlarını
dahi bitirebilecek boyutlara ulaşabilmektedir.
Ticari hayatın gereği olarak firmalar başlarına
gelebilecek riskler için tedbir alırlar. Bu tedbirlerin
başında da risklerin sigortalatılması gelmektedir.
Ülkemizdeki sigorta yapısı ve anlayışı her ne kadar
gelişmiş dünya ülkeleriyle kıyaslanamayacak ölçülerde
olsa da, en genel manada tabi afetlerden, trafik ve
sağlık sigortalarından tutun da, hırsızlık, emtia, emtia
taşıma, para taşıma, mali mesuliyet, makine kırılması
vb. birçok alanda sigortalama hizmeti satın almak
mümkün.
Vergi kanunlarımızda, iş ile ilgili olan her türlü
sigortalama bedelleri dönemsellik ilkesine göre vergi
matrahından indirim konusu yapılmaktadır (sağlık
sigortası ve bireysel emeklilik sigortalarında vergiye
tabi kazanç üzerinden, asgari ücretin yıllık tutarı ile
sınırlı olarak, sırasıyla %10 ve %5). Vergi
kanunlarımızda, sigorta ödemelerinin, vergi matrahını
aşındırıcı yönde gider boyutu olduğu gibi, bir hasar
neticesinde alınan tazminat bedellerinin de vergisel
boyutu vardır.
Alınan sigorta hasar tazminatları ile ilgili düzenleme
Vergi Usul Kanunu (VUK) ‘nun 329’uncu ve 330’uncu
maddelerinde yapılmıştır.
VUK 329’uncu maddeye göre kısaca, yangın, deprem, sel,
su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen
ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler(ATİK)
için alınan sigorta tazminatı bunların net aktif
değerinden fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar
veya zarar hesabına geçirilir. Ancak, alınan sigorta
tazminatı ile ziyaa uğrayan malların yenilenmesi işin
mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi
idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş
olursa bu takdirde tazminat fazlası, yenileme
giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta
azami üç yıl süre ile tutulabilir. Bu süre içinde
kullanılmamış olan tazminat farkları kara ilave olunur.
Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin
tasfiyesi halinde bu tazminat fazlası, o yılın matrahına
eklenir. Yukarıdaki esaslar dâhilinde yeni değerlerin
iktisabında kullanılan tazminat fazlası, yeni değerler
üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak
amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan
sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin
amortismanına devam olunur.
VUK 330’uncu madde emtia sigorta tazminatlarını
düzenlemiştir, “Emtia ve zirai mahsul ve hayvan
kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan
sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa
bu fazlalık kara alınır.” Denmek sureti ile olumlu
farkların gelir olarak kaydedileceği belirtilmiş olmakla
birlikte, alınan sigorta tazminatının emtianın
bedelinden düşük olması halinde oluşan zararın nasıl
değerlendirileceği hususuna yer verilmemiştir. Bu
durumda “emsal bedel” üzerinden gidecek olursak, emtia
değer düşüklüğünü düzenleyen VUK’nu 278’inci maddeye
göre değeri düşen emtia “emsal bedel” ile değerlenir
denilmektedir. Emsal bedel ortalama fiyat esası, maliyet
bedeli esası ve takdir esasına göre belirlenir. Değeri
düşen emtianın emsal bedeli yalnızca takdir esası
yöntemiyle takdir komisyonu tarafından belirlenebilir.
Bu durumda meydana gelen değer düşüklüğü “yangın, deprem
ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak,
çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller
dışında kaynaklanıyorsa, ortaya çıkan zarar kanunen
kabul edilmeyen gider olarak kabul edilir. Alınan
tazminatlar ise döneminde gelir olarak kaydedilir.
Sigorta sistemimiz her geçen gün gelişmekte ve buna
paralel olarak da mevzuatımızda gerekli düzenlemeler
yapılmaktadır. Vergi kanunlarımız sigortalar için ödenen
bedellerin türüne göre tamamının veya belli bir kısmının
vergi matrahımdan indirilmesine izin verdiği gibi, daha
sonra karşılaşılan hasarlar sonucu alınan tazminatların
da, hasar kaynağının ”atik” veya “emtia” olmasına göre
gelir ve gider hesaplarına kaydını istemektedir.
İ.Burak
OĞUZ
S.M.M.M.
burak@noktax.com
muhasebenet.net
Yasal Uyarı
Diğer makaleleri
-İşyeri Bildirgesini Zamanında Vermemenin
Cezası Asgari Ücretin Üç Katı
-Kira ödemiyorsanız stopaj ödemek zorunda
değilsiniz
-Yabancı kimlik numaraları vergi numarası
olarak kullanılacak
-Yıllara sari olmayan inşaatlarda
vergilendirme
-Çalışanlarınız istirahat raporu alırsa
dikkat! Bu ceza çok can yakar!
-Konsinye
Olarak İhracat Yapılabilir mi?
-Yabancı
para birimi ile fatura düzenlenebilir mi?
-Raporlu
Çalışana Ücreti Nasıl Ödenir ?
-Bağış
ve Yardımların Vergiden İndirilmesi
-Damga
Vergisinde “Nüsha” ve “Suret” ayrımı!
-Serbest
Bölgelerde Stopaj Karmaşası
-Tarım
projelerine 200.000 TL'ye kadar hibe destek
-Kâğıt
Fatura Tarih Oluyor!
-Kira
Gelirlerinin Beyan Dönemi Başladı
-Ücretlerde
Gelir Vergisi Düştü
-Yurt
dışından kullanılan kredilerde stopaj ve KDV
-Ücretlerde
Gelir Vergisi Düştü
|