Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2011 Vergi Takvimi  I    Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Kurumlar Vergisi Rehberi

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   02 HAZİRAN 2011

  Vergi Rehberi 

  2011 Çalışmaları 
  Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
   

Şirket İle Ortakları Arasındaki Nakden Ödeme Ve Tahsilatlar İçin Kesilen Özel Usulsüzlük Cezaları

 
   
  5228 Sayılı Kanun’un 10. maddesiyle 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 355. maddesine eklenen fıkra ile 03.08.2004 tarihinden geçerli olmak üzere, tahsilat ve ödemelerini banka ve benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğu getirilmiştir.

Bu zorunluluğa uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere, işleme konu tutarın % 5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

Önce 5.000 TL, daha sonra 10.000 TL olarak öngörülen bu tevsik sınırı, son olarak da 8.000 TL olarak belirlenmiştir.

Öte yandan Kanun maddesine 6009 Sayılı Kanun’un 12. maddesiyle eklenen ve yürürlük tarihi; 01.08.2010 olan cümle ile de bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezalarının toplamı 800.000 TL'yi geçemeyecektir.

Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğler uyarınca da, şirketin ortaklarıyla olan tahsilat ve ödemelerinin de bu kapsamda olduğu belirtilmiştir.

Buna göre de; ortağı olduğu şirket ile olan ödeme ve tahsilatlarda 8.000 TL’nin aşılması durumunda, yukarıda sözü geçen kanun maddesi uyarınca ortak ve şirket adına ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.

Ancak burada tartışmak istediğimiz konu, 8.000 TL’nin üzerindeki ödeme ve tahsilatların usul ve esasları olmayıp, başlıktan da anlaşılacağı gibi, şirket ortaklarıyla ilgili olan uygulamaların bir değerlendirmedir.

Bu sebeple de değerlendirmelerimiz sadece bu hususla sınırlı olacaktır.

Şimdi buradan yasa maddesinin yukarıda belirtilen hükmünde yer alan “mükellef” kelimesine gitmek gerekmektedir.

Benzer durumlar için Kanun’un diğer bazı maddelerinde “kişi, kurum ya da kuruluş” kelimesinin kullanılmış olmasının aksine, yasanın bu maddesinde “mükellef” kelimesinin kullanılmış olmasının ayrı bir anlamının olması gerekir.

Buradan da yasada belirtilen özel usulsüzlük cezası kesilmesi için gerekli şartları taşıyanların öncelikli olarak bir mükellef olması gerektiği sonucuna ulaşmak mümkündür.
Hal böyle olmakla birlikte; olayın ihtilafsız bir şekilde çözüme kavuşması için öncelikli olarak şirket ortaklarının bir mükellef olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun açıklığa kavuşmasında yarar vardır.

Bunu da en gerçekçi bir şekilde yine vergi kanunları belirleyeceğinden Vergi Usul Kanuna bakılması en doğru bir yaklaşımdır.

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde ise, vergi mükellefi; kanuna göre kendi payına düşen vergi payını ödemekle yükümlü olan gerçek ya da tüzel kişi, olarak tanımlanmıştır.

Buradan da ödeyeceği kendi payına düşen bir vergisi bulunmayan şirket ortağının mükellef olarak sayılması düşünülemez.

Karşı taraftan herkesin potansiyel bir vergi mükellefi olduğu iddia edilerek kavramın geniş tutulması mümkün ise de; vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi ile kişi mükellefiyetinin fiilen mümkün olacağını söylemek gerekir.

Yine Kanun maddesinin getiriliş amacının ticari faaliyetin tarafları arasındaki işlemleri belgeleyerek vergi kayıp ve kaçağını önlemeye yönelik olduğu bir gerçekliktir.

Başkaca gayrimenkul kirası, kar dağıtım gelir vergisi gibi sebeplerle ödeyeceği kendi payına düşen ortak içinde bu madde hükmünün uygulanması düşünülemez.

Başka bir anlatımla buradaki “mükellef” kelimesinden ticari faaliyetin içinde olan, belge düzenleyen ve defter tutan bir mükellef olarak anlaşılması gerektiği kanaatindeyiz.

Buradan gerek ödeyeceği kendi payına düşen bir vergisi bulunmayan ya da başkaca sebeplerle ödeyeceği kendi payına düşen bir vergisi bulunan ortak ile ortağı olduğu şirket arasındaki 8.000 TL’nin üzerindeki ödeme ve tahsilatların yasa ve buna bağlı olarak çıkarılan genel tebliğlerle ortaya koyduğu ilkelere aykırı bir davranış yoktur.

Kanun maddesinin bu gerçekliği karşısında, Maliye Bakanlığı’nın yasama organı yerine geçerek yasada olmayan bir konuda düzenleme yapmasının da hukuki olmadığı sonucu çıkarılır.

Bütün bu değerlendirmelerden sonra, şirketin ortaklarıyla olan nakden ödeme ve tahsilatları için ortak adına kesilen özel usulsüzlük cezalarının yasal olmadığı sonucuna varılabilecektir.

Sevgi ve Saygılarla,

Sami Okutan
S.M.Mali Müşavir
Baş Denetçi

sami.okutan_01@mynet.com

02.06.2011

Diğer makaleleri:

-Anonim ve Limited şirketler arasındaki farklılıklar

-Mahkemenin yürütmenin durdurulması kararlarına karşı Vergi İdaresinin hukuka aykırı yaklaşımı

-Daha önce ödediğiniz KDV’yi, cezası ve gecikme faizi ile birlikte yeniden ödememek için…

-Sözleşmeden cayma bedeli olarak GSM operatörleri tarafından kesilen faturalar ödenmeli mi?

 
    Yasal Uyarı
 
 

    
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2011 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.