Ülke ekonomisine ve gelişimine ciddi katkısı
olan serbest bölgeler, Avrupa birliğine giriş
süreci, iç piyasada haksız rekabet bahaneleri ve
IMF’e verilen birtakım sözler neticesinde,
yanlış vergi politikalarıyla, eski önemini ve
cazibedarlığını kaybetti, daha doğrusu
kaybettirildi. Kazanılmış müktesep haklar göz
ardı edilerek, Türkiye’deki diğer şirketlerle
aynı vergi politikalarına tabi tutuldu, adeta
ekonominin bir ayağına kurşun sıkıldı.
Yabancı yatırımcılar hiç alışık değil ve
kabullenemiyorlar ama biz alıştık hatta zorla
kabullendirildik. Onların ülkelerinde bir vergi
kanunu çıkarılmadan önce, alt yapısı,
mükelleflerin bilinçlendirilmesi ve adaptasyon
süreci göz önünde bulundurularak ileriki bir
tarihte yürürlüğe girerken; bizde, kanun bir
gecede çıkar üstelik değil aynı gün yürürlüğe
girmesi, kimi zaman aylar öncesinden hüküm ifade
eder.
12.03.2009 tarih ve 27167 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 1 Seri No'lu 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanunu Genel Tebliği ile serbest
bölgelerde istihdam edilen personelin ücretleri
üzerinden kesilen gelir vergisinin,
mükelleflerin ürettikleri ürünlerin %85’ini
ihraç etmeleri kaydıyla istisna edilmesi
sağlandı. Söz konusu tebliğe göre mükellefler
ihracat hedeflerine yılsonuna kadar ulaşıp
ulaşamayacaklarını ön görerek, personele ödenen
gelir vergisi stopajını ödeyip ödememeyi tercih
edecekler. Burada bir de Asgari Geçim İndirimi (AGİ)
sorunu var ama değinmeyeceğim. Mükellefler
devlete ödeyecekleri gelir vergisinden AGİ’yi
mahsup ederler iken, ortada devlete verilecek
vergi olmadığı halde AGİ ödeme zorunluluğu
getirilerek, mükelleflerin yükü arttırılmıştır.
Baştan ücret gelir vergisini ödemeyen fakat
yılsonunda da %85 ihracat oranını tutturamayan
mükellef, tahakkuk eden vergileri cezasız fakat
aylık %2,5 gecikme zammı ile ödeyecektir. Şayet
daha sonra mükellef %85 oranını geçerse,
ödemiş olduğu vergiler kendisine iade edilecek
ama gecikme zammının iadesi söz konusu
olmayacaktır. Vergi idaresi elindeki kanun
yapma yetkisini her zamanki gibi kendinden yana
kullanarak, kendisi geç tahsilât yaparken
gecikme zammı almakta ama kendisi geç öderken
gecikme zammı ödememektedir.
Söz konusu Tebliğin, bu ve bazı diğer bölümleri
için dava açılması üzerine, dava sonuçlanıncaya
kadar yürütmenin durdurulması talebiyle açılan
dava sonucu, konu ile ilgili olarak Danıştay 4.
Dairesi, 08.10.2009 tarihli ve Esas No:2009/5196
sayılı kararı ile söz konusu Genel Tebliğin
"İstisna Şartlarının Gerçekleşmemesi"
başlıklı 5. bölümünde yer alan ‘213 sayılı
Kanun hükümlerine göre düzeltme işlemi yapılarak
mükellefe gelir vergisi kesintisinin red ve iade
edilmesi durumunda, tahsil edilen gecikme zammı
iade konusu olmayacaktır.' şeklindeki
açıklaması için yürütmenin durdurulmasına karar
vermiş olup, bu karar Danıştay Vergi Dava
Daireleri Kurulunun 25.12.2009 tarih ve YD
İtiraz No:2009/59 sayılı kararı ile
kesinleşmiştir”.Bunun üzerine Gelir İdaresi
24.03.2010 tarihinde 1 No’lu Serbest Bölgeler
Kanunu Sirküleri’ni çıkararak, Danıştay’ın,
yukarıda açıklanan yürütmenin durdurulması
kararına göre işlem yapılması gerektiğini
duyurmuştur.
Yabancı sermaye açısından serbest bölgelerin
tercih edildiği göz önünde bulundurulursa,
Maliye Bakanlığı yapacağı düzenlemelerde “güven
ve istikrar” unsurunu ön plana çıkararak, daha
hassas davranmalı ve serbest bölgelerde sıkıntı
doğuracak düzenlemelerden kaçınmalıdır.
İ.Burak OĞUZ
S.M.M.M.
burak@noktax.com
muhasebenet.net
Yasal
Uyarı
Diğer
makaleleri
-Tarım
projelerine 200.000 TL'ye kadar hibe destek
-Kâğıt Fatura Tarih Oluyor!
-Kira Gelirlerinin Beyan Dönemi Başladı
-Ücretlerde Gelir Vergisi Düştü
-Yurt dışından kullanılan kredilerde stopaj
ve KDV
-Ücretlerde Gelir Vergisi Düştü |