Değer Artış Kazançları ve Vergilendirme
Kişilerin sahip olduğu gayrı
menkulleri belirli bir bedel karşılığında satması veya
devir etmesiyle elde ettiği kazanç, 193 sayılı G.V.K.’nın
mükerrer 80. maddesinde açıklanan şartlar dahilinde
gelir vergisine tabidir.
Değer artış kazancının vergilendirilmesi iki temel şarta
bağlıdır. İlki satışa konu gayrı menkulün önceden belli
bir bedel karşılığında alınmış olması, İkincisi ise, söz
konusu gayrı menkulün beş yıl içinde satılmış olmasıdır.
Bu koşulları sağlamayanlar, ilgili kanun maddesi hükmüne
göre gelir vergisine tabi değildir.
Ayrıca, bedel ödenmeksizin veya veraset suretiyle
edinilen gayrı menkullerin elden çıkarılmasından doğan
kazançlar da vergi dışı kazançlardır. Diğer yandan,
gayrimenkulün eşe veya çocuğa alınması, ödemenin de aile
reisi tarafından yapılması halinde, ilgili gayrı menkul
eşe ve çocuğa karşılıksız olarak intikal ettiği kabul
edilmektedir. Söz konusu gayrı menkulün beş yıl içinde
satılması durumunda da elde edilen kazanç değer artış
kazancı olarak değerlendirilmeyecektir.
Diğer yandan gayrı menkulü, alış tarihinden itibaren beş
yıl elde tuttuktan sonra satanlar, gayrı menkulün alış
bedeli ile yapılan her türlü belgelendirilmiş giderler
ve gayrı menkul ile ilgili olarak ödenen her türlü harç
ve vergileri düştükten sonra kalan tutar değer artış
kazancı olarak gelir vergisine tabi olacaktır.
Değer artış Kazancının tam olarak tespit edilmesi için,
gayrı menkulün alış bedelinin vergilendirme döneminde,
net olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Enflasyon
olgusu nedeniyle değeri fiktif olarak düşük kalan gayrı
menkullerin ilgili vergilendirme döneminde gerçek
değerinin tespiti için endeksleme yapılmaktadır. 193
sayılı GVK’nın mükerrer 81. maddenin son fıkrası hükmü
gereği, gayrı menkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak
üzere TEFE endeksindeki artış oranı kadar alış bedeli
arttırılır.
Gayrı menkulün endeksleme yapılarak arttırılan alış
bedeli ve diğer giderler ile önceden ödenen vergilerin
indirilmesinden sonra, kanuni istisna olan 6.800.-YTL
düşülmesiyle kalan tutar, 193 sayılı G.V.K. madde 103 ve
104 e göre vergilendirilecektir.
Değer artış kazancının vergilendirilmesinde, vergi
mükelleflerince dikkat edilmesi gereken en önemli husus,
gayrı menkulün alış bedelidir. Söz konusu bedelin tapu
kayıtlarında düşük bedelle tescil edilmiş olması, gayrı
menkulün beş yıllık süreç içinde satılması durumunda
yüklüce verginin çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenle,
gayrı menkullerin alış-satış sürecinde tapuya gerçek
bedelle tescil edilmesi mükelleflerin ileride gayrı
menkullerini elden çıkarmaları durumunda ortaya çıkacak
olan yüksek vergilerden kaçınmalarını sağlayacaktır.
Vergi idaresi, arsa sahibinin kendi arsası üzerinde
inşaat yapması sonucu sahip olacağı daireler nedeniyle
bir değer artış kazancı olarak değerlendirmemekte ve
vergi dışı bırakmaktadır. Diğer yandan, kat karşılığı
arsalarını müteahhitlere teslim edenlerin, inşaat bitimi
ile sahip oldukları dairelerin, değer artış kazancı olup
olmadığı, dolayısıyla vergi tabi olup olmadığı konusu
tartışmalı bir durumdur.
Vergi idaresi, kat karşılığı arsasını müteahhitlere
teslim edenlerin buna karşılık aldığı daireleri, değer
artışı olarak kabul etmekte ve vergiye tabi tutmaktadır.
Buna karşılık vergi yargısı ise, söz konusu durumu
servetin değerlendirilmesi ve servetin biçim
değiştirmesi olarak kabul etmekte ve buna yönelik
tarhiyatları red etmektedir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri’nce 25.06.2004 tarihinde
verilmiş olan E:2004/51 ve K:2004/80 sayılı Karar’da,
arsa sahibinin, kat karşılığı arsasını müteahhide teslim
etmesi karşılığında, inşaat bitiminde aldığı dairelerin
değer artışı kazancı olarak kabul edilemeyeceğini,
gerçekte servetin biçim değiştirdiğini belirtmiş ve
servetin farklı bir şekilde değerlendirildiği kararıyla
değer artış kazancına yönelik yapılan tarhiyatı
kaldırmıştır.
Sonuç olarak, vergi idaresi ile vergi yargısı arasındaki
bu görüş farklılığının çözülebilmesi için mutlaka kanuni
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Ramazan AKTAŞ
Vergi
Denetmeni
ramazan.aktas@vergianaliz.net
16.03.2009
www.muhsebenet.net
-Diğer makaleleri
-Bilmeden
ve istemeden “VERGİ KAÇIRMAK” mı?
(02.03.2009)
-Vergi
Mükellefi Yoksulluk Sınırında !
16.02.2009)
-Vergi
Adaleti ile “UZLAŞMA” !
(10.02.2009)
-Diğer
makaleleri için tıklayınız
|