Şüpheli Alacak mı Değersiz Alacak mı?
Borçlunun iflas etmesi
durumunda alacağın 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca
şüpheli alacak mı yoksa değersiz alacak mı sayılacağı
konusu tereddütlere yol açmaktadır.
Bilindiği üzere iki kavram arasındaki temel fark şüpheli
alacaklarda tahsil imkanının devam ediyor olması,
değersiz alacaklar da ise tahsilin imkansızlaşmasıdır.
Bu nedenle şüpheli alacakların giderleştirilme işlemi
yanında alacak aktifte değişik hesaplarda varlığını
sürdürmektedir. Değersiz alacaklar ise giderleştirilerek
yok edilirler.
Şüpheli alacaklar VUK’un 322’nci Madde’sinde hüküm
altına alınmıştır. Bir alacağın şüpheli alacak olarak
değerlendirilebilmesi için;
Alacak, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi ile ilgili olmak zorundadır.
Alacak dava veya icra safhasında bulunmalı
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla
istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş
alacağın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük
olması gerekir.
Değersiz alacaklar ise VUK’un 323’ncü Madde’sinde
açıklanmıştır. Bir alacağın değersiz alacak olarak
giderleştirilebilmesi için, kazai bir hükme veya kanaat
verici bir vesikaya göre tahsiline imkan kalmaması
gerekli ve yeterlidir.
Buna göre borçlusu iflas etmiş bir alacağın hangi madde
kapsamında değerlendirileceğine iki önemli sorunun
cevabı yön verecektir.
Alacak ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi ile ilgili midir? Eğer alacak ticari veya
zirai kazancın dışında bir ilişkiden kaynaklanıyorsa bu
alacağın şüpheli alacak olarak değerlendirilmesi mümkün
değildir. Şartların oluşması durumunda bu alacak
değersiz alacak olarak giderleştirlebilir.
Alacağın şüpheli alacak sayılabilmesi için, dava ve icra
takibine değmeyecek kadar küçük olanlar hariç, alacak
ile ilgili dava veya icra işlemlerinin başlatılmış
olması gereklidir. Aksi durumda alacak değersiz alacak
olarak giderleştirilmelidir. Tabi ki kazai bir hüküm
veya kanaat verici bir vesika bulunması şarttır.
İcra ve İflas Kanununun hükümlerine göre, iflas açılan
bir borçlu hakkında haciz ve teminat takipleri durur ve
iflas kararının verilmesi ile bu takipler düşer. İflas
süresinde yani iflas kapanıncaya kadar da bu tip
takipler yapılamaz. (Madde 193)
Borca ilişkin iflasın açılması veya iflas kararının
verilmesi durumlarında artık bu borcun dava edilmesi
veya icra takibi yapılaması imkansızdır. Fakat borcun
iflas masasına kaydedilmesinin bir nevi icra takibi
olarak kabul edilebileceği yönünde özelgeler mevcuttur.
Özelgelere göre işlem yapılırsa söz konusu borç şüpheli
alacak olarak değerlendirilebilir.
Söz konusu alacağın değersiz alacak olarak
giderleştirilebilmesi ise tahsilinin imkansızlığına
bağlıdır. Eğer kanaat verici bir vesika olarak iflas
sürecinde edinilecek bir belge tahsilin imkansızlığını
ispatlarsa, alacak VUK’un 323’ncü Maddesine göre
değersiz alacak olarak giderleştirilebilir.
Osman F. ÇANAKKALE
Vergi Denetmeni
13.04.2009
www.muhsebenet.net
Diğer makaleleri
-İnşaat
sektöründe sahte belge kullanımı
(I)
.(17.02.2009)
-Ba
ve Bs formalarına ilişkin cezada uzlaşma müessesesinin
eşitsizliği
(02.02.2009)
-KDV
İstisnasında Gayrimenkul Tanımının Önemi
(27.01.2009)
-Cari
hesap mahsuplarında müteselsil sorumluk
(29.12.2008)
-Diğer
makaleleri için tıklayınız
|