|
|
“Vermemiş Ma’bud, neylesin Mahmud” misali,
hükmet millette ne vermiş ki, milletin tepesine
binmeye yönelik, cebindeki son kuruşu da almaya
meyyallenerek en baba zamlarla yılın ilk
günlerine giriş yaptı.
Türkiye’nin en büyük handikaplarından biridir, ‘
İçerideki Kriz Lobisi.’ Türkiye Cumhuriyeti
hükümeti, yılın ilk günlerinde, insanlar yeni
diye nitelendirdikleri hayata ‘vira bismillah’
bismillah demeye, sermayesi olan ağını sermeye
hazırlanırken, zam tırpanı ile ağının bir anda,
daha havada iken, param parça edildiğini
görmenin şoku ile ne olduğunu anlamaya
çalışıyordu.
Türkiye’nin 500 büyük sermayesi içinde amiral
gemisi konumundaki işverenleri, bu zamların
akabinde işlerin 2010’da düzeleceğini,
ekonominin toparlanacağını, bir de IMF ile
anlaşma imzalanması ile krizin tamamen
atlatılacağını söylemeye başladılar.
Hükümeti tuzağa düşürmenin dolambaçlı yolları
trafiğe mi açıldı yoksa?
Türkiye son yılların en girift ekonomik
açmazları içerisinde IMF’siz bir süreç
atlatmışken, insanlar bütün olumsuzluklara
rağmen her şeye tam alışmaya başlamışken, tüm
zamların olumsuzluklarını-acılarını unutması
için ağızlarına sürülen bir parmak balın tadı
ile avunmaya çalışırken, “IMF anlaşmasının yolda
olduğu” beyanında bulunan Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan’ın açıklaması bomba haber(!) olarak
gündeme düşüyor.
Ülkenin içinde bulunduğu bütün zorluklar IMF’siz
bir şekilde toplumla birlikte atlatılmaya
çalışılırken, halk zam sağanağına şemsiyesiz de
olsa katlanmanın yollarını ararken, Türkiye
yeniden IMF’nin kucağına oturtulmaya çalışılmak
isteniyor. Yoksa tüm bu zamlar gerçekten IMF
dayatması mıdır ki, zamların hemen akabinde IMF
anlaşmasının yolda olduğu beyanı veriliyor?
Türkiye bütçesi 2009’da yaklaşık 60 Milyar
TL’lik açık vermişken, 2010 bütçesindeki bütçe
açığı, zamlar sayesinde, 50 Milyar TL olarak
tahmin edilirken nereden çıkıyor IMF anlaşması?
İnsanoğlu Cehenneme -ateşin sönmemesi için-
odununu kendisi götürü ya, Hükümet, kendisini
yakacak ateşini harlamak için IMF’ye kapılarını
açmakla kalmayıp anlaşma imzalarsa Türkiye’nin
geleceğini de yakmaya kalkışmış olur. Türkiye,
ne zaman IMF boyunduruğuna girmişse daima
hüsranda olmuştur. Bu tarihi bir gerçek ve henüz
arşive dahi kalkmamış belgelerle de sabittir.
Varlık Barışında istenilen olmasa da yaklaşık 50
Milyar TL Beyan olunduğu açıklandı. Bu
beyanların içerisinde yastık altındaki altın,
taşınır – taşınmaz menkul değerler beyan edilmiş
ve bunların karşılığında 1,5 milyar liranın
üzerinde vergi tahakkuk ettirilmiştir. ABD ve
Avrupa ülkelerinin birçoğunda ekonomik krizlerin
yanşadığı dönemlerde Türkiye’ye dışarıdan (bazı
körfez Ülkelerinden) ciddi miktarlarda döviz
girdisi olmuştur. Şimdi de 2010’a girerken gelen
zam sağanağı ile elde edilecek direkt ve dolaylı
vergilerle de Hükümetin eli biraz daha güçlenmiş
olacaktır.
Bütün olumsuzluklara rağmen, hükümet elindeki
gelirleri dengeli, istikrarlı ve doğru harcadığı
müddetçe, işsizlik problemine de -kısmen olsa
da- çözüm üretebilecekken, kalkıp IMF ile
anlaşma imzalaması, kendilerinin intiharı
olacağı gibi, Türkiye’nin de IMF boyunduruğuna
girdirilmesi olacaktır. bu durumda
göstermektedir ki, böyle bir zamanda IMF ile
anlaşma yapılması demek, Hükümetin ateşle
oynaması demek olacaktır.
Mustafa BAYGIN
SMMM, Emlak
Müşaviri
mustafabayginyh@hotmail.com
www.muhasebenet.net
-Diğer makaleleri
-Domuz
gribi !
-Sağlık
ve Maliye Bakanlığı kendi aralarında problemi
çözerek, bir an önce mukteza yayınlamalıdır
-Türkiye
kanunen kendi gömleğini giyemez mi?
-Muhasebeci
misin derdin var !...
-Hedef
Adana ekonomisini batırmak mı?
-Ramazan’a
Veda Günleri
-Çağrımız
ses getirdi...
-Varlık
barışını bırak İsviçre'ye bak !
-Kira
bedelini vekiller nasıl tahsil edecek? |
|