|
|
TÜRKİYE’DE 1 EKİM DEVRİMİ
Türkiye’de yepyeni bir dönem başlıyor.
Kaymakamlıklar iş yoğunluğundan, bankalar ilgili
kuruma bilgi vermekten, vatandaşlar farkına
varmadan ceza yemekten bıkıp usanacakken Yeşil
Kart Büroları asli işlerine dönecek ve
görevlerin sadece sağlık yönünde yürütecektir.
Türkiye Referanduma kilitlenmişken, ne
muhalefet, ne de AK Parti Hükümeti vatandaşı
yeterince bilgilendirmediği bir konuda 1 aylık
geçiş süreci tanınan 1 Ekim 2010 tarihinden 1
Kasım 2010 tarihine kadar işlemlerini
yapmayanlara re’sen cezalar verilmiş olacak.
Hükümetin 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren
Yürürlüğe giren ve Yasa’nın geçici 12’nci
maddesi uyarınca, “1 Ekim 2008 tarihinden
itibaren iki yıllık süre içinde söz konusu hüküm
uygulanmaz” ifadesinden dolayı 1 Ekim 2010
tarihinden itibaren yürürlüğü işletilecek olan
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (Sosyal
Güvenlik Yasası-SGK) getirmiş olduğu bazı olumlu
düzenlemelerin yanında da ziyadesi ile olumsuz
yönleri vatandaşın canını yakacak cinsten.
Konu hakkında Kamuoyunun yeterince
bilgilendirilmediği anlaşılan yasa ile
vatandaşlarla ilgilileri karşı karşıya getirecek
ve içinden çıkılamayan yığılmalara yeni
yığılmaları ekleyecek ve yol aşındırmalarına
neden olacaktır.
Konu hakkında değil sokaktaki insanın, neredeyse
ilgili olması gereken kişilerin dahi yeteri
kadar bilgi sahibi olmadığı anlaşılmaktadır.
Yasa’nın uygulama alanının genişletilmesinin
başlayacağı 1 Ekim 2010 tarihinden sonra,
yaşantımızda veya uygulamada nelerin
değişeceğini, yeni yasanın kime ne getirip ne
götürdüğünü değil normal vatandaş, bu işi
yürüten bazı ilgililer dahi bilmiyor.
Kişiler adına prim ödenecek. Bundan böyle
anne-babası üzerinden değil, ilgilinin kendi
adına prim borçlanması ve ödemesi yapılarak
kurumdan sağlık yardımı alma hakkını elde
edecek.
Yabancı uyrukluların Türkiye’de GSS kapsamından
yararlanabilmesi adına nüfus ve vatandaşlık
işleri genel müdürlüğünce verilecek kimlik
numaraları, bu kişilerin sosyal güvenlik sicil
numarası olarak kabul edilecek ve onlarında aynı
sağlık güvenlik kapsamından faydalanmaları
sağlanacaktır.
Sağlık Bakanlığı`nın tüm Türkiye’de uygulamaya
aldığı aile hekimliği vasıtasıyla vatandaşlar
aile hekimine uğrayarak ve sevk sistemine uyarak
sağlık hizmeti alacak.
Adına GSS primi ödemeyene sağlık hizmeti
verilmeyecek.
Kendi adına GSS primi ödemeyecek olanlar;
Emekliler, ayda 30 gün üzerinden SGK kapsamında
çalışanlar ve eşleri ile bunların 18 yaşından
küçük çocukları. Bu guruptakiler otomatikman GSS
sigortalısı sayılacaktır.
Adına GSS primi ödemek zorunda olanlar;
Yukarıdaki grubun dışında kalanlar. Yani
kısacası işsizler. Bir işyerinde çalışıyor ancak
ayda 30 günden az prim ödeyenler. 18 yaşından
büyük çocuklar. Köylüler, çiftçiler, bu grupta
olanlar için her ay Genel Sağlık Sigortası (GSS)
primi ödemek zorunda olacaklar. Şayet prim
ödemezlerse SGK tarafından sağlık yardımı
verilmeyecek ve ayrıca hem her ayın primini
borçlanmış olacaklar, hem de zamanında
bildirimde bulunmadıkları için maddi cezaya
çarptırılacaklardır. Bunun için her birey SGK`ya
veya bağlı bulundukları kaymakamlıklara
başvuracak ve gelirlerini tespitini
isteyeceklerdir. Bu tespiti yaptırmadan GSS
primi ödemek isteyenler en yüksekten prim
ödeyeceklerdir.
Beyanda bulunsa da, bulunmasa da, Prim borcu
olanlar, hastahane masraflarını cebinden
karşılayacaklardır. Sağlık hizmeti almak için
hastaneye gidildiği gün, tek kuruş GSS prim
borcu bulunursa, ne kişinin kendisi, ne de kendi
üzerinden GSS’den faydalanan aile fertlerine SGK
sağlık yardımı verilmeyecektir. Ancak kişi
masraflarını cebinden ödeme yapar sağlık hizmeti
satın alacaktır.
Bu durum içinde olan ve GSS kapsamında hiç kaydı
olmayanları hastane kişiyi SGK`ya gelir tespiti
için gönderecektir. “Ben kaydoldum, sağlık
hizmetimi aldım. Bir daha da prim ödemiyorum”
düşüncesinde olanlarda yanılmış olurlar. Çünkü
kişi yıllar sonrada olsa e hastaneye gittiğinde,
geçmiş yıllarda ödemediği primlerini gecikme
zammı ve faiziyle birlikte ödeyecektir.
Kişiler takip altında olacak
Bu sistemin uygulamaya alınacağı ve yasanın
işlerlik kazanacağı 1 Ekim 2010 Tarihinden
itibaren herkes gizliden gizliye, harcamaları
vasıtasıyla, takip edilebilecektir. SGK,
çıkartılan tebliğ uyarınca vatandaşın banka
hesaplarından kredi kartı harcamalarına kadar
bütün bilgilerinin SGK`ya bildirilmesini zorunlu
kılıyor. Kişinin bankaya gidip, elektrik- su,
telefon faturası gibi bir ödemesini, bir yere
veya kişiye yapılan havale veya bir başka yerden
kendisine gelen havale işleminde banka bu
hareketi SGK’ya bildirecektir.
Bankalardan talep edilen kredi kartı başvurusu,
gayrimenkul işlemi için tapu dairesinde alım
satım yapılması durumunda işlemler yine SGK`ya
bildirilecektir.
Yani vatandaşın yaptığı her türlü iş, işlem
işlemi yapan birim tarafından SGK`ya
bildirilecektir. Yeni oylanacak olan Anayasa’nın
ilgili maddesine göre kişinin kendi rızası
dışında bilgilerinin öğrenilmesi anayasal suç
teşkil etmiş olacaktır.
Böyle bir durumun hayat bulması mali açıdan da
çok büyü bir riske davetiye çıkartacaktır.
Vatandaşlar, izleniyorum, takip ediliyorum,
dinleniyorum gibi hislere kapılarak, ister
istemez, kayıt dışı işlemler yapmanın yollarına
yönelebilecektir. Bu da Mali açıdan ülke için
ciddi bir tehdit oluşturur.
GSS ile tüm vatandaşların sağlık riskleri ve
sağlık harcamaları güvence altına alınmak
istenmektedir. Bir nevi özel sağlık sigorta
şirketlerinin yaptığını devlet kendi eliyle
yapmaya başlamış olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti
toprakları içinde yaşayan, vatansızlar ve
sığınmacılar da 1 Ekim 2010 tarihinden itibaren
GSS`den yararlandırılmaya başlanacaktır.
Uygulama ile 1 Ekim`den sonra 18 yaşını
dolduran, işsiz ve evlenmemiş kızlar için
babaları, her ay düzenli olarak para ödeyecek.
Babası yoksa annesi ödeyecek. - Kız çocukları,
18 yaşını (okuyorlarsa 25 yaşını) tamamladıkları
tarihten itibaren, ana-babaları üzerinden sağlık
yardımı alamayacaklar. Ailenin gelir durumuna
göre, SGK vasıtasıyla belirlenen gelir düzeyine
göre, değişen tutarda GSS primi ödenerek sağlık
yardımı alabilecekler. GSS Primi ödenmediği
müddetçe, sağlık yardımı alınamayacak.
Yeşil Kart Verilecekler
GSS Primi ödeyemeyecek durumda olanlara Yeşil
Kart verilecektir. Bunun oluşması için ise,
kişinin harcamaları, taşınabilir ve taşınmazları
ile bunlardan oluşan haklarda dikkate alınarak,
SGK tarafından belirlenecek test yöntemleri ve
veriler kullanılarak tespit edilecek aile
içindeki geliri, kişi başına düşen aylık tutarı
asgari ücretin üçte birinden az olan yurttaşlar,
genel sağlık sigortalısı sayılacaklardır.
3816 sayılı Kanun hükümlerine göre yeşil kart
talebinde bulunanların yeşil kart verilecek
kriterleri taşıyıp taşımadıklarının tespiti neye
göre değerlendiriliyor?
İlgili birimlerce söz konusu kanun hükümlerine
göre yeşil kart verilmesi uygun görülmeyen
kişilerden, tespit edilen aile içindeki kişi
başına düşen gelir payının aylık tutarı; asgari
ücretin üçte birinden asgari ücrete kadar olduğu
tespit edilenler. 5510 sayılı Kanunun 82’nci
maddesine göre belirlenen prime esas günlük
kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının üçte
biri esas alınarak tescil edilecektir. Söz
konusu gelir payı tutarı, asgari ücretten asgari
ücretin iki katına kadar olduğu tespit
edilenler, prime esas günlük kazanç alt
sınırının otuz günlük tutarı, asgari ücretin iki
katından fazla olduğu tespit edilenler, prime
esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük
tutarının iki katı prime esas kazanç tutarı
olarak esas alınıp tescilleri yapılacaktır..
Mustafa BAYGIN
SMMM, Emlak Müşaviri
mustafabayginyh@hotmail.com
muhasebenet.net
Yasal
Uyarı
-Diğer makaleleri
-Tam gün yasası
-Gelir ve Kurumlar vergisi dönemleri
-Rüşvet 'etik'leşti mi ?
-Ev ve işyeri olanlar dikkat !
-Yatırım
karları dışarı kaçtı
-Ekonomi
İyi İse Bu Neyin Artışı?
-Domuz
gribi !
-Sağlık
ve Maliye Bakanlığı kendi aralarında problemi
çözerek, bir an önce mukteza yayınlamalıdır
-Türkiye
kanunen kendi gömleğini giyemez mi?
-Muhasebeci
misin derdin var !...
-Hedef
Adana ekonomisini batırmak mı?
-Ramazan’a
Veda Günleri
-Çağrımız
ses getirdi...
-Varlık
barışını bırak İsviçre'ye bak !
-Kira
bedelini vekiller nasıl tahsil edecek?
|
|