|
|
Ekonomi İyi İse
Bu Neyin Artışı?
Türkiye’de
konut fiyatlar ve arsa değerleri yükseldi
denilerek 2010 yılı vergilendirme değer
tespitlerinde dolayısı ile de vergilerde artış
oluşturuldu.
Kim, kimi, nasıl, neden kandırmaya çalışıyor?
TÜİK’in verileri millete doğruları söylüyorsa,
bina maliyet bedellerinin yükselmesinin kaynağı
nedir? Yok, TÜİK yanlış bilgilendirme de
bulunmuşsa, vatandaşın aldatılmaya çalışması ile
neler gizlenmeye çalışılıyor, altında yatan
gerçek nedir, hesabını kim, kimlerden, nasıl
soracaktır?
Emlak 10 Şiddetli bir deprem Krizinin acılarını
yaşıyor.
Evet, emlak 2009 yılında çok ciddi bir krizin
içinde debelendi. Çünkü, global kriz denilen
Ekonomik Krizin sadece dünyada değil Türkiye’de
de özellikle emlak sektörü ile alakalı olduğu
biliniyor. Bu nedenle diyoruz ki, Emlak 2009
yılını krizin en derinin de yaşamış ve yaşamaya
da devam etmektedir.
Emlak sektöründe, 2009 yılı inşaat
maliyetlerinin yüzde 6,8 oranında düşüş
gösterdiğini açıklayan vatandaşlar veya
emlakçılar değil, bizzat Devletin Kurumu olan
TÜİK’tir. Bu rakamsal düşüş doğru mudur?
Elbetteki bu rakamlar doğru ve hatta belki daha
fazla düşüş yaşanmıştır.
Sektörün içinde olanların satış fiyatlarına
bakıldığında; demirde düşüş ne kadar olmuştur?
Çimento, Kum, Karo, fayans ve buna benzer diğer
inşaat girdilerini oluşturan inşaat
malzemelerinin fiyatları nereden nereye kadar
indiği görülecektir.
Bu verilerin de birçoğu TÜİK Rakamlarında, hem
de 2009 Yılının son ayının ilk haftalarında
açıklanan maliyet fiyatları olarak
gösterilmiştir. 2010 yılı değerlendirme veya
maliyet bedellerini belirleme çalışmalarına
bakıldığında ise tüm rakamların yalan, yanlış
olduğu ortaya konmaya çalışılmaktadır.
Öyle ki, TÜİK’in 2009 yılının Aralık ayı
verilerine göre Konutlarda yaşanan düşüş yüzde
6,8 iken bir anda konut fiyatlarının yüzde 25
artış gösterdiği ifade ediliyor. Hangi bilgi
doğru? Kim yalan veya yanlış verileri sıralıyor?
Her iki açıklama da devlet kurumlarının verileri
olarak vatandaşa aktarılıyor. Burada direk bir
güven bunalımı oluşturulmakta değil midir? 2010
yılı maliyet bedellerine bakıldığında, Arsa
fiyatlarında yüzde 500’e varan artışlar olduğu
görülüyor. Kim itiraz edecek? Fiyat
belirlemesini, değerlemeyi kim yapıyor? Bu iş
neden Meslek Odaları tarafından rapor halinde
talep edilmiyor veya sunulmuyor?
Bu yeni maliyet bedellerindeki artışlar diğer
artışları da beraberinde getirmektedir.
Konu dava edilse kim, nasıl açacak? İtiraz
yetkisi kimde? Mahalle ve köy muhtarlarına arsa
ile lakalı itiraz yetkisi tanınırken, inşaat ile
alakalı itirazlar içinse Ticaret Odaları ile
Deniz Ticaret odalarına yetkilendirme verilmiş.
Muhtar nasıl itiraz davası açsın ki? Vatandaş,
bu konuda kendi ile alakalı itiraz hakkına sahip
değil. Muhtarlarda bu işin mali külfetini
kaldıracak durumda olmadıklarından, dava
açamayacak pozisyonda bırakılmaktadırlar. Odalar
mı? hak getire? Nerede hangi Ticaret veya deniz
ticaret odaları binalardaki yeniden değerleme
ile alakalı bir dava açmışlardır ki?
Her vatandaş, kendi bölgesinin seçilmişine
durumu arz etmekle beraber, bu işin asıl
takipçisi olacak olanlar ise, Ticaret, Deniz
Ticaret, Emlak Odaları ve bu odaların üyeleri
sistemin değiştirilmesi için baskı oluşturmaktan
öte ısrarcı olmalıdırlar.
Haksızlıklar karşısında sumak, suç işleyenin
suçuna ortak olmakla aynı derecededir.
Gayrimenkullerin değerleri, gerçek olmayan,
piyasa şartlarına uymayan, hayali yükseltmelerle
arttırılarak daha fazla vergi tahsilâtı yoluna
gidilmesi, milletin cebindeki üç – beş kuruşun
dolambaçlı yollar kullanılarak bir şekilde
haksızca söğüşlenmesi düşünülmektedir.
Millet dolaylı vergilerle inim inim inletilirken
şimdi de sanal maliyet artışları ile ek vergi
yükü getirilmektedir. |
|