YOL
Bir çok şeyi ifade etmek için
kullandığımız bazı kelimeler vardır. Her cümlede
ayrı bir anlam kazanır. Bu kelimelerden biri ile
ifade ettiğimiz ve anlamlandırdığımız ondan fazla
ifade vardır. Bu anlamların, ortak paydası “yol”
sözcüğüdür.
İlk anlamı ile bir yerden bir yere gitmek için
gidilen uzaklıktır yol. Ya da karada insan ve
hayvanların yürüyerek yarattığı ve açılmış bulunan
yer. İki yerleşim yerini birbirine bağlamak için
düzgün açılmış ulaşım şeridi. Bir sıvının akabildiği
yer. Yolculuk, davranış biçimi, uyulan ilke,
sistem,usul, kumaşta bulunan çizgi, uğur, maksat,
amaca ulaşmak için uygulanan yöntem gibi bir çok
anlam içermektedir.
Yol, kendi anlamının zenginliği kadar, bu sözden
üretilen sözcük ve deyimler de çok anlamlıdır. Yola
çıkmak, yol açmak, yola dizilmek, yola gelmek, yola
gitmek, yol almak, yol aramak, yola düşmek, yola
koyulmak, yola vurmak, yol bulmak, yol çizmek, yol
vermek, yolda kalmak, yoldan çevirmek, yolundan
kalmak, yol etmek, yol gitmek, yol görünmek, yol
göstermek, yol gözlemek, yol iz bilmek, yolundan
gitmek, yol kesmek, yolları ayırmak, yolu tutmak,
yolu şaşırmak, yolu açık olmak, yolu açmak, yolu
almak, yolunu gözlemek, yoluna baş koymak, yoluna
canını vermek, yolunu bulmak, yolunu bilmek, yolunu
değiştirmek, yolunu kesmek, yol yakınken dönmek,
yoldan çıkmak gibi deyimlerin her biri, yol
kelimesinin bir başka anlamını ifade etmektedir.
Bir de birleşik sözlerde görürüz yol kelimesinin
muhtelif anlamlarını. Bunlar; yol ağzı, yol ayrımı,
yol azığı, yol bul, yol erkan, yol boyu, yol geçen
hanı, yol haritası, yol harçlığı, yol parası, yol
üstü, yol yordam, yol yorgunu, yol açıklığı, açık
yol, kapalı yol, ana yol, çıkar yol, doğru yol,
bölünmüş yol, dikenli yol, duble yol, dört yol,
ekspres yol, kısa yol, kötü yol, orta yol, oto yol,
diplomatik yol, kara yolu, deniz yolu, hava yolu,
tali yol, tercihli yol, tek yönlü yol, ayak yolu,
uzun yol sürücüsü, geçim yolu, yaya yolu, çözüm
yolu, koşu yolu,gönül yolu, aklın yolu, yargı yolu
gibi olup, bir çok farklı anlamı ifade etmektedir.
Görüldüğü üzere “YOL” kelimesi büyük bir anlam
zenginliğine sahiptir. Her anlamını anlatmak mümkün
değil bu yazıda. Ama birkaç anlamı üzerinde
duracağız.
Her yolu birileri yapar. Günümüzde yolları büyük
makinelerin açtığını ve yaptığını biliriz. Ama en
iyi patika yolu dağlarda keçilerin yaptığını biliyor
muydunuz? Ya da yağmur sularının kendilerine yol
açarak aktıklarına ne demeli? Dere ve nehir
yollarının akan sular tarafından oluşturulmasında
arazinin eğimi önemlidir. Köy ve tarlalarda ise
insanlar devamlı aynı yerlerden yürüyerek, yolları
oluşturur. Hatta yanılmıyorsam Japonyada parklara
önce yol yapılmayıp tamamı çimlendirildikten sonra
insanların en fazla çiğnediği yerlerin yol olarak
düzenlendiği bilinmektedir. Burada da alışkanlıklar
yolun oluşmasını sağlar. Biz insan olarak kestirme
yolları severiz. Hatta üç adım eksik olsun diye
mekanlara belirlenmiş giriş yolu yerine çimleri
tepeleyerek yeni yollar oluştururuz. İnsanoğlu daima
geçişleri ve engelleri dikkate alarak ulaşan yolları
yaratmıştır. Hayvanlar da, su da böyledir. Engeller
ise yollarda virajlara sebep olurlar. Öyle ya
aşılmaz bir dağ, yolun vadi kenarından dolaşarak
uzamasına sebep olur. Su yollarının kıvrılarak
oluşması da bu sebeptendir. Sebep engellerdir. Bir
de engel tanımayan düz açılan yollar vardır.
Gönülden gönüle açılan bu yolların yapılması, bazen
bir dakika, bazen bir gün, bazende bir yıl sürer.
Gizli inşa edilsede bir müddet sonra açığa çıkar
mutlaka.
Şehirlerimizde de görürüz bu engelleri. Bir arsa
bozulmasın veya başka bir arsanın önünden geçsin
diye yol aniden sağa sola kavis yaparak çizilir.
Ondandır cadde ve sokakların eğrilikleri. Bazen de
yapım maliyetleri bunu gerektirir az da olsa.
İç içe yaşadığımız yollarda hemen her gün yürürüz.
İşe giderken, seyahate çıkarken, okula giderken,
hayvan otlatırken, araç kullanırken, Hayatın her
saat ve dakikasında onunla birlikte oluruz. Yol
konuşulurda, yolculuk ve yol hikayelerinden
konuşulmaz mı? Ne de olsa yollar bizi sevdiklerimize
kavuşturan mekanlardır. Gün ve saatler süren bu
mekanlarda tabi ki; tatlı ve acı anılarımız da
oluşur. Genellikle yaşadıklarımızı yol hikayeleri
diye anlatırız. Tıpkı Sn. Tayfun Talipoğlu’nun TV’
da yaptığı programdaki gibi. Yollar ve yolculuklar
her zaman mutlulukla sonuçlanmayabilir. Bir kaza ile
yarım kalan yollar, tükenen umutlar, kavuşamayan
duygularda olabilir. Ama en iyi dostluklar, yollarda
ve yolculuklarda kurulur.
En iyi hesaplaşma ve değerlendirmeler yalnız
başımıza yaptığımız bir otobüs yolculuğunda
olabilir. Kararlar alabilmek için otobüs
yolculukları birer fırsattır. Bir yola çıkmış isek
ya birinden ayrılmış ya da birine kavuşmak için
gidiyoruzdur. Bazen ikisi birlikte vardır. Sonuçta
ayrılık ya da kavuşma duyguları bizi hassas yapar.
Aşılmaz dağlar, derin vadiler, uzayan ufuklar bizi
düşüncelere salar. Neler düşünmeyiz ki bu yollarda.
Bazen de aşılmaz dağlar vardır yollarda,
sevdiklerimize engel olurcasına. Yıllar önce Aşık
YENER yoluna engel olan dağlara şöyle seslenmiş:
Başı duman pare pare
Yol ver dağlar yol ver bana
Gönlüm gitmek ister yare
Yol ver dağlar yol ver bana
Yoldan bahsedip de Türk
sinemasının güçlü isimleri; Yılmaz GÜNEY, Şerif
GÖREN ve Tarık AKAN’ın yarattığı “YOL” filminden
bahsetmemek haksızlık olur.
En eşit paylaştığımız mekanlardır yollar. Öyle ya
dili, dini,ırkı,milliyeti, cinsiyeti,yaşı,maddi
durumu, makamı,hızı, yükü, işi ne olursa olsun ortak
paylaşırız yolları. Ailemize, vatanımıza, asker
ocağına, tatile, okula, alış verişe, düğüne, doktora
yollar kavuşturur bizi. Aynı havayı solur, aynı
yağmurda ıslanırız. Nice aşklar, nice dostluklar
kurulur ve yaşanır yollarda.
Yolu yapanların, onu onaranların, orada ekmeğini
kazananların ilginç hayat hikayeleri hep yol üzerine
kuruludur. Kimi ürününü yol kenarında pazarlar, kimi
lastiği patlamıştır, değiştirir, kimi ihtiyaç
halinde zincir takar, kimi bir araç bozulsa da
çekeyim diye bekler, kimi de hata yapanları bulup
ceza kesem diye pusuya yatar. Kısacası kimilerine
göre kazanç kapısıdır yollar. Lakin sabırsızlar,yol
acemileri, kazananlar, kaybedenlerle karşılaşır ve
hayatın ta kendisini yaşarız yollarda.
Yol, bir anlamıyla da tarikat, inanç ve yaşayıştır.
Her insanın tuttuğu bir yol vardır. Bu yol kendine
göre doğru olup, inançlar doğrultusunda yaşamaya
çalışılır.Genellikle bu yolları sorgulamayız, sadece
yaşarız. İnanmışızdır, doğru ya da eğri.
Sorgulamaktan çekinmişizdir. Bazen bu yola menfaati
için girenler de vardır. Bazen bu yollar, devrinin
trendidir. Şu cemaate mensup olmak, şu yola hizmet
etmek gibi. Bazen yolun doğru olduğunu biliriz ama
bize uymadığı için benimsemeyiz. Çünkü, aidiyetimizi
ve yolumuzu belirlemişizdir. Ya aileden, ya okuldan,
ya vefa borçlarından dolayı ya da trendi yakalamak
için kapılıp gideriz bu yollara. Bazen de ya şu
yolun yolcuları hakikaten dürüst ve temiz insanlar
deriz ama kendi yolumuz olmadığı ya da trend
olmadığı için bu düşünceyi sadece kendimize saklarız
Yol, bir rüzgardır gece vakti. Far ışıklarının
oluşturduğu bir çizgi. Öyle bir çizgi ki; dümdüz,
bembeyaz bir nota dizesi gibi. Umuttur, siyah
asfaltlarda kurulan beyaz bir hayal gibi.
Sabırsızlıktır, efkarlı bir sanat müziğinin dertli
güftesi gibi uzayan yollar. Ya da elektronik otobüs
saatlerinde bitmeyen dakikalar, kilometre
tabelalarında rakamdır. Ya da sohbettir,
karanlıktır, uyuklamadır mola yerlerine uzanan.
Kavuşmadır gidilen için, bırakılan için ayrılık olsa
da. Nereden nereye, kimle, nasıl, niçin gittiğiniz
önemli değildir yollar için zira hep taşıdığı yükler
sevgidir, mutluluktur,
hüzündür,ayrılıktır,hasretliktir ve kavuşmadır. Tüm
bu yükü taşıyan, ulaşmasını sağlayan ve şahitliğini
yapan ise “YOL” dur. Gidişimiz bir amaç uğruna ise
gideriz yolları, vazgeçmeyip gitmek de gerek, tıpkı
Özdemir ASAF’ın dediği gibi:
''Ben yoldan geçmem, yol benden geçer…bir amacım
varsa...''
Vazgeçmeyiz asla yollardan, ne kadar sonu
olmayan,dipsiz kuyu olsa da. Kimi zaman en uzun,
kimi zaman karşılıksız ama umutlu sevdadır. Kimi
zaman ise özlediğiniz koku, kokladığınız nefes
gibidir yollar. Hele ki yolun sonunda kendi hayat
tanımınızı bulacağınıza yürekten inançlıysanız.
Onu, o olduğu için değil, onun yanında iken siz
olduğunuz için seviyorsanız, işte ona uzanan yol,
hayatın kendisidir.
Yol dediğiniz ayıran değil, birleştirendir çoğu kez.
İnsanı kendine yaklaştırıp baktıran, içine yolculuk
yaptırarak, o yolda insana kendini bulduran ince bir
şerittir.
Hayat yolunda yalnız kalmamanız, yol ayrımlarında
şaşakalmadığınız, tökezlemediğiniz, her yeni adımda
hüznü geride bıraktığınız ve güzel günlere umutla
yürüdüğünüz yollar ve yolculuklar dilerim.
Hüseyin Bozkurt
Yeminli Mali Müşavir
Fırat YMM Gaziantep
22.05.2009
-Kapı
(Hüzünlere dostluklara mutluluklara açılan kapılar)
-Borç
-Bilgi
-Güven
-ŞARTLAR
-Yazarın diğer makalelerini okumak için
tıklayınız
|