DENGE
Hayatımızda bir çok işlemin,
olgunun ve hareketin ifadesinde kullandığımız bir
kelimeyi; DENGE’yi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu
kelimeyi, o kadar değişik alanlarda görmek mümkün
ki, sanki her şeyin içine girmiş durumda. Dengeli
insan, ekolojik denge, kimyasal denge, doğal denge,
suni denge, ekonomik denge, fiyat dengesi, terazinin
dengesi, vücut dengesi, kur dengesi, borç alacak
dengesi,akli dengesi, arz talep dengesi gibi. Her
canlı ve nesnenin denge ile ilgisi vardır.
Denge; bir insan veya nesnenin devrilmeden durması,
zihinsel ve duygusal uyum, istikrar, ruhsal uyum,
ekonomik uyum, yenişememe hali, borç ya da alacak
kalemlerinin eşitliği, gelir giderin eşitliği,
karşılıklı güçlerin eşitliği gibi anlamlar içerir.
Yazımızda; ruhsal, zihinsel, duygusal uyum ve
istikrara göz atacağız.
Düşünce, duygu ve hareketlerimiz, mutlu ya da mutsuz
olmamıza etki eder. Mutlu insanların, genellikle
küçük şeylerden mutluluk duyduklarını, hemen
hepsinin beklentilerini, ilişkilerini,
harcamalarını, dostluklarını belli bir dengede
tuttuklarını, kendilerine yettikleri, kendilerini
motive ederek düşünce ve mantıklarının,
duygularından daha etkin olduğunu, görmek mümkün.
Beklentilerini ilk başta yüksek tutmadıkları,
başarıya daha kolay ulaştıkları için mutlu
oldukları, mutlu oldukça da, istikrarlı bir şekilde
hedef belirleyip, tekrar motive oldukları ve sonuçta
da başarılı ve mutlu olduklarını görmekteyiz.
Davranış, düşünce ve ilişkilerde uyum ve istikrar
güzel bir şeydir. İstikrarlı olmak tek düzelik ya da
ortada durmak demek değildir. İstikrar, dengeli
yaşam demektir. Dengeli yaşam, öncelikle kendi iç
huzurumuz için gerekli olup, çevremizle de barışık
ve istikrarlı bir ilişki kurmamızı sağlar.
Dengeyi, en iyi terazi ile ifade etmek mümkün.
Terazi bir ölçü aleti olup, yaptığı ölçümün anlamlı
olması için tarttığımız mal ile karşı kefeye konan
ağırlık ölçülerinin dengeye gelmesi gerekir. Mesela,
toz şeker tartarken terazinin bir gözüne 2 kğ
ağırlık koyup, karşısına da dengeyi bulana kadar toz
şekeri doldurursak, ölçüm yapmış oluruz. Dengeye
gelene kadar şeker koymaz isek doğru bir ölçümden
bahsedemeyiz. Ölçüm bir anlam da ifade etmez.
Hayatta ilişkilerimizi de buna benzetirsek,
ilişkilerimizi doğru ve ölçülü kurar, kendimizi
kimseyi üzmez isek dengeli ilişki kurmuş oluruz.
Tıpkı terazide ki gibi denge kurmuş sayılırız.
Söz teraziden açılmış iken, yaptığımız
araştırmalarda denge ile en çok ilgili burcun terazi
burcu olduğuna ulaştık. Burçlara ne kadar inanılır
bilmem ama terazi insanının ya çok dengeli ya da
dengesiz bir ruh haline sahip olduğu, adalet duygusu
içinde ve adalet isteği içinde oldukları, içlerinde
derin çelişki yaşadıkları, bu durumun onlara hep git
gel yaşattığı, dost ve arkadaşlığa önem verdikleri
ancak, yeterli derinliğe ulaştırmayıp kendilerini
korumaya aldıkları, sıcak, iyi, insancıl bir ilişki
içinde oldukları, organize gücüne sahip oldukları,
eksik olan bir şeyi kafalarına takarak yıllarca
onunla gizli git gel yaşayabildiklerini görmekteyiz.
Yalnız kalarak kendilerini onarmaya çalıştıkları
bilinmekte ise de bu yalnız kalma ihtiyacının gel
gitten kaynaklandığını, aslında çevrelerinin de
geniş olduğu bilinir.
Hayat bir burcun akışına bırakılacak kadar basit
değildir. İnsan; kendi düşüncesi ile doğruyu,
dengeli yaşamı, boşa giden yılları görüp, erken
yaşta dengeli bir yaşam kurabilir. Dengeli yaşam her
yaşta mümkündür. İleri yaşlarda ulaşılacak bir şey
değildir. Bazı insanlar yaşları ilerleyince bazı
şeyleri fark ederler. Ama yaşamın en güzel yılları
akıp gider. Bu yılları dengesiz yaşamamalıyız.
Başkalarını da mutsuz etmemeliyiz. Dengeli yaşam
kurabilmek, gel git yaşamamak, kendimizi ve
çevremizi mutsuz etmemek için her yaşta
uygulayacağımız şeyler vardır. Her şey farkında
olmak, düşünmek ve kendimizi geliştirmekle
değişebilir. Dengeli bir yaşam için yapabileceğimiz
çok şey var.
Bunun için öncelikle sorumluluk almalı ve kendimizi
sorumluluk sahibi görerek, güven duygusu
oluşturmalıyız. Etrafımıza bakmalı, herkesin kendine
göre büyük sorunları olduğunu görmeli ve kabul
etmeliyiz. Hep ben ne olacağım, ben sorunluyum
dememeliyiz.
Kendimize saygı duymalı ve ince düşünmeliyiz.
Karşımızdaki kişileri küçük şeylerle üzmemeli ve
kapris yapmamalıyız. Biz kendimize duyarsak karşı da
bize saygı duyar ve güvenir. Her duyduğumuz laf,
hissettiğimiz şey veya tahmin ettiklerimiz doğru
olmayabilir. Bir şeyi değerlendirirken, vicdan
muhasebesine tabi tutmalıyız. Kişileri ve olayları
bir hareketi ya da bir yönü veya bir sözü ile
değerlendirip suçlamamalıyız. Her açıdan bakıp öyle
yorum yapmalıyız. Her zaman sorunumuzun bir çözümü
vardır, bunu böyle bilmeliyiz. Çözümsel düşününce o
sorunu daima çözeriz, böylece hep güçlü görünürüz ki
bu da bize pozitif etki yapar.
Her olayın altında iyi şeyler olduğunu düşünmeli ve
araştırarak bulmalıyız. Şartlar ne kadar kötü olursa
olsun, hep umutlu olmalıyız. Hayalden uzak, elle
tutulur umutlarımızı devamlı canlı tutarsak, ruh
sağlığımıza destek oluruz.
Hep affeden biri olmalı, affederek hem sorunları
kafamızdan silmeli, hem de çatışmalardan uzaklaşıp,
bu zamanları iyi şeylere harcamalıyız. Bizim de hata
yapabileceğimizi kabul ederek, karşının yerine
geçerek düşünürsek, bunu daha kolay yapabiliriz.
İletişimde daima yüz yüze konuşma ve sorun varsa
sözle ve kibarca ve saygı içinde dile getirmeliyiz.
Daima olumlu olup, olumlu düşünürsek ruh sağlığımızı
güçlendiririz. Sahi denemesi bedavadır. Olumlu
düşününce vücudumuz çok rahatlar. Sıkıntıların bir
kısmı baştan yok olur gider. Kişiliğimizi kontrol
altında tutmaya çalışmalıyız. Böylece az hata yapar,
hep olumlu şeylere olanak veririz. Unutmayalım ki;
bir çok hatayı kendimize sahip olamadığımız için
yaparız.
Uzlaşmacı olmalı, kin tutmamalı, ahlaki değerlere
önem vermeliyiz. Kendimizi başkası gibi düşünüp,
kendimizi de denetlemeliyiz. Şüpheci olmamalı,
karşıya güven duymalı, kendimize de güvenmeliyiz.
Geçmişe hayıflanmaktan vazgeçmeli ve geçmişte
olanları unutup, bu güne bakmalıyız. Olur olmaz şeye
üzülmekten vazgeçmeli ve kendimizi alıştırmalıyız.
Sakin olmalı ve kendimizi karşının yerine koyarak
düşünmeliyiz.
Stresten kaçınmalı, insanları, hayvanları ,
bitkileri ve doğayı sevmeliyiz. Kendimizi bilgi,
motivasyon arttırıcı düşünce ve işlemlerle
güçlendirmeliyiz. Yalnızlıktan uzaklaşmalı ve
kafamızdan çıkarmalıyız. Ruh sağlığını çok istemeli
ve kendimize acımamalıyız. Sahip olduklarımız için
sevinmeli ve şükretmeliyiz. Kibirli olmayı
bırakmalı, eleştiriye açık olmalıyız. Öfkeyi
hayatımızdan silmeli, hayatımız ve yaşıtlarımız
konusunda yanılmamalıyız. Bu gün onlar önde ise;
yarın biz olabiliriz. Bu bizi sadece motive etmeli.
Dengeli insan olmak için yapabileceklerimizi
paylaştık. Yukarıda belirttiğimiz şeyleri hayatımıza
uyguladığımızda, bir çok şey kendiliğinden düzelmeye
başlayacaktır. Korkular, kıskançlıklar,
güvensizlikler, başarısızlıklar, hırslar,
olumsuzluklar yok olacak, git gel yaşamayacak ve her
konuda gelişen başarı ve özgüven bizi
güçlendirecektir.
Sizin dengede olmanız önemli değil, bazen
karşınızdaki sizin dengenizi bozmak için çaba sarf
eder sanki. Kime ne kadar önem verdiğinizin, kimin
sorunlarını ne kadar paylaşmanız gerektiğinin
ölçüsünü iyi belirlemeniz gerekir. Kendi ailesinde
huzurlu iken, arkadaşlarının dertlerini dinlemekten
bunalan ve psikolojisi bozulan ve evinde huzuru
kaçaran çok kişi tanıyorum. Onun için kimin size ne
kadar yaklaşması gerektiğinin dengesini de iyi
kurmak lazım. Kimin sorunlarının içinde, ne kadar
yer almalısınız bunu iyi dengelemek lazım.
Dostlukları da dengeli kurmalısınız. Bu arada
dengesiz bayanların duygusal ilişkilerde kısa sürede
erkeklere çok cazip geldiği, kendilerini kabul
ettirdikleri ancak, uzun vadede bir problem olarak
karşılarına çıkacaklarını unutmalılar.
Sevgiliniz olsun, dostunuz olsun, arkadaşınız olsun;
içsel dengesini kuramamış, devamlı problem üreten,
dengesiz, kompleksli insanlarla beraberseniz; onlar
sizin enerjinizi tüketecek, mutluluğunuzu ve
içinizdeki yaşama sevinci ve dengeyi bozacaklardır.
Sağlıklı bir ruhsal denge için, bu tip kişilerden,
hissettirmeden en kısa zamanda kendinizi çekmeli ve
kendinizi korumalısınız. Unutmayın! Hayat sizin, onu
yaşayacak tek kişi sizsiniz. Siz istemezseniz, hiç
kimse sizin dengenizi bozamaz. Herkese sağlıklı,
mutlu ve dengeli bir yaşam diliyorum.
Hüseyin Bozkurt
Yeminli Mali Müşavir
Fırat YMM Gaziantep
27.11.2008
-Kapı
(Hüzünlere dostluklara mutluluklara açılan kapılar)
-Borç
-Bilgi
-Güven
-ŞARTLAR
-Yazarın diğer makalelerini okumak için
tıklayınız
|