Kanunun 11.
maddesinde düzenlendiği üzere belediyelerde üst
yönetici Belediye Başkanı’dır. Aynı maddede
Belediye Başkanı’nın kanunda belirtilen görev ve
sorumlulukların yerine getirilmesinde Belediye
Meclisi’ne karşı sorumlu olduğu
belirtilmektedir. Bu çerçevede Belediye Başkanı
belediyenin kaynaklarının etkin ve verimli bir
şekilde kullanılmasından Belediye Meclisi’ne
karşı sorumlu tutulmaktadır. 5018 sayılı kanunun
Belediye Başkanı’na yüklediği bu sorumluluk 5393
sayılı Belediye Kanunu’nda da teyit edilmiştir.
5393 sayılı kanunun 41. maddesi Belediye
Başkanı’na bütçeye esas teşkil edecek bir
stratejik plan ve performans programı hazırlama
yükümlülüğü getirmekte ve 56. maddede de
Belediye Başkanı’nın stratejik plana ilişkin
faaliyet raporlarını Belediye Meclisi’ne
sunacağı belirtilmektedir.
5393 sayılı
kanunun belediyelere tanıdığı haklardan bir
tanesi de şirket kurabilmeleridir. Belediye
şirketleri belediyenin gelir kaynaklarından
birini oluşturmanın yanında, gider kalemlerinden
birini teşkil etmekte ve belediye tarafından
şirketlere kaynak aktarılmaktadır. Bu noktada
kamu kaynaklarını kullanan şirketler, DPT
tarafından hazırlanan Yerel Yönetimler Özel
İhtisas Komisyonu Raporu’nda da ifade edildiği
üzere kamu denetimi dışındadır. Raporda
şirketlerin “yerel yönetimlerin bağlı oldukları
genel kurallara bağlanması”nın gerekliliğine
vurgu yapılmıştır. Ancak gerek 5393 sayılı
kanunda gerekse 5018 sayılı Mali Yönetim ve
Kontrol kanununda belediye şirketlerinin
stratejik plan zorunluluklarına ilişkin açık bir
hüküm bulunmamaktadır.
Bu yazımızda
belediye şirketlerinin hukukî durumları, kuruluş
amaçları ifade edilmeye çalışılacak, Belediye
Başkanı’nın belediye şirketlerinin de
kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde
kullanımından sorumlu olduğu ve bu sorumluluk
gereğince, belediye şirketlerinin stratejik plan
hazırlama gerekliliği üzerinde durulacaktır.
2.
BELEDİYE İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ
(BİT)
Belediyeler,
Anayasamızın 127. maddesi gereğince “mahalli
müşterek ihtiyaçların karşılanması” amacıyla
kurulan kamu tüzel kişileridir. Bu anayasal
düzenleme gereğince hazırlanan 5393 sayılı
Belediye Kanunu belediyeyi, “belde sakinlerinin
mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan ve karar organı
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan,
idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi”
olarak tanımlamaktadır. Aynı kanunda
belediyelerin görev ve sorumlulukları da
“mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla”
düzenlenmiştir.
Mahalli müşterek
ihtiyaçların karşılanması amacıyla belediyelere
sunulan haklardan bir tanesi de şirket veya
işletme kurabilmeleridir. 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun 70. maddesi belediyelere, kendisine
verilen görev ve hizmet alanlarında şirket
kurabilme hakkı tanımaktadır. Aynı zamanda
belediyeler, 71. madde çerçevesinde “özel gelir
ve gideri olan hizmetlerini” bütçe içerisinde
işletme kurarak gerçekleştirebileceklerdir. Her
iki düzenlemede dikkati çeken nokta, söz konusu
şirket ve işletmelerin faaliyet alanlarının
belediyenin görev ve hizmet alanları ile
sınırlandırılmış olmasıdır. Madde gerekçesinde
de ifade edildiği üzere, haksız rekabet ortamı
yaratmamak amacıyla getirilen bu kısıtlama
gereğince, bu faaliyet alanları dışında kurulan
şirketlerin tasfiyeleri gerekecektir.
2.1. BİT’lerin
Hukuki Durumları ve Kuruluş Süreçleri
Gerek 5393 sayılı
kanunun 70. maddesi gereğince kurulan şirketler
gerekse 71. madde çerçevesinde kurulan bütçe içi
işletmeler, genel olarak Belediye İktisadi
Teşebbüsleri (BİT) olarak anılmaktadırlar. Ancak
BİT’lerin kuruluş, görev, yetki ve
sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını
düzenleyen özel bir yasal düzenleme
bulunmamaktadır. BİT’ler yasal dayanaklarını
5393 sayılı Belediye Kanunu’ndan almaktadırlar.
4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 26.
madde-sinde de ifade edildiği üzere,
belediyeler;
·
Yeni bir şirket kurarak,
·
Kurulacak şirketlere sermaye
katılımında bulunarak,
·
Mevcut bir şirkete ortak olarak,
Şirket
kurabilirler. Her üç durumda da karar Belediye
Meclisi tarafından alınacaktır.
2.1.1. Belediye
Şirketleri
5393 sayılı
Belediye Kanunu’nun “Meclisin Görevleri”
başlığını taşıyan 18. maddesi gereğince “bütçe
içi işletme ile 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu
ortaklıklardan ayrılmaya” Belediye Meclisi karar
verecektir. Bu madde bize 70. maddedeki “ilgili
mevzuatta belirtilen usullere göre” ifadesini
açıklamaktadır. Buna göre belediyeler, Belediye
Meclisi kararı ile kendisine verilen görev ve
hizmet alanlarında 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu hükümleri çerçevesinde şirket
kuracaklardır. Ancak 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanun’un 26. maddesi
gereğince, şirket kuruluşu için sadece Belediye
Meclisi kararı yeterli değildir. Belediye
Meclisi kararı sonrasında Bakanlar Kurulu’ndan
da izin alınması gerekmektedir.
2.1.2. Belediye
İşletmeleri
5393 sayılı
Belediye Kanunu’nun 71. maddesi, belediyelere
“özel gelir ve gideri bulunan hizmetlerini”
yerine getirmek için “İçişleri Bakanlığı’nın
izniyle” işletme kurma hakkı vermektedir. Madde
gerekçesinde de ifade edildiği üzere
belediyeler, su, toplu taşıma hizmetleri ve
toplu konut uygulaması gibi hizmetlerini bütçe
içi kuracakları işletmelerle yerine
getirebilecektir. 5393 sayılı kanunun 18.
maddesi gereğince şirket kuruluşlarında olduğu
gibi bütçe içi işletme kurma kararı da Belediye
Meclisi tarafından alınacaktır. Ancak şirket
kurulumunda olduğu gibi işletme tesisinde de
İçişleri Bakanlığı marifetiyle Bakanlar Kurulu
izninin alınması gerekmektedir.
2.2. Belediye
İktisadi Teşebbüsleri ve Kamu İktisadi
Teşebbüsleri
Belediye İktisadi
Teşebbüsleri, Anayasamızın 165. maddesinde,
“sermaye-sinin yarısından fazlası doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak DEVLETE ait olan
kamu kuruluş ve ortaklıklar” şeklinde tanımlanan
Kamu İktisadi Teşebbüs-lerinden farklıdırlar.
KİT’lerle BİT’ler arasındaki farklar, yasal
düzenlemeler çerçevesinde şu şekilde ifade
edilebilir:
1.
KİT’ler 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 3. maddesi gereğince Bakanlar
Kurulu kararı ile kurulurlar. BİT’ler ise
yukarıda da ifade edildiği üzere, Belediye
Meclisi’nin kararı ile kurulurlar.
2.
KİT’lerin Bakanlar Kurulu kararı
ile BİT’lerin ise Belediye Meclisi kararı ile
kurulmaları söz konusu şirketlerin yönetim
kurullarının teşekküllerini etkilemektedir. Buna
göre KİT’lerin yönetim kurulları Devlet
tarafından atanırken, BİT’lerin yönetim
kurulları belediye organları (Belediye Başkanı,
Belediye Meclisi ve Belediye Encümeni)
tarafından atanmaktadır.
3.
BİT’ler, 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun ilgili maddeleri çerçevesinde,
belediyeye verilen görev ve hizmet alanlarında
kurulurlar. Bu noktada BİT’ler, kısıtlı faaliyet
alanları ile belediyelerin birçok aslî
fonksiyonuna yardımcı kurumlar haline
gelmişlerdir. Ancak KİT’lerin faaliyet
alanlarında kısıtlama olmaması, KİT’lerin
devletin asli fonksiyonlarına ilave kurumlar
olmasına neden olmuştur. KİT’ler, devletin asli
fonksiyonlarını yürüterek bu fonksiyonların daha
etkin ve verimli bir şekilde gerçekleşmesini
sağlamak yerine, devlete yeni fonksiyonlar
ekleyerek yönetsel ve ekonomik sistemin daha da
karmaşık hale gelmesine yol açmaktadırlar.
2.3. Belediye
Şirketlerinin Kuruluş Amaçları
2.3.1. Kaynak
Yaratmak
Kamu tüzel kişisi
konumundaki belediyelerin gelir ve giderleri,
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 59 ve 60.
maddesinde ve bu maddeler çerçevesinde
düzenlenen 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak gelişen
ekonomik ve sosyal şartlar, belediyeleri yeni
kaynak arayışına yöneltmiştir. Bu durumu göz
önünde bulunduran kanun koyucu, belediyelere
“belediyelerin hizmetlerini daha etkili, verimli
ve ekonomik şartlarda sunmasına ve kaynak
yaratmalarına yardımcı olmak” gerekçesiyle
şirket kurma hakkı vermiştir. Böylece 5393
sayılı ve 5216 sayılı kanunlar, belediyelerin
gelir ve giderleri arasında belediyelerin
kuruluşlarına katıldıkları şirketlerin hisseleri
ve ortaklık paylarını da eklemiştir.
2.3.2.
Bankalardan Kredi Kullanabilmek
Belediyelerin
mali kaynak oluşturma yollarından bir tanesi de
borçlanmadır. Belediyelerin borçlanma usullerini
belirleyen 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68.
maddesi, belediyelere sadece İller Bankası’ndan
kredi kullanma hakkı tanımaktadır. Bu nedenle
belediyeler, özel bankalardan kredi
kullanamamaktadır. Ancak 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulan belediye
şirketleri, özel bankalardan kredi kullanmak
konusunda herhangi bir problem yaşamamaktadır.
2.3.3. Nitelikli
Yönetici İstihdam Etme İsteği
Nitelikli
yönetici veya personelin en önemli beklentisi,
yüksek maaştır ve kamu kurumları, genel
itibariyle böyle bir mali imkânı çalışanlarına
sunamamaktadır. 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’na tabi şirketler olarak özel hukuk
hükümleri çerçevesinde idare edilen belediye
şirketleri, kamu personel mevzuatının birçok
kısıtlamasından uzaktır. Bu çerçevede
belediyeler, nitelikli yönetici ve çalışan
istihdam etme amacıyla da şirketler
kurmaktadırlar.
2.3.4. Kamu
Hukukunun Katı Kurallarından ve Bürokrasiden
Kurtulma
Belediyeler,
başta da belirtildiği üzere mahalli müşterek
ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulan kamu
tüzel kişileridir ve görevleri de bu çerçevede
mahalli müşterek nitelikte olma şartıyla
düzenlenmiştir. Değişen ekonomik ve sosyal
şartlar, hizmetlerin etkin ve verimli bir
şekilde sunulmasının yanında, hızlı olmasını da
gerektirmektedir. Ancak kamunun mevcut
bürokratik yapısı, hizmetlerin istenilen hızda
sunulmasını, buna ilişkin kararların hızla
alınmasını engellemektedir. Bu nedenle
belediyelerin şirket kurma amaçlarından bir
tanesi de kamunun bürokratik yapısından
kurtulmak, karar mekanizmalarını olabildiğince
hızlı işletebilmektir.
2.4. Belediye
Şirketlerinin Denetlenmesi
2.4.1. Sayıştay
Kanunu
Anayasamızın 160.
maddesi gereğince “merkezi yönetim bütçesi
kapsa-mındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini
kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen
inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini
yapmak” Sayıştay’ın görevidir. Belirtilen
Anayasal düzenleme çerçevesinde hazırlanan 832
sayılı Sayıştay Kanunu da Sayıştay’ın bu
görevini teyit etmiştir. Bu düzenlemeler
çerçevesinde kamu kurumlarına ilişkin genel
denetim yetkisi Sayıştay’ındır. Ancak yasal
düzenlemeler incelendiğinde, Sayıştay’ın
belediye şirketleri üzerindeki denetim yetkisine
ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı
görülmektedir.
2.4.2. İçişleri
Bakanlığı Mülkiye Müfettiş Kurulu Tüzüğü
5393 sayılı
Belediye Kanunu, belediyelerin “malî işlemler
dışında kalan diğer idarî işlemleri, hukuka
uygunluk ve idarenin bütünlüğü açısından
İçişleri Bakanlığı tarafından” denetleneceğini
ifade etmektedir. Bu düzenleme gereğince
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettiş Kurulu
Tüzüğü incelendiğinde, “beledi-yeler ve
köylerle, bunlara bağlı ve bunların kurdukları
veya özel kanunlarla kurulan birlik, işletme,
müessese ve teşebbüslerin çalışmalarını,
işlemlerini ve hesaplarını teftiş etmek ve
denetlemek” (m.18/a) Mülkiye Müfettişlerinin
görevleri arasında sayılmaktadır. Böylece
Mülkiye Müfettişleri tarafından yapılan
denetimin, doğrudan şirketlerin denetimi değil,
belediyenin üzerinden dolaylı bir denetim olduğu
görülmektedir.
2.4.3. 4734
Sayılı Kamu İhale Kanunu
Kamu kurumlarının
kaynaklarını etkin ve verimli kullanmalarını
sağlamak amacıyla alınan tedbirlerden bir tanesi
de ihale usulüdür. Belediye şirketleri de mal
veya hizmet alımları ile yapım işleri Kamu İhale
Kanunu kapsamındadır (m. 2/d).
2.4.4. 5393
Sayılı Belediye Kanunu
5393 sayılı
Belediye Kanunu, Belediye Meclisi’nin
“belediyenin bir önceki yıl gelir ve giderleri
ile bunlara ilişkin hesap kayıt ve işlemlerinin
denetimi için” bir Denetim Komisyonu
oluşturacağını belirtmektedir. Oluşturulan
komisyonun “belediye birimleri ve bağlı
kuruluşlarından her türlü bilgi ve belgeyi”
isteyebileceğine vurgu yapan kanun koyucu,
belediye şirketlerinden bahsetmemiştir. Aynı
zamanda “Belediyelerin Denetimleri” başlığını
taşıyan Dördüncü Kısım’ da da belediye
şirketlerinin doğrudan denetimine ilişkin
herhangi bir hüküm yer almamaktadır.
Şirketlerin
belediye denetimi içerisinde dolaylı olarak
denetleneceklerine ilişkin bir düzenleme 56.
maddede göze çarpmaktadır. Buna göre Belediye
Başkanı, hazırlayacağı faaliyet raporlarında,
“bağlı kuruluş ve işletmeler ile belediye
ortaklıklarına ilişkin” bilgi ve
değerlendirmelere yer verecektir. Nite-kim
Belediye Meclisi, denetim ve bilgi edinme
yetkisini, 26. madde uyarınca faaliyet
raporlarıyla kullanabilmektedir. Bu düzenleme
çerçevesinde, belediye şirketlerinin belediye
denetim sürecinde dolaylı olarak denetleneceği
görülmektedir.
2.4.5.
5216 Sayılı Büyükşehir Belediye
Kanunu
5216 sayılı
kanunda, belediye şirketlerinin denetimine
ilişkin farklı bir düzenleme, Büyükşehir
belediyesine şirket kurma hakkı veren 26.
maddesinde görülmektedir. Kanun koyucu, “Genel
Sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında
yöneticilik sıfatını haiz personel”in bu
şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında
görev alabileceklerini düzenlemiştir.
2.4.6. 5018
Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nu yürürlükten
kaldırarak, “kalkınma planları ve programlarda
yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap
verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak”
amacıyla 2004 yılında kanunlaşan 5018 sayılı
kanunun kapsamı 2. maddesinde belirtilmiştir.
Buna göre 5018 sayılı kanun, “merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik
kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali
yönetim ve kontrolünü kapsar”. Madde
gerekçesinde de ifade edildiği üzere “Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankası ile kamu iktisadi
teşebbüsleri ve kamu şirketleri” kanun kapsamı
dışında tutulmuştur. Belediye şirketlerinin kamu
şirketi olarak nitelendirilip
nitelendirilemeyeceği yoruma açık bir konu
olabilir. Ancak belediye şirketlerinin mahalli
idareler kapsamında kamu kaynaklarını kullanan
tüzel kişilikler oldukları göz önünde
bulundurulduğunda kanun kapsamında olduğu
görülecektir.
3. KAMU
YÖNETİMİNDE STRATEJİK PLAN
Anayasamızın 166.
maddesi gereğince “ülke kaynaklarının döküm ve
değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde
kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli
teşkilâtı kurmak Devletin görevidir”. Bu görev
gereğince 1930 yılında hazırlanan ancak değişen
şartlara uyum sağlamadığı görülen 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yürürlülükten
kaldırılmıştır.
Kanunun
gerekçesinde “kamu idarelerinin bütün gelir ve
giderlerinin bütçelerinde yer alması, bütçe
dışında gelir elde edilmesi ve gider
sağlanmasını önleme” amacını ifade eden kanun
koyucu, kamu idarelerinde üst yönetici kavramını
getirmiş ve onları, kanun kapsamında “belirtilen
görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden”
sorumlu tutmuştur (m.11). Bu kapsamda kanunun
üst yöneticilere yüklediği en önemli sorumluluk
stratejik plan hazırlamaktır (m.9).
Stratejik plan,
5018 sayılı kanunun 9. maddesi gereğince kamu
idarelerine getirilen bir yükümlülüktür. Kanunun
11. maddesinde belirtildiği üzere üst
yöneticiler, “kurumun stratejik plan ve
performans hedefleri ile hizmet gereklerine
uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından”
sorumludurlar. Üst yönetici kavramı,
Bakanlıklarda müsteşarı, diğer kamu idarelerinde
en üst yöneticiyi, il özel idarelerinde valiyi
ve belediyelerde belediye başkanını ifade eder.
Stratejik plan
aynı kanunun 3. maddesinde, “kamu idarelerinin
orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve
politikalarını, hedef ve önceliklerini,
performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için
izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını
içeren plan” olarak tanımlanmıştır. Kanun koyucu
“sorumlulukları altındaki kaynakların etkili,
ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve
kullanımını sağlamaktan” sorumlu tuttukları üst
yöneticilerin bu sorumluluklarını stratejik plan
hazırlayarak yerine getireceklerini ifade
etmektedir.
3.1.
Belediyelerde Stratejik Plan
5018 sayılı
kanunun 9 ve 11. maddelerine paralel olarak
hazırlanan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 41.
maddesi, Belediye Başkanı’na bütçeye esas teşkil
edecek bir stratejik plan ve performans programı
hazırlama yükümlülüğü getirmektedir. Nitekim 38.
madde gereğince Belediye Başkanının
görevlerinden bir tanesi de “belediyeyi
stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye
idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak,
bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye
faaliyetlerinin ve personelinin performans
ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve
değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları
meclise sunmak”(m.38/b)tır. Görüldüğü üzere
kanun koyucu, Belediye Başkanı’na belediyenin
kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde
kullanılması amacıyla stratejik plan hazırlama
ve bu plana ilişkin raporları Belediye
Meclisi’ne sunma yükümlülüğü getirmektedir.
Nitekim 5018 sayılı kanunda da düzenlendiği
üzere belediyelerde üst yönetici konumundaki
Belediye Başkanı, “bu Kanunda belirtilen görev
ve sorumlulukların yerine getirilmesinden”
Belediye Meclisi’ne karşı sorumludur (m.11).
Kanun koyucu üst yöneticinin bu sorumluluğunu,
“hesap verme sorumluluğu çerçevesinde”
hazırlayacağı faaliyet raporları ile yerine
getireceğini belirtmektedir (m. 41).
5018 sayılı
kanunun 41. maddesiyle paralel hazırlanan 5393
sayılı kanunun 56. maddesi, Belediye Başkanına
faaliyet raporu hazırlama yükümlülüğü
getirmektedir.
Buna göre
Belediye Başkanı,
1.
“Stratejik plân ve performans
programına göre yürütülen faaliyetleri,
2.
Belirlenmiş performans
ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile
3.
Meydana gelen sapmaların
nedenlerini ve
4.
Belediye borçlarının durumunu”
açıklayan
faaliyet raporunu hazırlayacak ve Belediye
Meclisi’ne sunacaktır.
5393 sayılı
kanunun 56. maddesinde Belediye Başkanının
hazırlayacağı faaliyet raporunda, “bağlı kuruluş
ve işletmeler ile belediye ortaklıklarına
ilişkin söz konusu bilgi ve değerlendirmelere”
yer verme yükümlülüğü getirilmektedir. Böylece
Belediye Başkanı, sadece belediyenin
kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde
kullanılmasından değil, genel olarak belediye
iktisadi teşekkülü (BİT) olarak ifade edilen
bağlı kuruluş, işletme ve ortaklıkların da
kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde
kullanılmasından Belediye Meclisi’ne karşı
sorumlu tutulmaktadır.
4. SONUÇ
Belediyeler,
Anayasamızın 127. maddesi gereğince “mahalli
müşterek ihtiyaçların karşılanması” amacıyla
kurulan kamu tüzel kişileridir. Kanun koyucu,
belediyelerin bu amaçlarını yerine
getirebilmeleri için onlara bazı haklar ve
imtiyazlar tanımıştır. Bu haklardan bir tanesi
de kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında
şirket kurabilmeleridir (m.70). Madde
gerekçesinde de ifade edildiği üzere bu faaliyet
alanları dışında kurulan şirketlerin tasfiyesi
gerekecektir. Bu noktada faaliyet alanları
sınırlanan belediye şirketlerinin, vatandaşta da
oluşturduğu algı gereğince kamu hizmeti
sürdürdüğü söylenebilir.
Madde
gerekçesinde de ifade edildiği üzere, belediye
şirketlerinin kuruluş amacı kaynak
oluşturmaktır. Nitekim 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun belediyenin gelir ve giderlerini
düzenleyen maddelerinde, gelirler arasında
iştirak gelirleri (m. 59/h), giderler arasında
da şirket ortaklık payı (m. 60/f) sayılmıştır.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, belediyenin şirket
ortaklık oranları çerçevesinde şirket katılım
payı ödediği ve şirket hâsılatından gelir elde
ettiği görülmektedir.
5393 sayılı
Belediye Kanunu’nun 18. maddesi gereğince
Belediye Meclisi’nin kararı ile kurulan
şirketlerin organları da belediye yöneticileri
tarafından oluşturulmaktadır. Çoğunlukla yönetim
kurulu başkanlığını, kurucu belediyenin Belediye
Başkanı’nın yaptığı, şirketlerin denetim
organlarında 5216 sayılı kanun çerçevesinde
belediye yöneticilerinin bulunması mümkündür.
Bu bilgiler
ışığında, belediyeye kaynak oluşturan ve gider
kalemlerinden birini teşkil eden belediye
şirketlerinin üst yöneticisi konumundaki
Belediye Başkanı, belediye şirketlerinin
kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasından
sorumludur. 5018 sayılı kanun, üst yöneticilerin
bu sorumluluklarını hazırlayacakları stratejik
planlarla yerine getireceklerini belirtmektedir.
Bu noktada Belediye Başkanı, belediyenin
stratejik planlarından ayrı olarak, belediye
şirketlerinin de kendi stratejik planlarını
hazırlamak zorundadır.
Belediye
şirketlerinin 5018 sayılı kanun kapsamında
olmadığı yorumu da kanımca doğru değildir. Kanun
koyucu, 2. maddenin gerekçesinde, kamu iktisadi
teşekkülleri ve kamuya ait şirketlerin kanun
kapsamının dışında olduğunu ifade etmiştir.
Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere KİT’ler
ile belediye şirketleri arasında her ne kadar
benzerlikler olsa da kuruluş amaçları ve
misyonları farklı kurumlardır. Belediye
şirketleri her ne kadar kamuya ait şirket olarak
nitelendirilebilecek olsa da mahalli idareler
kapsamındaki kurumlardır ve mahalli idareler
5018 sayılı kanun kapsamındadır.
Abdullah Ekinci
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
abdullahekinci25@gmail.com
www.muhasebenet.net
21.08.2009
-Diğer
makaleler
-Belediye şirketlerinde Belediye
Başkanlarının yerine getirmesi gereken sorumluluklar
-Memurlar esnaf ve tacir olabilir mi ?
-Bitlerin
mevzuattaki yeri ve önemi
-KURUMLAR
VERGİSİ HAZIRLANMASINDA DİKKATE ALINACAK MATRAHI
ARTIRICI VEYA AZALTICI KALEMLER YASAL
DAYANAKLARI VE ÖRNEK KURUMLAR VERGİSİ DÜZENLEME
REHBER ÖZETİ
(02.04.2009)
|