Cari Hesap Mahsuplarında
Müteselsil Sorumluk (KDV)
3065 Sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 84 Sıra Numaralı Genel
Tebliğinin III’ncü Bölümü KDV’de müteselsil sorumluluk
müessesesini düzenleme altına almaktadır.
Kısaca özetlenecek olursa, alım satım işleminin doğrudan
tarafı sayılan alıcı, satıcının işlem üzerinden
hesaplanan KDV’yi hazineye intikal ettirmemesinden,
Tebliğde sayılan şartlar dahilinde, satıcı ile birlikte
müteselsilen sorumludur. Bu sorumluluğu ortadan kaldıran
durum ise, işleme ilişkin tutarın banka aracılığıyla
ödenmiş olmasıdır.
Günümüz ticari hayatında çoğu mükellef cari hesaplarla
(120-320) çalışmaktadır. Genellikle ay içerisinde
gerçekleşen işlemler cari hesaplarda toplanmakta ve ay
sonunda mahsuplaşma yapılarak farkının (bakiye kalan
borcun) ödemesi yapılmaktadır.
Örneğin; ay içinde mükellefin X firmasından alımları
320.000,00 YTL, bu firmaya satışları ise 120.000,00 YTL
ise, ay sonu mahsuplaşmada 200.000,00 YTL borcun
mükellef tarafından X firmasına ödemesi yapılmaktadır.
84 Numaralı KDV Genel Tebliği, müteselsil sorumluluğu
alım-satım işlemi üzerine kurmaktadır. Yani her
alım-satım faaliyeti ayrı değerlendirilip bu işleme
ilişkin tutarın banka kayıtlarından takibinin
sorumluluğu ortadan kaldıracağı sonucu ortaya
çıkmaktadır.
Tebliğde, cari hesaplarda mahsuplaşma işlemine hiç
değinilmemiştir. Banka ödemesi alım-satım işleminin
gerçekliğinin karinesi olarak görülmektedir. Aksi durum,
yani cari hesap kalanının banka üzerinden gönderilmesi
durumu, Tebliğin mantığı açısından, taraflar arası
işlemin gerçekliğini değil fark borcun tutarı kadar
hareketin ispatı olacaktır.
Peki, Tebliğin cari hesap mahsuplarında fark tutarın
banka üzerinden aktarımını açıkça kabul etmesi durumunda
sahte belge kullanımına açık bir kapı mı bırakılacaktır?
Kanaatimizce bu mümkün görülmemektedir. Sahte belge
kullanımındaki amaç, KDV açısından, indirim KDV’nin
yükseltilmesidir. Eğer sahte belge kullanan mükellef
sahteci mükellef ile cari hesap çalışırsa, cari hesap
karşılığı hesaplanan KDV’yi beyan etmek durumunda
kalacaktır.
Yukarıdaki örneği kullanarak, X Firmasının sahteci
olduğunu kabul edersek, mükellef 320.000,00 YTL’nin
KDV’sini haksız indirim konusu yapacak, ancak,
120.000,00 YTL’nin KDV’sini ise hesaplanan KDV olarak
beyan etmek durumunda kalacaktır. Sonuç olarak cari
hesap kalanı 200.000,00 YTL’nin KDV’si haksız indirilen
(hazineye intikal etmeyen) KDV tutarı olacaktır.
Tarafların sahtecilik dışında başka nedenlerle vergiyi
ödememeleri durumunda da bir sakınca doğmamaktadır. Yine
aynı örneği kullanacak olursak, X Firmasının 320.000,00
YTL’nin KDV tutarını beyan etmemesi veya ödememesi
durumunda, mükellefin 120.000,00 YTL’nin vergisini beyan
ederek ödemesi ile sonuçta hazineye intikal etmeyen
vergi tutarı 200.000,00 YTL’nin KDV’si olmaktadır. Bu
açıdan mükellefin cari hesap kalanı olan 200.000,00
YTL’yi banka üzerinden ödediğini kanıtlaması müteselsil
sorumluluğu kesmelidir.
İyi niyetli mükelleflerin para hareketlerini
sadeleştirerek iş yükünü azaltan ve paranın gereksiz
dönüşümünü engelleyerek mükelleflerin likit varlık
sahasını genişleten cari hesap işleyişinin müteselsil
sorumluluk müessesinde dikkate alınması ve 84 Sıra
Numaralı KDVK Genel Tebliğinin konuya ilişkin bölümünde,
cari hesap kalanlarının banka üzerinden aktarılması ile
müteselsil sorumluluğun ortadan kalkacağına dair
düzenleme yapılması gereklidir.
Osman F. ÇANAKKALE
Vergi Denetmeni
29.12.2008
www.muhsebenet.net
Diğer makaleleri
-Serbest
Meslek Erbabı Kazançlarının Elde Edilmesi Neden Tahakkuk
Esasına Bağlanmalıdır (22.12.08)
-Serbest
Meslek Kazançlarında Tahsilat Olmasa da Katma Değer
Vergisi
(KDV)
Doğar
(16.12.2008)
-Sahte
belgeyi Ba formunda bildirmemenin ağır sonucu
(03.12.2008)
-Serbest
Meslek Makbuzu Yerine Geçen Pos Cihazı Fişine İlişkin
Ceza Uygulaması
(24.11.2008)
|