DAHİLDE İŞLEME
REJİMİNDE TELAFİ EDİCİ VERGİ(TEV) UYGULAMASINA
İLİŞKİN SORUNLAR VE BİR TEKLİF
İhracata yönelik önemli
mevzuatlardan biri olan Dahilde İşleme Rejimi
ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve
dışarıdan ithal edilen, bu yüzden de ithali
gümrük vergisine tabi ara mallara ya da
girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı
teşvik sistemidir. İhracat yapmayı düşünen
işletmeler, ihraç edilmesi planlanan malların
üretiminde kullanılacak olan hammadde, yardımcı
madde, yarı mamul, mamul, ara malı ve ambalaj
malzemelerinin başta değişik vergisel yüklerden
muaf olmak üzere ve devlete ihracat taahhüdünde
bulunmak şartıyla, çeşitli kolaylıklar ve
teşviklerden yararlanabilirler. Teşviklerden
yararlanabilmek için Dahilde İşleme İzin Belgesi
alınması zorunludur. Söz konusu olan bu Dahilde
İşleme İzin Belgesi, Gümrük muafiyetli ithalat
ya da yurtiçi alımlara olanak sağlayan Dış
Ticaret Müsteşarlığı´nca düzenlenen bir
belgedir.Dahilde işleme rejimi dünya piyasa
fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle
ihracatı arttırmak, ihraç ürünlerine
uluslararası piyasalarda rekabet gücü
kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek ve
ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla
hazırlanmıştır.
Uygulamada Dahilde işleme rejimine göre izin
belgesi alarak ihracat yapan imalatçı firmalar
ürettikleri mamülleri nihai ürün olarak doğrudan
ihraç etmek yerine ürünün yapısı gereği yine
Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) olan bir
başka yurt içi imalatçı firmaya söz konusu
mamülünü satmak suretiyle ihracat taahhüdünü
yerine getirmiş sayılmaktadır.Tam da bu noktada
Telafi Edici Verginin tahsilinde mevzuattan
kaynaklanan eksiklik nedeniyle mağduriyet
sözkonusu olmaktadır.
Şöyle ki;
2006/12 sayılı Dahilde işleme rejimi tebliğinin
38. maddesinin 10 fıkrası hükmüne göre “ Dahilde
işleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt
edilen işlem görmüş ürünün, başka bir belgenin
ithalat bölümünde belirtilen eşya arasında yer
alması şartıyla süresi geçerli belge sahibi
firmaya/firmalara yurt içinde teslimi halinde,
her bir belgenin taahhüt kapatma müracaatının bu
Tebliğin 37 nci maddesinde belirtilen süreler
içerisinde yapılması kaydıyla, dahilde işleme
izin belgelerinin kapatma işlemi aynı anda veya
ihracatı gerçekleştiren firmaların belgelerinin
kapatılmasını müteakip yurt içinde teslimi yapan
firmanın belgesinin kapatılması suretiyle
sonuçlandırılır. İthal lisansı (kota) ve/veya
gözetim belgesi gerektiği halde ibraz
edilmemesi, varsa ödenmesi gereken telafi edici
verginin ödenmemesi veya eksik ihracat
gerçekleştirilmesi halinde, tüm mali ve hukuki
sorumluluk ithalatı yapan firmaya aittir. Bu
durumda, ithalatı yapan firma için bu Tebliğin
32, 33 ve 45 inci maddesi hükümleri çerçevesinde
işlem yapılır.” Hükmü yer almaktadır.
Keza Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında yurt
içinde belgeden belgeye teslim yapılması halinde
Telafi Edici Vergi (TEV) uygulamalarına yönelik
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 12.05.2006 tarih
0120003041 sayılı talimatına göre “.DİİB sahibi
firmanın (1’inci firma) belge kapsamında üçüncü
ülkeden ithal edilen eşyayı işlem görmüş ürüne
dönüştürdükten sonra yurt içinde bir başka belge
sahibi firmaya (2’nci firma) teslim etmesi ve
2’nci firmanın da yurt içinde belge kapsamında
teslim aldığı eşyayı, kendi belgesinde ihracı
taahhüt edilen işlem görmüş ürün haline
getirdikten sonra A.TR dolaşım belgesi eşliğinde
AB üyesi ülkeye veya menşe ispat belgesi
eşliğinde AB üyesi, Serbest Ticaret Anlaşması (STA)
imzaladığımız veya PAMK’a taraf bir ülkeye ihraç
etmesi halinde, bu ülkelere ihraç edilen eşyanın
bünyesinde kullanılan üçüncü ülke menşeli eşyaya
ilişkin TEV’den 1’inci firma sorumludur. Ancak,
bu TEV’in tercihli rejim çerçevesinde
gerçekleştirilen ihracata ilişkin gümrük
beyannamesinin tescil tarihinde ve ihracatı
gerçekleştiren firmanın (2’nci firma) beyanı
üzerine ödenmesi gerekmektedir. Bu itibarla,
yukarıda izah edilen durum çerçevesinde TEV’in
doğduğu hususuna kanaat getirilirse, 1’inci
firma bu verginin ödenmesinden sorumlu olup,
ancak bu hususta ödenen TEV’e ilişkin makbuzun
ise 2’nci firma adına düzenlenmesi ve 2’nci
firmanın gerçekleştirdiği ihracata ilişkin
gümrük beyannamesiyle ilişkilendirilmesi
gerekmektedir. Bu aşamada, TEV’in kimin
tarafından ödeneceği hususu, iki firma arasında
hukuki ihtilaf konusu ise, ödenmemesi halinde
kimin sorumlu olacağı ve nasıl ödenmesi
gerektiği hususlarının ilgili firmalara
hatırlatılmasında fayda mülahaza edilmektedir.”
Şeklinde görüş belirtilerek TEV le ilgili
ödemenin tamamen hammaddeyi ithal eden firmaya
ödeme zorunluluğu getirilmekte ve fakat verginin
konusuna taraf olan 2. firmaya herhangi bir
sorumluluk getirilmemektedir.
Telafi edici verginin ödenmesine ilişkin
tebliğin 33. maddesinde işlem görmüş ürünün elde
edilmesinde kullanılan üçüncü ülke menşeli
hammaddeye ilişkin TEV’in ödeneceği amir hüküm
mevcut olmakla vergiye taraf olanların söz
konusu verginin ödenmesindeki sorumluluklarından
bahsedilmemiştir.Bu konu tebliğin 38.maddesinde
eksik ihracat haliyle birlikte tüm sorumluluğun
ithalatı yapan firmada olduğu belirtilmiştir.
Değişmesinde büyük yarar gördüğümüz kısım tam da
bu noktada ortaya çıkmaktadır,önerimiz şudur ki
;
Tebliğin 38.maddesinin 10.bendinin son cümlesi
olarak “işlenmiş ürünün ihracatı anında telafi
edici verginin tahsilinden ihracatçı firmanın da
sorumluluğu olup ödemiş olduğu TEV’leri
ithalatçı firmaya(1.cil firma) rücü hakkı
vardır.” Şeklinde veya mealinde bir değişikliğin
yapılması uygulamayı rahatlatacaktır. Vergi
kanunlarında benzer durumlar için müteselsil
sorumluk halinin ihdas edildiğini görmekteyiz
örneğin Katma Değer Vergisinin
9/1.maddesinde”…….gerekli görülen diğer hallerde
Maliye Bakanlığı,vergi alacağının emniyet altına
alınması amacıyla vergiye tabii işlemlere taraf
olanlar verginin ödenmesinden sorumlu
tutulabilir.” Hükmü yer almıştır. Maliye
Bakanlığı bu yetkiye istinaden KDV
düzenlemelerini bir çoğunda işleme taraf
olanlara sorumluluk getirmiştir. Sorumluluk
sonucu tevkif edilen KDV’ler 2 no’lu beyanname
ile beyan edilmekte ve 1 no’lu beyannamede
indirim konusu yapılmaktadır.
İthalatçı firma ile işlenmiş ürünü ihraç eden
firmanın aralarında yapacağı bir sözleşmeyle
soruna çözüm aramanın kamu hukukunun eksik
bırakıldığı bir alanın özel hukukla tamamlanmaya
çalışılması anlamına geldiğini
düşünmekteyiz.Zira bu durum sürekli müşteri
tedarikçiyi karşı karşıya getirmekte ve
ticaretin aksamasına yol açmaktadır.Mevzuatta
vergisel işleme taraf olanlara sorumluluk
getirilmesinin, Kamu Hukukunun taraflar arası
eşitsiz, üstün konumda olma özelliğinden de
hareketle sorunun çözümü olarak görmekteyiz.
Tebliğin 38.maddesinin 5. bendinde aynı gümrük
idaresinde ödenmeyen telafi edici vergiler için
uzun ve karmaşık bir yol gösterilmektedir.Diğer
anlatımla uygulamada yaşanan sorun kapatma
işlemi yapılarken ödenmeyen TEV’leri ödemek için
her bir ihracatın yapıldığı gümrük idaresine
yönlendirilmektedir.Bunun yerine kapatma
esnasında çıkan TEV’lerin bir tek vezneden (bu
ilgili herhangi bir gümrük idaresi veya birlik
olabilir.)ödenmesinin yolu açılmalıdır.Zira
toplamda örneğin 5.000-YTL tutarındaki vergiyi
ödemek için Karaman,Halkalı ,Haydarpaşa,Mersin
gümrüklerine ayrı ayrı gitmeniz gerekmektedir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız uygulamaların
Dahilde işleme Rejimi Kararının Amaç başlığı
altında yer alan 1 maddesindeki “Bu karar Dünya
piyasa fiyatlarında hammadde temin etmek
suretiyle ihracatı çeşitlendirmek amacıyla
hazırlanmıştır.” Hükmüyle çeliştiğini
düşünmekteyiz.Vergileri ziya uğratmadan
zamanında ödemeyi hedefleyen iyiniyetli
mükelleflerin uygulamadan kaynaklanan bu tür
sorunlarını çözümü için TEV lerin ödenmesinde
işleme taraf olanlara müteselsil sorumluluk
getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Nihat CEYLAN
Eski Vergi Denetmeni
Sunar Şirketler Grubu İç Denetçisi
nceylan@sunarmisir.com
12.07.2008
--Yazarın diğer
makaleleri;
-Finansal kiralamada dönem sonu işlemlerinin
vergisel boyutu ve muhasebe kayıtları
- Herkesin Bir Köyü Olmalı
-Limited
Şirketlerin Amme Borçları |