Ülkemizde
insanlar; son yıllarda köyden kente göçün sonucu,
tarımdan vazgeçip Sanayi ve ticarete yönelmişler ve
ticari ve sinai işletmelerin kurulması yaygınlaşmıştır.
Dünyadaki teknolojik gelişmeler
(iletişim,ulaşım,internet,bilgisayar vb) bizim gibi
kalkınmakta olan bir toplumu; hem tüketim toplumu yapmış
hem de sanayileşmeye yöneltmiştir. Son 25 yıla kadar en
büyük üretim tesisleri Devlete ve İstanbul gibi birkaç
ilimizde özel sektöre ait işletmeler iken, bu gün
Anadolu’ya yayılmıştır.
Anadolu’da küçük esnaf ve sanatkârların daha büyük
atölyelere ve fabrikasyon imalatlara geçişi ise 1980 li
yıllarda oluşturulan Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)
uygulamaları ile ayrı bir boyut kazanmıştır. Daha önce
küçük sanayi sitelerinde ustalığa dayalı çalışmalar
yapılırken, OSB’lere geçişle birlikte işletmelerin
üretim, pazarlama, satış, finans ve yönetimleri de
değişmiş. Büyüme sonucu yapılan işlere dışarıdan
beklenmedik etkiler olmaya başlamıştır. Tam bu yıllarda
teknolojik gelişmeler sonucu ithalat ve ihracat ile
tanışan işletmecilerimiz yeni pazarlar elde etmenin
yanında yeni sıkıntıları da hissetmeye başlamış.
Görmediği bilmediği bazı problemler kendisini bulmuş.
ABD bir olay olmuş, işletmecimiz sabah uyandığında
zarara girdiğini görmeye başlamış. Şehrimizde bunu
yaşayan birinci ve ikinci kuşak iş adamlarımız çok iyi
bilirler. Girişimcilerimiz, kur, kalite, marka,
standart, çevre, ISO, HACCP gibi bir çok yeni şeylerle
tanışmış, ithalat ve ihracata yöneldiği için bir de
Dünya’da oluşan krizlerden ya da gelişmelerden kötü
etkilenmeye başlamıştır.
Tüm bunlar bize gösteriyor ki; artık mahallenizde bakkal
dükkanı da açacaksanız mahalli, ulusal ve uluslar arası
boyutta bazı hususlara dikkat etmek gerekiyor. Zira
eskiden mahalle ya da sokağınızın başına bakkal dükkânı
açtığınızda, ayıp olur diye aynı sokağa kimse aynı işi
kurmuyordu. Komşularınızda sizden alış veriş yapıyordu.
Ama bu gün öyle değil, bir bakıyorsunuz Fransızlara ait
Carrefursa ya da Almanlara ait Metro veyahut İstanbul,
Ankara’daki filanca market zinciri gelip sizin sokağın
köşe başını kiralamış ve devasa bir alış veriş merkezi
kurmuş. Hem de içi klimalı, kredi kartı ile satış
yapıyorlar, istediğin malı seçip alabiliyorsun. Sizin
açtığınız iş yeri iş yapmamaya başlıyor. Halbuki 2 sene
önce ne umutlarla kurmuştunuz. Hani işleriniz de iyi
idi. Ama ne olduysa işlerinizin hacmi düştü.
www.muhasebenet.net
Ya da küçük bir un fabrikanız var, Rusya’da kuraklık
oluyor, o da ne buğday fiyatları yükseliyor.
Pakistan’daki seller pamuk fiyatlarını etkilediği için
çırçır ve pamuk ipliği işletmelerimiz etkilenebiliyor
artık. Sizin sermayeniz eriyor veya o sene iş hacminiz
düşüyor. Bunun gibi olumsuzluklarla karşılaşır oldunuz.
İşte tüm bunlar gösteriyor ki; artık eski, atadan
dededen yöntemlerle iş yapmak zorlaştı. Bir çok firma
kuruluşundan bir yıl içinde ya da kurulduktan hemen
sonra çalışamaz duruma gelmekte ya da en ufak bir krizde
yok olup gitmektedir. Tüm bunların temelinde ise iş
kurarken iyi bir plan program yapılmaması, iyi
fizibilite ve mali planlama yapılmaması, alternatif
piyasaların bilinmemesi, yedek sermaye, işletme
sermayesi, entelektüel sermayeye sahip olunmaması
yatmaktadır.
Ülkemizde maalesef komşuya, tanıdığa bakılarak
işletmeler kuruluyor. Araştırma gücü olmayanlar için en
kestirme ve ucuz yol budur. Falanca iplik fabrikası
kurmuş bizde aynısını kuralım. Kısa bir araştırma veya o
firmanın mühendisi ile görüşülerek aynı proje, aynı
yerden makine siparişleri, aynı tip bina ve aynı yerden
hammadde alma, aynı müşterilere satış yapma şeklinde
gerçekleştirilir. Tabi ki, o ana kadar işi iyi olan ilk
iplik fabrikasının; ona bakarak birkaç tane daha
kurulması ile pastası küçülür, hem o fabrika hem ona
bakarak kurulanlar zararına çalışmaya başlarlar. Bu
şekilde yatırımlarla hem İş hacmi düşmekte, hem de fiyat
rekabeti nedeniyle pazarlama giderleri artmakta ve
kârlılık düşmektedir. Ufak bir kriz de ise güçsüz
olanlar kapıya kilit vurmak zorunda kalırlar. Ya da iyi
bir finans altyapısı olmayanlar bir müddet sonra
borçlanma maliyetleri de artınca tıkanıp kalırlar. Tüm
bu olumsuzlukları bertaraf etmek için bir iş kurarken
bazı zorunlu araştırmaları yapmak gerekir.
www.muhasebenet.net
Bir kere iş araştırırken bağımsız çalışma isteğimiz tam
mı? Buna bakmak gerek. Yeterli teşebbüs motivasyonuna
sahip olmayan işletme sahipleri karşılaştıkları
zorluklarda dağılır giderler. Bazı kişiler edilgen
nitelikte olup, risk almaktan çekinir, korkarlar. Diğer
taraftan Motivasyon yanında kurulacak iş hakkında
yeterince bilgiye sahip miyiz? Yeterli tecrübe ve
beceriye sahip miyiz? Bunlara bakmamız lazım. Atalarımız
“çıraklığını yapmadığın işin ustalığına soyunma”
demişler. Çok da doğru söylemişler. Usta olmadığınız bir
işte daima başkasının emeğine, bilgisine ve tecrübesine
muhtaç olursunuz. Bu durum bazı işlerde çok önemlidir.
İş kurmaya başlamadan önce, sonradan aksamalar olmaması
ve kısa sürede ve planlı bir iş kurmak için bir çalışma
takvimi ve programı yapılmalıdır.
Diyelim ki bağımsız çalışma ve teşebbüs gücümüz çok var,
belli konularda da ustalığımız var, işin kurulması ile
ilgili bir program da yaptık. Sonra hemen işin
kurulmasına geçmemeliyiz. Bu defa, işle ilgili bu gün
için bu iş yapılabilir mi? Bir engel var mı? İki üç iş
düşünüyorsak hangisini yapmalıyım? Karlılık nedir ? Gibi
soruların cevabını oluşturan ön değerlendirme
yapmalıyız. İşi seçtikten sonra bu işle ilgili daha
detaylı bir yapılabilirlik çalışması yapılması gerekir.
Karlılık oranı bedir? Sektörün sıkıntıları nedir? Bu işi
yaparsam neler gerekmekte, doğru yerde mi, doğru zamanda
mı, doğru kişi ve ortaklarla mı, doğru ölçek ve sektörde
mi olduğu tespit edilir. Gerekli personel, sermaye, ürün
ve hizmetin özelliği, müşteri kitlesi gibi bir çok şey
gözden geçirilir. Bu araştırmalar çok detaylı ve
gerçekçi hazırlanmalıdır. Bu aşamada yapılan
araştırmalar, ciddi yapılırsa ya yatırım yapılmaktan
vazgeçilir ya da kurulacak iş başarıya ulaşır. Bu
aşamada görülen eksikliklere bu aşamada çözüm aranırsa
baştan sıkıntılar önlenir. Örneğin yapılan çalışmada
finansman ihtiyacı, gücümüzün üzerinde çıkarsa ya
vazgeçeriz ya da ortak alarak yarı yolda kalmayız. Bazen
başlamamakta bir kazançtır.
Olumlu bir yapılabilirlik raporu elde etmiş isek bu defa
iyi bir iş planı yapılmalı. Bu planda; iş kurma
sürecinde müteşebbis neyi, ne zaman, nasıl, kimlerle ve
ne kadara yapacağını belirler. Bu şekilde, iş kurma
sürecinin tamamlanmasına kadar yapılacak işler, takvime
bağlamış olur. İş kurma süreci ise; hazırlanan bu iş
planının uygulamaya geçmesidir. Bunun için ofis
kiralama, şirket kurma, izinler alma, gerekli personel
bulma vb. hizmetlerle başlayıp iş ve işletmenin
çalışmaya başlama anına kadar sürer. Aslında iş kurmak
şartele basmak ile iş kurma tamamlanmış sayılmaz.
İşletmenin ayakta kalmasını, kapasite ve verimliliğinin
artırılması için de çalışma yapılması gerekir.
Kısaca aşamalarını anlatmaya çalıştığımız iş kurma
süreçleri bir bütün olarak ele alınmıştır. Bu süreçlerin
her detayı, ayrı bir yazı konusunu geçecek
genişliktedir. Bu detayları ileriki yazılarımızda
bulabilirsiniz.
Amacımız, atadan kalma yöntemlerin devrinin kapandığını,
iş kurmadan önce iyi bir fizibilite yapılması
gerektiğini iş kuracaklara hatırlatmaktı. Çünkü, bazen
insanlar varını yoğunu heba ederek iyi niyetlerle iş
kurmaya kalkmakta ve daha işi kurup bitirmeden ya da
bitiminden kısa süre sonra bazı sıkıntılarla
karşılaşıyorlar. Bu süreçlerde iyi yapılan araştırmalar;
bu sıkıntıların baştan bilinmesini, harcamaya başlamadan
önlem alınmasını sağlayarak milli servetin ve dürüst
girişimcilerin yok olmasını önler. Son söz olarak,
kuracağınız her türlü işlerde, artık yurt içinde değil
dünyadaki kişi ve firmalarla da rekabet etmek zorunda
kalacağınızı düşünmeniz menfaatiniz gereğidir
Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
www.muhasebenet.net
Diğer makaleleri:
-Vergi !
|