Devlet, kamu hizmetlerini yürütmek için ihtiyaç duyduğu
kaynağın (paranın) en büyük kısmını, Anayasamıza göre
vergi adı altında vatandaşlarından mali güçleri ile
orantılı olmak üzere topladığı paralar oluşturur.
Verginin, mali güçle orantılı olarak eşitlik içinde
toplanması kadar, kamu yararına ve faydalı alanlara
harcanması da bir o kadar önemlidir.
Vergiyi toplama görevi Maliye Bakanlığının (Gelir
İdaresi Başkanlığının) görevi olup, vergi yasama
organının çıkardığı yasalar çerçevesinde toplanmaktadır.
Yasama organı ise TBMM olup, halkın seçtiği
milletvekillerinden oluşmaktadır.
Bir ülkede verginin
mali güçle orantılı toplanıp toplanmadığı netice
itibariyle halkın seçtiği vekilleri ve bunlardan oluşan
bakanlıkların politikaları doğrultusunda olmaktadır.
Dolaysıyla sizin vekil tayin ettiğiniz kişiler ve
onların atadığı kişilerin görüş ve uygulamaları ile
vergi toplanmaktadır.
www.muhasebenet.net
Dünya’da vergiler genel
olarak kazanç üzerinden alınır. Bazı hizmetler için ise
harç vb. adlarla vergiler alınır. Bunlar hizmetin
karşılığı gibi düşünülür ve hizmetten faydalanandan
alınır. Esas vergi ise hizmetten faydalanıp
faydalanılmadığına bakılmaksızın kazanç elde eden
herkesten alınır. Çok kazanandan daha çok ve yüksek
oranda, az kazanandan az ve düşük oranda alınır ki;
toplumda ekonomik farklılıklardaki makas fazla
açılmasın, hem de kamu hizmetleri düzgün bir şekilde
yürüsün.
Ama günümüzde servet ve
harcama (tüketim) üzerinden de bir çok vergiler
alınmaktadır. Dünya ölçeğinde baktığımızda bizim gibi
kalkınmakta olan veya geri kalmış ülkelere göre servet
ve tüketim vergileri gelişmiş ülkelerde daha düşük
oranda alınır.
Eğer bir ülkede gerçek
kazançları vergilendirebilirseniz, vergisiz kazanç ve
servet kalmaz. Dolaysıyla servet üzerinden ayrı bir
vergi almaya gerek kalmaz. Çünkü mükerrer bir
vergilendirme meydana gelir. Zira vergisi ödenen kazanç
servete dönüşür, ikinci defa vergi alınması ise
mükerrerlik oluşturur. Bu haksızlık olur.
Ayrıca, tüketim üzerinden yüklü
vergiler alınması da büyük adaletsizliğe yol açar. Bir
paket sigarayı içerken asgari ücretli kişi de, milyonlar
kazanan kişide aynı vergiyi ödediğinde, mali güç ile
orantı konusunda, büyük bir eşitsizlik ve adaletsizlik
söz konusu olur. KDV, ÖTV ve diğer tüketim vergileri
azımsanacak bir tutar değildir. Aylık 1.500 TL geliri
olan bir memur arabasına 200 TL lik bir depo benzin
koyduğunda, yaklaşık 120 TL’ya yakın tüketim vergisi
öderken, aynı benzini koyan 100.000 TL aylık geliri olan
kişi de aynı vergiyi ödemektedir. Bu tür vergilerin adil
olma durumu ve mali güç ile orantısı bulunmamaktadır.
www.muhasebenet.net
Maliye Bakanlığı Gelir
Politikaları Genel Müdürlüğü verilerine göre 2009
yılında net gerçekleşen vergilerin tutar ve oranları
aşağıda verilmiştir. (www.gep.gov.tr)
Vergi Türü…………..: Tutarı
(milyon) TL.: Yüzdesi………:
1-Gelir ve Kazanç üzerinden
56.468 %32,75
Gelir
Vergisi 38.445
%22,30
Kurumlar Vergisi
18.023 %10.45
2-Mülkiyet Üz. Alınan Vergiler
17.315 %10,04
Veraset İnt.
Ver. 168
%0,10
MTV
4.496 %2,61
3-Dahilde alınan hizmet vergileri
73.315 %42,42
KDV
20.852 %12,09
ÖTV
43.620 %25,30
Banka S.M.V
4.003 %2,32
Şans Oyunları
V. 396
%0,23
Ö.İletişim
V.
4.265 %2,4
4-Uluslarası Tic. Ve muameler.
al.vergi 28.647 %16,61
Gümrük
Ver.
2.463 %1,43
İthalde al.
KDV 26.132
%15,16
Diğer 51
%0,03
5-Damga Vergisi
4.169
%2,42
6-Harçlar
4.743
%2,75
7-Diğer Vergiler
596
%0,35
TOPLAM
172.417 %100
Yukarıdaki
tablodan da görüleceği üzere toplanan vergilerin %32,75
‘i kazanç üzerinden alınıyor, geri kalanı tüketim ve
servet üzerinden alınmaktadır. Zira mali güçle orantılı
kısmı, üçte biri bile değildir. Tabi bu üçte birin
tamamı adil alınmışsa..! Geri kalanının kazanç ve mali
güç ile direkt bir bağı yoktur. Vergi gelirlerimizin
yarısından fazlası KDV ile akaryakıt, içki, sigara,
otomobil ve cep telefonu gibi mal ve hizmetlerden alınan
ÖTV den oluşmaktadır.
www.muhasebenet.net
Amacımız bu
konuya dikkat çekmek ve kazanç üzerinden vergilendirilme
oranımız arttıkça gelir dağılımının daha düzgün olacağı,
daha huzurlu bir ülkeye sahip olacağımız gerçeğini
hatırlatmak. Bu vergi tablosu nasıl bir tüketim toplumu
olduğumuzun da diğer bir göstergesidir. Kayıt dışı
ekonomi ve diğer sebeplerle kazanç üzerinden alınamayan
vergiler, dolaylı olarak ama adil olmayan, eşit olmayan
bir yolla bizden alınmıştır. Bu vergilendirme şekli;
kayıt içinde çalışan küçük esnaf ve meslek erbabının,
yüksek stopaj ve vergi oranları sayesinde nasıl bir
vergi yükü ile karşı karşıya olduğunun da açık bir
göstergesidir. Kayıt içi ekonomiye geçilip vergilendirme
tabana yayılmadıkça, bazı sektörler de vergilendirme
dışında kaldıkça ya da yeteri kadar vergilendirilmedikçe
bu vergilendirme şekli böylece sürmeye devam edecektir.
Unutmayın vergilendirme, ülkeyi yönetmeden, sosyal
refahı sağlamaya, politikalar oluşturulmaya ve bunları
yönlendirmeye en uygun araçlardan biridir. Vergilendirme
şeklimizi, kayıt içinde çalışmayı sağlamak ve toplanan
vergilerin doğru yere harcanması gibi her şeyi biz
belirliyoruz. Ama vekilimizi de vergiyi harcayanları da
iyi denetlemeliyiz. Her şeyden önce kendimizi,
komşumuzu, sektörümüzü ve sistemi iyi denetlemeliyiz.
Bize ne dememeliyiz. Kayıt dışı ekonomiye biz çanak
tutuyorsak, biz bilinçli tüketici değilsek, her yerde
adaletsizliğe uğramaya devam ederiz.
Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
www.muhasebenet.net
|