KANUNİ VE İDARİ
SÜRELER
Devletin vergi alma
yöntemlerinin usulünü belirleyen Vergi Usul Kanun’ u
uygulamada geçerli olacak süreleri de tespit etmiştir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanun’ u 14. Maddesi Kanuni ve
İdari süreleri düzenlemiş ve söz konusu madde bize
“Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli
edilir” demektedir. Kanunda açıkça bir süre belli
değilse ise burada idarenin iradesi gündeme gelip vergi
idaresi 15 günden aşağı olmamak üzere idare kendisi bir
süre tayin eder.
Mücbir Sebepler halinde süreler:
Günlük yaşamda her an her şeyin başımıza gelebilmesi
muhtemeldir. Dolayısıyla Vergi Usul Kanunumuz kişilerin
iradesi dışında meydana gelen tüm bu olağan üstü
olayları mücbir sebep (Hapis, yangın, sel basması,
hırsızlık, yer sarsıntısı vs…) olarak nitelendirmiş ve
detaylı bir şekilde açıklamıştır.
Mücbir sebeplerden birinin meydana gelmesi durumunda bu
sebep ortadan kalkıncaya kadar bu süreler işlemez ve
dolayısıyla vergiyi doğuran olayı meydana getiren
aşamalardan biri olan tarh işlemi için geçerli olan tarh
zaman aşımı işlemeyen süre kadar uzar. Maliye Bakanlığı
Vergi Usul Kanun’ unun kendisine verdiği yetki ile
mücbir sebep durumunu tespit edebilir. Ayrıca ödevlerini
yerine getirmeyecek olan mükellefleri tespit etmeye yine
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Yükümlünün ölümü halinde süreler:
Ölüm her an hayatımızda başımıza gelebilecek bir şeydir.
Zira insan hayatında doğmak gibi ölümde çok normal bir
doğal olayıdır. Vergi Usul Kanun’ u 16. Maddesinde ölüm
halinde süreler tespit edilmiş ve aynen şöyle
denilmiştir;
“Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm
dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine
getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç
ay eklenir. ”
Söz konusu madde hükmünü biraz irdelediğimizde
anladığımız ilk nokta ölüm halinde en az üç aylık bir
sürenin tarafımıza talep edilmeden tanınmasıdır. Fakat
ay özel vergi kanunlarında bir hüküm söz konusu ise
oradaki hüküm geçerli olacaktır. Örneğin; Katma Değer
Vergisi Kanunun’ da ölüm halinde 4 aylık bir süre tayin
edilmiş ise bu dört aylık süre geçerli olacaktır. Lakin
böyle bir hüküm söz konusu değilse o zaman döneceğimiz
yer Vergi Usul Kanun’ u 16. Maddesi olacak ve 3 aylık
geçerli süremiz olacaktır.
Kanunlarımıza baktığımızda ise bir tek Gelir Vergisinde
sürelerle ilgili özel düzenlemelere yer verilmiş ve 92.
maddesinde “Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin
beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm
halinde, ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.”
denmektedir. Diğer kanunlarımızda ise beyan süreleri
haricinde böyle bir hükme rastlamamaktayız.
Son olarak sürelerin hesaplanması:
Veri Usul Kanun’ u gereğince süreler ay, gün, hafta gibi
çeşitli şekillerde verilebilir. Vergi Kanunlarında
yazılı süreler aşağıdaki şekillerde hesaplanır;
1- Süre gün olarak verilmiş ise başladığı gün hesaba
katılmaz ve son günün mesai saati bitiminde sona erer,
Örneğin; Yükümlüye 01.02.2009 tarihinden itibaren bir
haftalık bir süre verilmiş ise bu sürenin son günü
08.02.2009 günü olacaktır.
2- Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı
güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil
saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne
tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil
saatinde biter. 01.06.2009 tarihinde yükümlüye bir aylık
bir süre verildiyse bu sürenin bitimi 01.07.2009 tarihi
olacaktır.
3- Yükümlüye bitiş tarihi belirli bir süre verildiyse
eğer bu sürenin tatil saatinde biter.
4- Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki,
sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip
eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.
AYTAÇ ACARDAĞ
Kırklareli
aytacacardag@hotmail.com
31.05.2009
-Yazarın diğer makaleleri;
-VUK Açısından defterler ve tasdik zamanları
-Geç
verilen beyannamelere kesilen cezalar
-İndirilemeyen KDV'nin gider yazılması
-İş
sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenlerle derhal
feshi
|