|
Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu Tebliği
çerçevesinde
uyarılarımız
Bugün 21.6.2006 tarihinde
Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Yeni
Kurumlar Vergisi Kanunu'na ilişkin olarak 3.4.2007
tarihli Resmi Gazete'de (dün) yayınlanan 1 nolu KVK
Genel Tebliği açıklamalarını da dikkate alarak
oluşturduğumuz uyarılarımıza yer vereceğiz.
Yatırım indiriminde
2007 tercihlerinizi bildirmeniz gerekiyor
Bilindiği üzere yatırım indiriminden yararlanan
şirketler KVK'nın eski hükümlerine tabi
olmaktadırlar. Yatırım indirimi yılına göre ya
stopaja tabi tutulmakta ya da stopajsız olabilmekte,
yatırım indiriminden sonra kalan bir tutar varsa da
kalan tutarın yüzde 30 kurumlar vergisine tabi
tutulması gerekmektedir.
Şirketler yatırım indiriminden yararlanıp
yararlanmamakta serbesttirler. Mali idarece 2006/3
nolu KVK sirkülerinde yatırım indiriminden
yararlanacakların tercihlerini 1. geçici vergi
beyannamesinin verildiği tarihe kadar bildirmeleri
gerektiği belirtilmiştir. Mali İdare'nin
katılmadığımız görüşüne göre yapılan bu tercih sene
sonunda da değiştirilemeyecektir.
2007 yılı ile ilgili projeksiyonlarınızı yaparak
2007 de yatırım indiriminden yararlanıp
yararlanmayacağınıza karar vermeniz gerekmektedir.
Yurtdışı iştirak kazançları istisnasından
yararlanabilmek için son günler
5520 sayılı Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5.
maddesinin 1/b bendine göre, Türkiye'deki kurumların
yurtdışından elde ettikleri iştirak kazançları,
belli koşullar altında Türkiye'de kurumlar
vergisinden istisna edilmiştir.
İstisnadan
yararlanabilmek için;
. İştirak edilen yurtdışındaki kurumun anonim veya
limited şirket niteliğinde bir kurum olması,
. İştirak edilen yurtdışındaki kurumun kanuni veya
iş merkezinin Türkiye'de bulunmaması,
. Türkiye'deki kurumun yurtdışındaki şirketin
ödenmiş sermayesinin en az yüzde 10'una sahip
olması,
. Bu hissenin kazancın elde edildiği tarih
itibarıyla en az bir yıldır elde tutulması,
. Kazancın elde edildiği ülkede en az
(gelir/kurumlar vergileri/istisna kazançlar
üzerinden ve kâr payı üzerinden ödenen vergiler
dahil)
Yüzde 15 oranında (esas faaliyet konusu finansman
temini, sigorta veya menkul kıymet yatırım
fonlarında Türkiye'deki kurumlar vergisi oranında)
toplam vergi yükü taşıması,
. 2006 kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi
gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi
gerekmektedir.
Beyan dönemi sonuna kadar Türkiye'ye transfer
edilmeyen iştirak kazançları, daha sonraki yıllarda
Türkiye'ye transfer edilseler dahi anılan istisnadan
yararlanamayacaktır.
Gelen tutar dağıtıldığı tarihte elde edilmiş
sayılacağından, transfer tarihindeki olumlu veya
olumsuz kur farkları istisna tutarın tespitinde
dikkate alınmayacaktır.
Gelen kazancın Türk Lirası'na çevrilme zorunluluğu
bulunmamaktadır.
İstisnaya tabi
olmayan yurtdışı faaliyetlerde denetim zorunluluğu
Kurumların yurtdışında bulunan işyerleri ve şubeleri
vasıtasıyla yürüttükleri faaliyetleri nedeniyle
doğan zararlarını da Türkiye'deki faaliyetlerindeki
kazançlarından indirebilmeleri mümkündür. Ancak,
kazançları Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna
edilen faaliyetlere ilişkin yurtdışı (örneğin
yurtdışı inşaat ve onarım işlerinden oluşan)
zararların mahsubu imkanı yoktur.
Zarar mahsubundan
yararlanabilmek için:
. Her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisini
haiz bir kuruluşa denetletilmesi,
. Denetim kuruluşu yoksa, yetkili makamlara
onaylatılmış bilanço, gelir tablosu ve beyanların
mahallin Türk elçilik veya konsolosluğuna, yoksa
orada Türk menfaatlerini koruyan aynı mahiyetteki
temsilciliğimize onaylatılması ve Türkçe'ye
tercümesi gerekmektedir.
. Rapor aslı ve tercümesinin bağlı bulunulan vergi
dairesine verilmesi,
. Vergi beyanları, bilanço ve gelir tablosunun
ilgili ülke yetkili makamlarına onaylatılması
zorunludur.
Zarar mahsubu yapabilmek için son beş yıla ilişkin
raporların ilgili vergi dairesine ibraz edilmiş
olması gerekmektedir.
Mükelleflerin söz konusu raporları ilgili vergi
dairesine ibraz etmemiş olmaları halinde, geçmiş
dönemler ve mahsubun yapılacağı yılla ilgili dönem
raporlarını, mahsubun yapılacağı dönemde topluca
ibraz etmeleri de yeterli olacaktır.
Yurtdışı faaliyetlerinizle ilgili düzenli denetim
yaptırılmasını Mali İdare bir zorunluluk olarak
arıyor olduğundan zarar doğmasını beklememenizi, her
yıl düzenli yaptırmanızı öneririz.
Serbest bölgelerde
dövizli defter tutulamayacak mı?
Mali İdare daha önce yaptığı bir düzenleme ile
serbest bölgelerde faaliyette bulunan bir kısım
şirketlere yabancı para cinsinden defter tutabilme
imkanı vermişti.
1 nolu KVK Genel Tebliği'nin (5.12.3.8.1 bölümünde)
herhangi bir ayırıma gitmeksizin, serbest bölgelerde
faaliyetde bulunan mükelleflerin Vergi Usul Kanunu
hükümleri çerçevesinde defter tutmaları ve kayıt
düzenine uymaları düzenlemesine gidilmiştir.
Örtülü sermayede
şirketler nelere dikkat edecekler?
Örtülü sermaye konusunda 30 Mart tarihli DÜNYA
Gazetesi'nde yazdığımız hususları gözden geçirmenizi
tavsiye ediyoruz.
Özellikle ilişkili şirketlerden verilen nakdi (yerli
yabancı paralar, her an nakde çevrilebilen çekler,
altın, devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut
İdaresi'nce çıkarılan veya İMKB'de işlem gören hisse
senetleri, tahvil ve bonolar şeklinde verilmiş)
teminatla alınmış banka borçlarının da örtülü
sermayede dikkate alınabileceği göz ardı edilmemeli.
Tebliğde alınan iş avanslarının da örtülü sermaye
hesabında dikkate alınacağı ifade edilmiştir.
Serbest bölgelerde
elde edilen faiz, repo gelirleri beyan edilmeyecek
Mali İdare, 1 nolu KVK Tebliği'nde, serbest
bölgelerdeki firmaların serbest bölge
faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri serbest
bölgelerdeki bankalarda (geçici olarak,
faaliyetlerinde kullanana kadar) değerlendirmeleri
halinde elde edecekleri gelirlerin de vergiden
istisna olacağı ifadesine yer vermiştir. Bilindiği
üzere bu konuda daha önce yayınlanan 85 seri nolu
KVK Genel Tebliği'nde farklı bir değerlendirme vardı
ve bu ifadeler Danıştay tarafından iptal edilmişti.
Zeki Gündüz
Dünya Online / 04.04.2007
muhasebenet.net |
|