Kontrol edilen yabancı kurumun vergilendirilmesi
Bu yazımızda, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun
7. maddesinde yer alan "Kontrol Edilen Yabancı Kurum"
düzenlemesini irdelemek istiyoruz.
Bilindiği gibi bazı ülkeler, diğer ülkeler aleyhine fon
ve yatırımları çekmek için vergi erteleme olanağı
getiren, zararlı vergi rekabetine yol açan uygulamalara
yer vermektedirler. Vergi sistemimizde vergi kayıp ve
kaçağına yol açan ve vergiden kaçınmada kullanılabilen
bu yerlerdeki iştiraklere ilişkin işlemlerin
düzenlenmesi amacıyla kontrol edilen yabancı kurum
uygulaması vergi mevzuatımız kapsamına alınmıştır.
Vergi mevzuatımızda Kurumlar Vergisi yönünden iştirak
yoluyla yapılan yatırımlardan elde edilen gelirler,
iştirakin kâr dağıtımı yapmasına bağlı olarak
vergilendirilmektedir. Ancak avantajlı vergi
uygulamaları olan ülkelerde, genellikle kâr dağıtımı
yapma zorunluluğu yoktur ve bu durum vergi planlaması ve
vergi ertelemesi için elverişli ortam hazırlamaktadır.
Kurumların Türkiye'de yerleşik kurumlardan elde
ettikleri iştirak kazançları Kurumlar Vergisi'nden
müstesna olmakla birlikte, yurtdışındaki kurumlardan
elde edilen iştirak kazançları için bu olanak, belli
koşulların sağlanması halinde uygulanmaktadır. Bu madde
ise yurtdışı iştiraklere yatırım yapan mükelleflerin
iştirak ettikleri şirketlerin kârlarının, fiilen
dağıtılmasa ve dolayısıyla elde edilmese bile, belli
koşullarla dağıtılmış kabul edilmesini ve Türkiye'de
Kurumlar Vergisi'ne tabi tutulmasını öngörmektedir.
Madde kapsamındaki yurtdışı iştirakler, tam mükellef
gerçek kişi ve kurumların doğrudan veya dolaylı olarak
ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya
oy kullanma hakkının en az yüzde 50'sine sahip olmak
suretiyle kontrol ettikleri iştiraklerden oluşmaktadır.
Burada sözü edilen "doğrudan veya dolaylı" ve "ayrı ayrı
ya da birlikte" ifadeleri ile iştirak paylarının grup
şirketleri arasında paylaştırılıp, maddede belirtilen
iştirak oranının altında kalınarak, yapılan düzenlemenin
dışına çıkılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. Burada
kontrol oranının saptanmasında, dönem sonunda iştirak
ilişkisinin devam ediyor olması koşuluyla hesap dönemi
içinde sahip olunan en yüksek oran nazara alınacaktır.
Yurtdışı iştirakin elde etmiş olduğu kârın bu kuruma
iştirak eden tam mükellef kuruma isabet eden kısmının
Türkiye'de matraha dahil edilerek vergilendirilebilmesi
için aşağıda yer alan koşulların birlikte gerçekleşmesi
gerekmektedir.
1) İştirakin toplam gayri safi hasılatının yüzde 25 veya
fazlasının faaliyet ile orantılı sermaye, organizasyon
ve eleman istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai
veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı,
kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi
pasif nitelikli gelirlerden oluşması.
Bu koşulla, ticari, zirai veya serbest meslek kazancı,
belli bir sermayenin yanı sıra belli bir emek ve
organizasyon ihtiyacı da gerektirdiği için aktif
nitelikteki gelir olarak değerlendirilmekte ve bu tip
iştirakler kontrol edilen yabancı kurum kapsamı dışında
bırakılmaktadır. Yurtdışındaki kurumun gelirlerinin hem
aktif nitelikli hem de pasif nitelikli olması halinde,
pasif nitelikteki gelirlerin gayri safi hasılata oranına
bakılacaktır.
2) Yurtdışındaki iştirakin ticari bilanço kârı üzerinden
yüzde 10'dan az oranda Gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri
toplam vergi yükü taşıması.
Bu koşul uyarınca vergi yükü, yurtdışındaki kurumun
bulunduğu ülkede tahakkuk eden ve kâr payı dağıtımına
kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil
olmak üzere toplam Gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri
verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir
kurum kazancı ile tahakkuk eden Gelir ve Kurumlar
Vergisi toplamına oranlanması suretiyle hesaplanacaktır.
Örneğin, kurumun ticari kazancı 190, vergiye tabi
kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmeyen tutar
da 10 ise vergiye tabi kazanç 200 olacaktır. Bu kazancın
yarısı vergiden istisna edilmişse ve ilgili ülkedeki
vergi oranı da yüzde 15 ise hesaplanacak Kurumlar
Vergisi tutarı (200/2 x 0,15=) 15 olacaktır. Bu verginin
vergi öncesi kâra oranı da (15/190=) yüzde 7,89
olacaktır. Bu durumda, her ne kadar ülke mevzuatına göre
uygulanan nominal vergi oranı yüzde 15 olsa da efektif
vergi yükü yüzde 7,89 olduğu için, iştirak edilen
şirketin kontrol edilen yabancı kurum olarak
değerlendirilmesi için gerekli bu şart gerçekleşmiş
olacaktır.
3) Yurtdışında kurulu iştirakin ilgili yıldaki toplam
gayri safi hasılatının 100.000 YTL karşılığı yabancı
parayı geçmesi.
Bu koşulla, yurtdışındaki iştiraklerin "kontrol edilen
yabancı kurum" çerçevesinde değerlendirilebilmesi için
minimum bir hasılat tutarı öngörülmüştür. Buna göre
yurtdışındaki iştiraklerin ilgili yıldaki toplam gayri
safi hasılatının 100.000 YTL karşılığı yabancı parayı
geçmesi gerekmektedir.
Madde kapsamına giren yurtdışı iştiraklerin Türkiye'de
vergiye tabi tutulacak kârları, vergi öncesi kurum
kazancı olacaktır. Diğer bir anlatımla ilgili yurtdışı
iştirakin hesap dönemi sonu itibariyle gelir tablosunda
yer alan vergi öncesi kurum kazancı vergilemede esas
alınacaktır.
Bu koşulların gerçekleşmesi halinde yurtdışındaki
iştirakin elde etmiş olduğu vergi öncesi kârın
Türkiye'deki kurumun bu şirkette ilgili hesap dönemi
sonunda sahip olduğu hisse oranındaki kısmı,
yurtdışındaki şirketin hesap döneminin kapandığı ayı
içeren hesap dönemi itibariyle, Türkiye'deki kurumun
Kurumlar Vergisi matrahına dahil edilecektir.
Bu maddenin uygulanmasında yurtdışındaki iştirakin
ödemiş olduğu gelir üzerinden alınan vergiler,
yurtdışında ödenen vergilerin mahsubuna ilişkin
hükümlere göre Türkiye'de hesaplanan Kurumlar
Vergisi'nden mahsup edilebilecektir.
Bumin Doğrusöz Referans /
31.03.2008 |