Amortisman Uygulaması
I. GİRİŞ
Ticari kazancın tespitinde yer alan önemli gider
kalemlerinden biri de amortisman gideridir.
Amortisman uygulaması, iktisadi kıymetlerin
değerlerinin bu kıymetlerin kullanılabileceği sürede
yok edilmesi, diğer bir deyişle iktisadi kıymetin
değerinde meydana gelen azalmanın gider/maliyet
unsuru olarak kayıtlara alınmasıdır. Mükelleflerin
31.12.2003 tarihinden sonra iktisap ettikleri
amortismana tabi iktisadi kıymetlerini 5024 sayılı
Kanun ile değişen hükümlere göre, yani Maliye
Bakanlığı’nın tespit ve ilan ettiği oranlar
üzerinden itfa edeceği, bu oranların belirlenmesinde
ise, iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin
dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda
01.01.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
333, 339 ve 365 numaralı Vergi Usul Kanunu
tebliğleri yayımlanmıştır.
II. AMORTİSMAN
AYIRMA KOŞULLARI
Bir iktisadi kıymetin amortisman yoluyla itfa
edilmesi için bazı şartları taşıması gerekmektedir.
Genel olarak iktisadi kıymetin;
İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılması : Bir yıldan
kasıt 365 günden fazla kullanılmasıdır,
Envantere Dahil Olması: Envantere alınmış olmaktan
kasıt kıymetin hem fiilen işletmenin tasarrufunda
bulunması hem de envantere kaydedilmiş olmasıdır,
Yıpranma, Aşınma, veya Kıymetten Düşmeye Maruz
Bulunması: Değer kaybından kasıt, kullanıma bağlı
olarak ortaya çıkan yıpranma, aşınma vb şekilde
iktisadi kıymetin ömrünün tükenmesinin yanı sıra
teknolojik gelişmeler, moda vb olaylar sonucu
iktisadi kıymetin değerini yitirmesidir. Diğer bir
ifadeyle zamanla değerini yitirmeyecek kıymetlerin
amortisman yoluyla itfası kabul edilmez (örneğin;
boş arsa ve araziler). Kanun koyucu iktisadi kıymet
üzerinde değer kaybına neden olabilecek her türlü
etkiyi amortisman ayrılması için yeter saymıştır. Bu
etkilerin fiilen mevcut olmaması uygulama için engel
teşkil etmemektedir.
Değerinin Belli Bir Tutarı Aşması: Değeri belli
tutarı (01.01.2008 tarihinden itibaren 600.-YTL)
aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan
alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana
tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider olarak
dikkate alınabilir. Öte yandan iktisadi ve teknik
anlamda bütünlük arz eden kıymetler için bu had
topluca dikkate alınmalıdır.
III. AMORTİSMAN
AYIRMA YÖNTEMLERİ
Vergi Usul Kanunu’na göre, mükellefler amortismana
tabi iktisadi kıymetlerin itfasında normal
amortisman ya da azalan bakiyeler yönteminden birini
seçebilirler. Bu iki yönteme ek olarak, sabit
kıymetlerin olağandışı nedenlerle normalin üzerinde
değer kaybına uğraması durumunda fevkalade
amortisman yöntemi de uygulanabilir. Normal
amortisman yönteminde iktisadi kıymetin değerine
faydalı ömürlere göre belirlenen düz bir oran
uygulanır. Azalan bakiyeler yönteminde, %50 oranı
geçilmemek kaydıyla amortismana tabi iktisadi
kıymetin net aktif değeri (amortismana tabi iktisadi
kıymetin kayıtlı değerinden birikmiş amortismanlar
düşüldükten sonra kalan değer) üzerinden normal
amortisman oranının iki katı oranda amortisman
ayrılır. Azalan bakiyeler yönteminde, amortisman
süresi normal amortisman yöntemine göre hesaplanır
ve aynıdır. Öte yandan fevkalade amortisman yöntemi,
iktisadi kıymetler üzerinde çeşitli nedenlerle
olağandışı değer kayıpları oluştuğunda
uygulanmaktadır. Fevkalade amortisman temel olarak 3
nedenle uygulanmaktadır.
Amortismana tabi iktisadi kıymetin yangın, deprem,
su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen
veya kısmen kaybetmesi durumunda ve bu durumun
mükellefçe yetkili kurumlarca tespit ettirilmesi
durumunda,
Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri
düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz hale gelen
kıymetler için, (Maddede yer alan“...tamamen veya
kısmen kullanılamaz hale gelme...“ ifadesi farklı
şekillerde yorumlanabilmektedir. Tamamen veya kısmen
kullanılamama hali dar anlamıyla tek başına ilgili
sabit kıymetin kullanılamaması ya da daha geniş
anlamıyla daha gelişmiş kıymetler nedeniyle
kullanılamaması olarak yorumlanabilmektedir.
Fevkalade amortisman yönteminin uygulanabilmesi için
Maliye Bakanlığı’na başvurulması gerekmektedir.)
Amortismana tabi iktisadi kıymetin cebri çalışma
nedeniyle değerini kaybetmesi durumunda,(Bu
uygulamadan sadece üretime doğrudan katkısı bulunan
iktisadi kıymetler yararlanabilir. Bu durumda
amortisman ayrılması talepleri için Maliye
Bakanlığı’na başvurulması gerekir. Bakanlık konuyla
ilgili Sanayi ve Ticaret Bakanlığından görüş
aldıktan sonra amortisman oranlarını belirler.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kendisine intikal
ettirilen taleplerle ilgili olarak teknik elemanları
görevlendirmektedir. )
Diğer taraftan, deprem, yangın, su basması gibi
afetler nedeniyle değerini kısmen veya tamamen
yitiren iktisadi kıymetlere ilişkin olarak mahkemece
tayin edilen bilirkişi tarafından yapılan tespitler
üzerine mahkemece verilmiş bir karar mevcutsa, bu
bedel emsal bedel olarak dikkate alınabilir. Aksi
halde, yani mahkemece verilen karar mevcut değilse,
varsa bilirkişi raporunun ibrazı suretiyle, emsal
bedel takdiri için Takdir Komisyonuna müracaat
edilmesi gerekir.
Doğal afetlerden zarar gören iktisadi kıymetler
dolayısıyla sigorta şirketinden tazminat alınması
halinde, fevkalade amortisman yöntemini uygulamadan,
sigortadan alınan tazminat ile iktisadi kıymetin net
değerinin kıyaslaması sonucunda bulunan tutarın
kar-zarar hesabında gösterilmesi mümkündür.
IV. AMORTİSMAN
AYRILMAYA BAŞLANMASI
Vergi Usul Kanunu 320. maddesinde belirtildiği üzere
amortisman süresi, iktisadi kıymetlerin aktife
girdiği yıldan başlar. Mükellefler iktisap ettikleri
iktisadi kıymetlerini aktifleştirdikleri dönemden
başlayarak kullanma şartı aranmaksızın amortismana
tabi tutabilirler. Amortisman ayrılması için
iktisadi kıymetin kullanılmaya başlaması değil
kullanılmaya hazır halde olması yeterlidir.
Aynı maddede belirtildiği üzere faaliyetleri kısmen
veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya
çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla
kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere,
işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği
hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle
kalan ay süresi kadar amortisman ayrılır. Amortisman
ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa
süresinin son yılında tamamen yok edilir.
Kullanılması kayıt ve tescile tabi taşıtların,
ilgili sicillerine yasal süresi içinde kayıt ve
tescil işlemi yapılmak şartıyla, aktife dahil
edildikleri tarih itibarıyla amortismana tabi
tutulması mümkündür. Daha önce tartışmalara yol
açmış olan bu konu 365 sıra nolu Vergi Usul Kanunu
genel tebliğinde yer alan düzenlemeler uyarınca
çözümlenmiştir.
Vergi Usul Kanunu 320. maddesinde yer alan diğer bir
düzenleme ise her yılın amortismanının ancak o yıla
ait değerlemede nazara alınabilmesidir. İlgili
maddede amortismanın herhangi bir yıl
yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük
bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresinin
uzatılamayacağı belirtilmiştir. Maliye Bakanlığı’nca
verilmiş bulunan bir çok özelgede de mükelleflerin
333, 339 ve 365 Sıra No.lu Vergi Usul Genel
Tebliğlerinde belirtilen amortisman oranlarından
daha düşük amortisman oranlarını tercih etmelerinin
mümkün olduğu fakat, düşük amortisman kullanılması
nedeniyle amortisman süresinin uzatılamayacağı
belirtilmiştir.
V. AMORTİSMAN
KONUSUNDA BAZI ÖZELLİKLİ DURUMLAR
A. Amortismana Tabi
Kıymetin Yeni Olma Şartı Aranmaz
Bir iktisadi kıymet üzerinden amortisman ayrılması
için bu kıymetin yeni olma şartı aranmamaktadır.
Yani, daha önce kullanılmış olan bir kıymetin aktife
dahil edilmesi durumunda da yeni kıymetlerde olduğu
gibi aynı şekilde amortisman uygulanabilecektir.
B. Sanat Eseri
Niteliğindeki Kıymetler Üzerinden Amortisman
Ayrılması
İşletmeler, idari bina girişlerinde satın aldıkları
sanat eserlerini kullanabilmektedirler. Çoğunlukla
tablo, biblo, heykel vb sanat eserleri için yapılan
ödemelerin işletmelerce gider yazılıp yazılamayacağı
uygulamada tartışma konusu olmaktadır. İstanbul
Defterdarlığınca verilen bir muktezada sanat
eserlerinin işletmenin faaliyeti ile ilgili olarak
kullanılması ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten
düşmeye maruz bulunması sözkonusu olmayacağından bu
kıymetler için amortisman ayrılmasının da mümkün
olmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, sanat eserleri
alımı için yapılan harcamanın da, işletme
faaliyetiyle ilgili olmamasından hareketle, gider
olarak dikkate alınmasının mümkün olmayacağı
belirtilmiştir.
Diğer taraftan, konuya ilişkin Danıştay 4. Dairesi,
10.04.1995 gün ve E:1994/3132, K:1995/1616 sayılı
Karar’ında sanat eserleri tefriş ve düzenleme
amacıyla işletmede kullanılan birer iktisadi kıymet
olarak görülmüş ve diğer tüm iktisadi kıymetler
kadar yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye
maruz bulunmasından hareketle söz konusu kıymetler
için amortisman ayrılabileceği kabul edilmiştir.
İlgili kararda ayrıca tabloların ekonomik
değerlerinin spekülatif olarak artmasının bu gerçeği
değiştirmeyeceği de belirtilmiştir.
C. Binalara Ait
Arsalar Üzerinden Amortisman Ayrılması
Vergi Usul Kanunu’nun 314. maddesi ile yıpranmaya ve
aşınmaya maruz bulunmayan boş arazi ve arsalar
amortisman konusunun dışında tutulmuştur. Arazi ve
arsanın boş olması ile kastedilen, arsa veya arazi
üzerinde işletme tarafından bunların niteliklerini
değiştirecek şekilde henüz işlem yapılmamış
olmasıdır. Boş arsa ve araziler amortismana tabi
tutulamazken, üzerinde inşaat ve tesisat bulunan
arsalar amortismana tabi tutulabilmektedir.
Arsa/arazi üzerine inşa ve tesis olunan binalar,
yollar, tesisler, arsa/arazinin mütemmim cüzü
oldukları ve tek başlarına mülkiyet konusu
olamayacaklarından ötürü üzerine tesis olunan
arsa/arazi ile bir bütün olarak amortismana tabi
tutulurlar.
D. Sabit Kıymet
Alımları için Ödenen Faiz ve Kur Farkları
163 Nolu Vergi Usul Kanunu gereğince, sabit
kıymetler aktife alındıktan sonra ödenen kredi faiz
giderleri ve kur farklarının aktifleştirilmesi veya
doğrudan gider yazılması konusunda mükelleflere
ihtiyari hak tanınmıştır. Ancak, söz konusu iktisadi
kıymetlerin aktife girdikleri yıl sonuna kadar
oluşan kredi faizi ve kur farklarının maliyet
bedeline dahil edilerek amortisman yoluyla itfa
edilmesi gerekir.
E. Bilgisayar
Programlarında Amortisman Uygulaması
Bilgisayar programlarını amortisman uygulaması
açısından işletim sistemleri ve uygulama programları
olarak ayrı ayrı incelemek gerekir. İşletim
sistemleri, bilgisayarın kullanımı için mutlaka
bulunması gereken ve genellikle bilgisayarla
birlikte satılan programlardır. Bu programlar
bilgisayarla birlikte amortismana tabi tutulmalıdır.
Uygulama programları ise bilgisayarın kullanımına
bağlı olarak çeşitli fonksiyonları yapabilecek
programlardır. Bilgisayarın kullanılması için bu tür
programların varlığı zorunlu değildir. Dolayısıyla,
bu programlar bilgisayardan ayrı olarak
değerlendirilmeli ve gayrimaddi hak olarak
amortismana tabi tutulmalıdır.
F. Hesap Dönemi
Değişikliklerinde Amortisman Uygulaması
Normal hesap döneminden özel hesap dönemine ya da
özel hesap döneminden normal hesap dönemine geçişte,
oniki aydan daha kısa bir dönem ortaya çıkar. İşbu
dönem için kıst amortisman hesaplanması gerekir.
G. Yapılmakta Olan
Yatırımlar
İktisadi kıymetlerin amortismana tabi tutulması
yatırımın tamamlanıp kıymetin ilgili aktif hesaba
kaydedilmesi suretiyle başlar. Diğer bir ifadeyle,
yapılmakta olan yatırımlar amortismana tabi iktisadi
kıymetler arasında yer almazlar.
H. Finansal
Kiralamaya Konu İktisadi Kıymetler
4842 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile finansal kiralamaya konu iktisadi
kıymetlerin kiracı tarafından amortismana tabi
tutulması düzenlenmiştir.
01.07.2003 tarihinden itibaren yapılan finansal
kiralama işlemlerinde finansal kiralama sözleşmesi
tutarının iktisadi kıymetin bedeline tekabül eden
kısmı (kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç
bedeli ile yapılacak kira ödemelerinin bugünkü
değerinden düşük olanı) kiracı tarafından “kullanım
hakkı” olarak aktifleştirilmekte ve amortismana tabi
tutulmaktadır. Burada önemli olan husus amortisman
süresinin, kiralama süresinden bağımsız olarak
ilgili VUK tebliğlerinde finansal kira sözleşmesine
konu olan iktisadi kıymet için öngörülen amortisman
oranına göre belirlenecek olmasıdır.
I. Aktif Kıymetin
Maliyetinin Birkaç Aşamada Tamamlanması
Satın alınan iktisadi kıymetin maliyetinin birkaç
aşamada tamamlanması halinde; makine, montajının
tamamlandığı yıl kullanılmaya hazır hale
geleceğinden, montajın tamamlandığı yıl sonuna kadar
oluşan diğer maliyet unsurlarının da alış bedeline
eklenmesi suretiyle oluşan bedel üzerinden
amortisman ayrılması gerekmektedir.
J. Aktif Kıymetin
Kullanıma Hazır Hale Gelmesinin Belli Bir Yasal
Prosedürü Gerektirmesi
İthal edilen veya yurt içinde üretilen bir sabit
kıymetin işletmede kullanılabilmesi için, yurt
içinde bazı yasal zorunlulukların yerine
getirilmesinin gerektiği durumlarda, yasal prosedür
tamamlanarak iktisadi kıymet tam olarak kullanıma
hazır hale gelmedikçe, amortisman uygulamasına
başlanmaz.
K. İktisadi veya
Teknik Açıdan Bütünlük Oluşturan Sabit Kıymetler
İktisadi veya teknik açıdan bir bütünlük oluşturan
aktif kıymetlerin amortismanına, bütünü oluşturan
parçaların tamamının aktife girmesi ve kullanıma
hazır hale gelmesi ile başlanır.
İktisadi ve teknik bütünlük kavramı, Hesap Uzmanları
Danışma Komisyonu tarafından, bir işletmede belli
bir fonksiyon etrafında birleşerek bir üretimde
bulunan veya üretime herhangi bir safhada bir değer
kazandıracak nitelikteki bir fonksiyonu birbirini
tamamlayarak yerine getiren amortismana tabi
değerler topluluğu olarak tanımlanmıştır. Ayrıca,
söz konusu Karar’da ticari örf ve teamüle göre
birlikte alınıp satılması mutad olan ve teknik
niteliği bulunmayan ve belli bir hizmetin
yapılmasına topluca katılan değerlerin de bir bütün
olarak ele alınması gerektiği, belirtilmiştir.
L. Gayrimenkullerde
Maliyete Eklenen Giderlerin İtfa Süresi
Vergi Usul Kanunu’nun 272. maddesine göre
gayrimenkullerin maliyetinin oluşmasından sonra
ortaya çıkan bazı giderlerin doğrudan gider
yazılmayarak maliyet bedeline eklenmesi ve
amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekir. İlgili
maddede normal bakım, tamir ve temizleme giderleri
dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve
dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi
kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan
giderlerin, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve
dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenmesi
gerektiği belirtilmiştir.
Normal bakım, onarım ve temizleme giderleri iktisadi
kıymetlerden tam ve verimli olarak yararlanabilmek
için yapılan genel giderler arasında yer almaktadır.
Bu tür giderler ile maliyet artırıcı harcamalar
arasında kesin bir ayrım yapılması çoğu zaman kolay
olmamaktadır. Ancak, normal bakım, onarım ve
temizleme giderlerinden ilgili dönemde
yararlanıldığı kabul edilir ve bu dönemin gideri
olarak dikkate alınır. Danıştay 4. Dairenin
E:1989/761 K:1989/3895 sayılı kararında bir iş
makinesi için yapılan, palet zinciri ve pabuçları,
istikamet tekerlekleri, cer dişlisi, muhtelif burç
ve millerden oluşan yenileme masraflarının doğrudan
gider yazılabileceğine dair kararı mevcuttur. Bu
masrafların makineyi çalışır halde tutabilmek için
yapıldığı dikkate alınmış ve söz konusu giderlerin
iktisadi kıymet artırıcı bir unsur olmadığı
belirtilmiştir.
Gayrimenkullerde maliyet bedelini artıran giderler
nitelik olarak iki farklı grupta düşünülebilir.
Bunların bir kısmı gayrimenkulun kullanım ömrünü
artırıcı özellik taşırken bir kısmı da işlevini ve
yararını artırıcı özellik taşımaktadır. Bu ayrım,
amortisman uygulaması açısından önem arz etmektedir.
Gayrimenkulun ömrünü uzatmayan fakat mevcut kullanım
ömrü süresince onun işlev ve yararını artırdığı için
maliyet bedeli içinde yer alan giderler,
yapıldıkları hesap döneminden başlanarak, bedeline
dahil oldukları kıymetin kalan amortisman süresi
içinde itfa edilirler. Diğer taraftan, yapılan gider
gayrimenkulun kullanım ömrünü artırıcı bir gider
ise, asıl gayrimenkulun amortisman uygulama süresine
eşit bir sürede fakat aktifleştirildikleri yıldan
başlanarak itfa edilirler.
İlgili maddede geçen gayrimenkulun iktisadi
kıymetinin devamlı olarak artırılması kavramı
üzerinde farklı yorumlar mevcuttur. Örneğin bir
binanın kapı, pencere, döşeme, çatı, sıhhi tesisat
gibi bölümlerinin binada önemli bir kalite artışı
sağlamayacak şekilde komple veya tedricen
yenilenmesi işleminin doğrudan gider
yazılabileceğine ilişkin görüşler mevcut iken
özellikle yenileme masraflarının yüksek tutarlara
ulaştığı durumlarda, Hazine yanlısı yorumlara ve
tenkitlere açık olabileceği gözardı edilmemelidir.
Nitekim Ekim’2004 tarihli bir özelgede şirket merkez
fabrika çatısının değiştirilerek yenilenmesi maksadı
ile yapmış olduğu harcama doğrudan doğruya gider
kaydedilemeyecek olup bu giderin maliyet bedeline
eklenerek, binanın kalan ömrü üzerinden amortismana
tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.
Konuyla ilgili bir başka nokta ise binaya daha önce
var olmayan, kalorifer, umumi klima, asansör,
havalandırma, yangın alarm tertibatı, güneşle ısıtma
sistemi vb tesisatların sonradan eklenmesidir.
Konuyla ilgili Danıştay’ın istikrar kazanmış
kararlarına göre binaya sonradan ilave edilen bu
gibi kıymetlerin, tesisat olarak ayrıca amortismana
tabi tutulması yönündedir.
M. Amortisman
Yönteminin Seçimi, Seçilen Yöntemin Değiştirilmesi
Mükellefler, iktisadi kıymetlerinin amortisman
usulünü seçmekte serbesttir. İktisadi ve teknik
bakımdan bütünlük teşkil eden değerler için normal
ya da azalan bakiyeler usullerinden biri
seçilmelidir. Diğer bir ifadeyle, bir ünitenin bir
kısmı için farklı diğer kısmi için farklı bir
amortisman yöntemi uygulanamaz. Azalan bakiyeler
usulünü seçen mükellef, normal amortisman yöntemine
geçebilir. Mükellef söz konusu amortisman yöntemi
tercihini değiştireceğine vergi beyannamesinde veya
ek bilançosunda belirtmeli ve o tarihten sonra
normal amortisman uygulamalıdır. Mükellef, azalan
bakiyeler usulüne göre itfa edilmemiş kısmı, bakiye
amortisman süresine bölmek suretiyle itfa edecektir.
Bir iktisadi kıymet üzerinden normal amortisman
yöntemi uygulanıyorsa, bu yöntemden vazgeçilemez.
Diğer taraftan, mükellefler her yıl yeni alınan
sabit kıymetler için ya da yıl içinde alınan her
sabit kıymet için farklı amortisman yöntemi
belirleyebilir.
N. Geçici Vergi
Dönemlerinde Uygulanan Amortisman Yöntemi ve
Oranının Hesap Dönemi Sonunda Değiştirilip
Değiştirilememesi
Vergi Usul Kanunu 217 nolu genel tebliği uyarınca,
mükellefler ilk defa aktife aldıkları kıymetler için
geçici vergi açısından seçtikleri amortisman usul ve
oranını yıllık olarak da uygulamak zorundadırlar.
01.01.2004 tarihinden itibaren aktife giren
amortismana tabi iktisadi kıymetlerin faydalı
ömürleri ve uygulanacak amortisman oranları 333 ve
339 No.lu Vergi Usul Kanunu tebliğleri ile
belirlenmişti. Ancak, 30.12.2006 tarih ve 26392
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
365 No.lu Vergi Usul Kanunu tebliği ile önceki
listelerde yer almayan veya faydalı ömür süresinde
değişiklik yapılmasına karar verilen iktisadi
kıymetlere ilişkin olarak ek açıklamalara yer
verilmiştir. Buna göre yeni oranlar, tebliğin
yayımlandığı hesap döneminden itibaren geçerli
olacaktır. Buna göre, faydalı ömürleri değiştirilen
iktisadi kıymetlerin net defter değerleri (iktisadi
kıymetin VUK hükümlerine göre tespit edilen
değerinden birikmiş amortismanın tenzili yoluyla
bulunan değeri) bulunacak ve bu tutar, kıymetin yeni
faydalı ömür süresinden, amortisman ayrılmış sürenin
tenzili yoluyla tespit edilen kalan amortisman
süresi esas alınarak itfa edilecektir. Bu kıymetler
için geçmiş dönemlere yönelik düzeltme yapılmayacak,
2006 hesap dönemi dördüncü geçici vergi dönemi
itibarıyla yeni oranlara göre ayrılması gereken
amortisman tutarı hesaplanacaktır.
Özel hesap dönemine
sahip mükellefler ise yeni amortisman sürelerini
tebliğin yayımlandığı tarihten sonraki ilk geçici
vergi döneminden itibaren dikkate alacaklardır.
O. Özel Maliyet
Bedeli Uygulaması
Kiralanan gayrimenkuller için kiracı tarafından
yapılan ve gayrimenkulü genişleten veya iktisadi
kıymetini devamlı olarak artıran nitelikteki
giderler ile faaliyetin icrası için yapılan tesisata
ait giderler özel maliyet bedeli olarak dikkate
alınır. Vergi Usul Kanunu 327. maddesine göre, özel
maliyet bedeli kira süresine göre eşit yüzdelerle
itfa edilir. Özel maliyet ile ilgili özellik arzeden
bazı hususlara aşağıda yer verilmiştir;
Kiralanan Gayrimenkulun Kira Süresi Dolmadan
Boşaltılması Hali: Kiralanan şeyin kira süresi
dolmadan boşaltılması durumunda, henüz itfa
edilmemiş olan giderler bir defada gider olarak
kaydedilir.
Kira Süresinin Belli Olmaması Hali: Kira süresinin
belli olmaması durumunda amortisman uygulamasına
yönelik açık bir yasal düzenleme yoktur. Uygulamada,
kira süresinin belli olmaması durumunda, özel
maliyet bedelinin 5 yılda itfa edileceği
belirtilmiştir.
Kira Süresinin Kira Sözleşmesinde Yazılı Süreden
Daha Fazla Olacağının Anlaşılması Hali: Uygulamada
genellikle kira sözleşmelerinin süresinin tam olarak
bilinmediği bu nedenle bir yıllık yapılmakta olduğu
ve her yıl uzatıldığı görülmektedir. Sözleşmede 1
yıl olarak görünmesine rağmen kira süresinin çok
daha uzun olduğu durumlarda, özel maliyet bedelinin
beş yılda itfa edilmesi gerektiği kabul
edilmektedir.
P. İlk Tesis ve
Taazzuv (Kuruluş ve Örgütlenme) Giderlerinin
Amortismanı
Kuruluş ve örgütlenme giderleri Vergi Usul
Kanunu’nun 282. maddesinde, kurumun tesis olunması
veya yeni bir şubenin açılması veyahut da işlerin
devamlı bir surette genişletilmesi için yapılan ve
karşılığında maddi bir kıymet iktisap olunmayan
giderler olarak tanımlanmıştır. Kuruluş ve
örgütlenme, harcamalarının aktifleştirilmesi
ihtiyaridir. İlgili oldukları dönemde doğrudan gider
kaydedilmeleri mümkündür. Seçimlik hak, işletme
döneminin başladığı hesap dönemi sonunda
kesinleştirilmelidir. Seçimlik hakkı izleyen hesap
dönemlerinde değiştirilmesi mümkün değildir. Vergi
Usul Kanunu’nun 326. maddesine göre ilk tesis ve
taazzuv giderleri eşit miktarlarda beş yıl içinde
itfa edilir. Amortisman uygulamasına, kurumun
kuruluşunun tamamlandığı veya işletmenin fiilen ve
tam olarak faaliyete geçtiği, hesap döneminden
itibaren başlanır.
Q. Peştemallıkların
İtfası
Peştemallık bir ticari işletmenin, bulunduğu yerin
önemi, sahip olduğu şöhret, tutmuş olduğu müşteri
kitlesi ve benzeri unsurlara bağlı olarak, bilanço
değerlerine ilave olarak sahip olduğu değer olarak
tanımlanmaktadır. Vergi Usul Kanunu 326. maddesine
göre peştemallıklar mukayyet değerleri üzerinden ve
5 yılda itfa edilir.
VI. SONUÇ
Vergi Usul Kanunu’nun 5024 sayılı Kanun ile değişik
315. maddesi uyarınca mükelleflerin 01.01.2004
tarihinden itibaren amortismana tabi iktisadi
kıymetlerini Maliye Bakanlığı’nın tespit ve ilan
ettiği oranlar üzerinden itfa etmeleri
gerekmektedir. Mükelleflerin amortisman giderlerini
doğru olarak hesaplamaları ticari kazancın
tespitinde önem arz etmektedir. Öncelikle,
amortismana tabi kıymetlerin maliyetlerinin doğru
şekilde oluşturulması ve ilgili amortisman oranının
VUK’un 333, 339 ve 365 sıra nolu Genel Tebliğleri
ile belirlenen listelere göre doğru olarak tespit
edilmesi gerekir. Ayrıca, yazımızda amortisman
konusunda önem arz eden bazı konulara değinilmiş
olup, mükelleflerin ileride vergisel bir eleştiri
ile karşılaşmamaları için konuya azami dikkat
göstermeleri gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Vergi Usul Kanunu
Yaklaşım Dergisi, Mükellefin Dergisi
Giderler ve İndirimler- Yaklaşım Yayıncılık
Arzu AKÇURA DEĞER
SMMM
21.01.2009
-İktisadi
kıymetlerde amortisman uygulaması
(Önder ÖZSOY, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir)
(21.01.2009)
- AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ
KIYMETLER VE AMORTİSMAN ORANLARI-1
-AMORTİSMANA
TABİ İKTİSADİ KIYMETLER VE AMORTİSMAN ORANLARI-2 |