Sosyal güvenlik prim borçlarında
sorumluluk
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun
prim ve diğer alacakları amme niteliğindedir. Dava
ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer
kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme
cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.
SORU: Soysal Güvenlik Kurumu prim alacakları "tahsil
edilmeyen amme alacağı" olarak mı değerlendiriliyor?
Bu durumda tüzel kişiliklerin kanuni temsilcileri de
prim borçları nedeniyle öz varlıkları ile sorumlular
mı?
www.muhasebenet.net
YANIT: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Yasası'nın 88'inci maddesi hükmü gereği olarak
Kurumun süresi içinde prim ve diğer alacaklarının
tahsilinde "Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkında' ki Yasanın 51 inci , 102 inci ve 106 ıncı
maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanmaktadır. Bu
bağlamda Sosyal Güvenlik Kurumu yasal düzenleme
gereği Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki
Yasa'nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer
kurum ve kuruluşlara ve mercilere yetkileri
kullanmaktadır.
Kurumun Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında'
ki yasa kapsamında takip ettiği prim ve diğer
alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı
alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve
icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe
sonuçlanması halinde İcra İflas Yasasında yer alan
tazminat ve ceza hükümleri uygulanmaz.
Yasal düzenleme gereği olarak kurumun prim ve diğer
alacaklarının tahsilinde Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkındaki Yasanın uygulanmasından doğan
uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Sosyal Güvenlik
Kurumunun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş
mahkemesi yetkili kılınmıştır. Bu bağlamda da
yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların
takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
www.muhasebenet.net
Sosyal Güvenlik Kurumunun sigorta primleri ve diğer
alacakları haklı bir sebep olmaksızın Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının da
belirtilen sürede ödenmez ise kamu idarelerinin
tahakkuk ve tediye ile görevlileri, tüzel kişiliği
haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu
üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici
veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma
karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve
müteselsile sorumludurlar.
Kurum, kamu idarelerinde işyerinin özelliği
nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini
belirlemeye yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili
için muacceliyet tarihinden itibaren en geç bir yıl
içinde icra yoluyla başvurmayan kurum yetkilileri
personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma
yapılır.
Diğer yandan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası'nın 89 uncu maddesi gereği olarak
kurumun prim ve diğer alacakları süre içinde ve tam
olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği
tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ayı
için yüzde üç oranında gecikme cezası uygulanarak
arttırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara
sürenin bitiş tarihinden başlayıp, borç ödeninceye
kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca
açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası
cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma
senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda
uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak ödemenin
yapıldığı ay için gecikme zammı günlük olarak
hesaplanır. Bakanlar Kurulu, ilk üç ay için
uygulanan gecikme cezası oranını iki katına
arttırmaya veya bu oranı yüzde bir oranına kadar
indirmeye, yeniden kanuni oranına getirmeye ve
uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve
icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer kurum
alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve
gecikme zammı tahsil edilir.(V.Seviğ)
www.muhasebenet.net
VERGİ DAİRESİNDE MÜKELLEFİYET TESİSİ
SORU: Kurmuş bulunduğum iletişim hizmetleri aracılık
işletmesi ile ilgili olarak vergi dairesine
başvurmak istiyorum. Vergi dairesine söz konusu
bildirim için nasıl başvurmam gerekmektedir?
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 168 inci maddesinde
hükme bağlandığı üzere gerçek kişilerde işe başlama
bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün
içinde kendilerince veya Avukatlık Yasasına göre
ruhsat almış avukatlar veya Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik, Yeminli Mali Müşavirlik Yasasına göre
yetki almış meslek mensuplarınca, işe başlama
bildirimleri işe başlama tarihinden itibaren on gün
içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi
dairesine yapılır. Tüzel kişiler içinde aynı süre
geçerlidir.
İşe başlama bildirimi;
· Gerçek kişilerde mükellef veya özel yetkiye haiz
vekili,
· Tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayanlarda
bunları temsile yetkili kişiler veya bu kişilerin
özel yetkiye sahip vekilleri, tarafından imzalanır.
İşe başlama bildirimine ek olarak aşağıdaki
belgelerin ilgili vergi dairesine verilmesi gerekir.
Gerçek kişilerin;
· Noter onaylı imza sirkülerleri (Basit usulde
vergilendirilen mükelleflerde aranmamaktadır.)
· Onaylı nüfus cüzdanı sureti,
· İkametgâh ilmuhaberi
· Basit usulde vergilendirme talep eden mükellefler
ayrıca,
· İşyerinin kendisine ait olması halinde emlak
vergisine esas olan vergi değerini gösterir
belediyeden alınacak bir belge,
· İşyerinin kiralanmış olması halinde ise kira
sözleşmesinin bir örneği,
· Ticari plakalı nakil vasıtası sahiplerinin,
taşıtlarına ait fatura veya Noter senedinin
tasdikli(onaylı) örneği,
· Anonim, limited ve eshamlı komandit şirketler
dışındaki tüzel kişilerin ayrıca,
· Ana sözleşmenin noterden onaylı bir örneği ile
Ticaret Siciline başvurulduğuna dair bir belgeyi,
ticari şirketlerde ticari şirketi temsile yetkili
kişilerin onaylı nüfus cüzdanı sureti, ikametgâh
ilmuhaberi, noter onaylı imza sirküleri,
· Kooperatiflerde, varsa üst birliğe kayıtlı
olunduğuna dair yazı vermeleri gerekmektedir.(V.Seviğ)
YARGI KARARLARINDA KDV'DE KONU
Danıştay 7. Dairesi E.2001/885 K.2004/2426
T.13.10.2004
Davacı adına, Ocak, Nisan, Ağustos ve Eylül 1999
aylarında, ticari amaçla gayrimenkul alım satımına
başladığı halde, bu faaliyetini vergi dairesine
bildirmemesi ve KDV beyannamelerini de vermemesinden
bahisle cezalı tarhiyat yapılmıştır. Davacının 1998
yılında satın aldığı arsa üzerinde aynı yıl
başladığı inşaattan elde ettiği 31 adet mesken ve
işyerini 1998 ve 1999 yıllarında satmış olması, tapu
kayıtları olan her bir satış işleminin GVK'nun
37.maddesinde tanımlanan anlamda gayrimenkul alım
satım işiyle devamlı uğraşma olarak
nitelendirilmesinin gerekmesi ve dolayısıyla bu
gayrimenkul satışlarından elde edilen kazancın da
ticari kazanç olması sebepleriyle, gayrimenkul
satışlarından elde edilen ticari kazanç üzerinden
hesaplanan matraha dayanılarak salınan KDV ve
kesilen cezada hukuka aykırılık yoktur.
Danıştay 7. Dairesi E.2001/1825 K.2004/590
T.4.3.2004
Davacı adına Temmuz ve Ekim 1999 aylarında, ticari
amaçla gayrimenkul alım satımına başladığı halde, bu
faaliyetini vergi dairesine bildirmediğinden ve KDV
beyannamelerini vermediğinden bahisle cezalı KDV
tarhiyatı yapılmıştır. Davacının 8.6.1999 tarihinde
bir kişiden biri arsa altısı da tarla olmak üzere
toplam 7 adet gayrimenkulü satın aldığı ve söz
konusu gayrimenkullerin tamamını aynı yıl içerisinde
sırasıyla 3 farklı tarihte ve 3 farklı şahsa
sattığının anlaşıldığı olayda; gayrimenkul alım
satımında, alım satım işleminin gerçekleşmesi yani
mülkiyetin devrinin, her gayrimenkulün ayrıca tapu
siciline kaydıyla mümkün olması, 193 sayılı GVK'nun
37/2.maddesinin 4 no'lu bendine göre ticari kazancın
belirlenmesinde devamlılık unsurunun alıcı ve
satıcının birden fazla olmasını değil, alım satım
işleminin birden fazla yapılmış olmasını ifade
etmesi, olayda yedi adet gayrimenkulünün her birinin
satın alınmasının ayrı birer alım, üç ayrı şahsa
yapılan satışın her birinin de ayrı birer satım
işlemi olması, bu şekilde yapılan işlemlerin
yukarıda bahsedilen maddede tanımlanan anlamda
gayrimenkul alım satımıyla devamlı uğraşmak olması,
dolayısıyla bundan elde edilen kazancın da ticari
kazanç olması ve 3065 sayılı KDV Kanunun 1/1.
maddesine göre ticari, sınaî, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim
ve hizmetlerin KDV'ne tabi olması sebepleriyle,
yapılan tarhiyatta yasal isabetsizlik yoktur.
Danıştay 11. Dairesi E.1998/4810 K.2000/810
T.2.3.2000
Yükümlü adına, belediye başkanlığı yaptığı dönemde
yapımını üstlendiği ilkokul ve ortaokul nedeniyle il
özel idaresince ödenen hak edişlere ilişkin KDV'nin
kayıt ve beyan dışı bırakıldığının saptanması
üzerine cezalı KDV tarhiyatı yapılmışsa da; 3065
sayılı KDV Kanunu'nun 1.mad. ve 8/1-a mad.
hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, sürekli
şekilde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest
meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan mal teslimi ve
hizmet ifalarının KDV'nin konusunu oluşturduğu
sonucuna ulaşılması, elde edilen gelirin ticari
kazanç sayılabilmesi için faaliyetin sürekli olması
ve ticari organizasyon içinde yapılmasının
gerekmesi, bu nedenle belediye başkanı olarak okul
yapımını üstlenen davacının bu faaliyetinin ticari
faaliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olmaması
ve dolayısıyla da KDV'nin konusunu oluşturan bir
hizmet ifası ve mal tesliminden söz edilemeyecek
olması sebepleriyle, yapılan tarhiyatta yasal isabet
yoktur.
Sınırsız Vergileme Gücü, Neticede Tahrip Etme Gücüne
Denktir.
J. Marshall
PRİM BORÇLARINDA
SORUMLULUK
* SGK'nın alacaklarının tahsilindeki uyuşmazlıklarda
iş mahkemeleri yetkilidir.
* İş mahkemesine başvurular alacakların takibi ve
tahsilini durdurmaz.
* Kurumun taraf olduğu davaların aleyhte
sonuçlanması halinde tazminat hükümleri uygulanmaz.
* SGK'nın alacaklarının ödenmemesinden işveren ve
yöneticiler sorumlu tutulur.
* Ödenmeyen prim borçlarına ilk üç ay içinde her ay
için yüzde 3 faiz uygulanır.
* Bakanlar Kurulu, ilk 3 ayda uygulanan gecikme
cezasıni iki katına kadar artırabilir.
* Prim alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme
zammı tahsil edilebilir.
* Kurum, kamu idarelerinde primlerin farkla
zamanlarda ödeme süresini belirlemeye yetkilidir.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
referans/26.11.2008 |