Ücretli çalışanlar emekli eşinin geçim
indirimini
alabilir
Asgari geçim indiriminde
çalışmayan eşin indirim hakkı ücretli çalışan eşe
ödeniyor. Ancak eşlerden biri emekli maaşı alıyorsa
bunun geçim indirimini ücret geliri elde eden eş
kullanabiliyor.
Asgari geçim indiriminde eşin
ücreti
SORU:
Asgari geçim indirimi uygulamasında sadece gerçek
usulde ücret geliri elde eden eş mi çalışıyor kabul
edilecek, bunun dışında zirai, ticari vb gelir elde
edenleri çalışmayan eş olarak mı düşüneceğiz.
Tebliğden öyle anlaşılıyor. Bu konudaki yorumunuzu
alabilir miyiz? (H. Kibar)
YANIT:
Gelir Vergisi Yasası'nın "Asgari geçim indirimi"
başlıklı 32. maddesi uyarınca "Asgari geçim indirimi;
ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan
ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler
için uygulanan asgari ücretin yıllık tutarının;
mükellefin kendisi için yüzde 50'si, çalışmayan ve
herhangi bir geliri olmayan eşi için yüzde 10'u,
çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk
iki çocuk için yüzde 7,5, diğer çocuklar için yüzde
5'idir."
Yasa maddesinden de anlaşılacağı üzere asgari geçim
indiriminin eş için uygulanabilmesi ancak yasa
maddesinde yer alan iki koşula bağlıdır. Bu iki
koşuldan birisi eşin çalışmaması, diğeri ise herhangi
bir gelirinin bulunmamasıdır.
265 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğ ile
yapılan yönlendirmede asgari geçim indirimi
uygulamasında "eşin çalışmadığı ve herhangi bir
gelirinin olmadığına ilişkin olarak aksi tespit
edilmediği sürece ücretlinin beyanı yeterli
olacaktır."
Bu
bağlamda da yine tebliğ ile belirlendiği üzere sadece
ücret geliri elde eden eş çalışan ve dolayısıyla
geliri olan eş olarak değerlendirilecektir. Bunlar
dışındakiler ise çalışmayan ve herhangi bir geliri
olmayan eş kapsamında değerlendirilecek olup,
münhasıran emekli maaşı alanlar da çalışmayan ve
herhangi bir geliri olmayan eş olarak kabul
edilecektir. Bir başka anlatımla "sadece ücret geliri
elde eden eş" çalışmayan ve herhangi bir geliri
olmayan eş kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Bilindiği üzere yasal düzenleme gereği olarak "Asgari
geçim indiriminin uygulanma dönemleri ve mahsup şekli
ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar" Maliye
Bakanlığı'nca belirlenmektedir.
Dolayısıyla Maliye Bakanlığı tarafından tebliğ ile
yapılan açıklamada da vurgulandığı üzere;
*
Eşler ücret geliri elde ediyorlarsa, her biri kendi
ücret geliri elde ettiği işyerinden almakta olduğu
ücret üzerinden kendisine ait asgari geçim
indiriminden yararlanabilecektir.
*
Eşin ücret geliri dışında başka bir geliri varsa, bu
takdirde 265 no'lu tebliğin 6. bölümünde de ifade
edildiği üzere bu kişi eşinin ücretli çalışması
halinde, eşi açısından indirimden yararlanmayacaktır.
*
Emekli maaşı alan eşlere ait indirim hakkını ücret
geliri elde eden eş kullanabilecektir.
(V. Seviğ)
Teşvikli bölgelerde asgari geçim
indirimi
SORU:
Asgari geçim indiriminden dolayı teşvikten faydalanan
şirketimizin teşvik kaybını devlet nasıl telafi
edecek? Bu konuda hiçbir gelişme olmadı. Bu konuda ne
yapmamız gerekiyor? (S. Yalçın)
YANIT:
"Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki" yasa
uyarınca ülkemizde Gelir Vergisi stopaj ve sigorta
primi teşviki uygulanmaktadır.
Yasal düzenleme gereği olarak öngörülen teşvik
uygulamasında teşvik kapsamında değerlendirilecek
ücretliler dolayısıyla hesaplanacak Gelir Vergisi'nin
ya tamamı veyahut da yüzde 80 oranındaki kısmı,
verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk
ettirilen Gelir Vergisi'nden düşülerek terkin
edilmektedir.
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile ilgili olarak
yayımlanan (4) seri numaralı genel tebliğ ile yapılan
yönlendirme gereği teşvik kapsamına giren işçi sayısı
ile asgari ücret üzerinden hesaplanarak ödenmesi
gereken Gelir Vergisi miktarının çarpılması suretiyle
bulunacak tutar, çalışan işçilerin ücretleri üzerinden
tahakkuk ettirilerek vergi dairesine ödenecek olan
Gelir Vergisi'nden indirilerek vergi dairesince terkin
edilmektedir. Oysa Asgari Geçim İndirimi uygulamasında
bordro üzerinde hesaplanan Gelir Vergisi'nden asgari
geçim indirimi uygulamasına göre hesaplanan bedel
düşüldükten sonra vergi dairesine ödenecek, asgari
geçim indirimi olarak hesaplanan kısım için hak
sahiplerine ücretlerine eklenmek suretiyle ödeme
yapılacaktır.
Bir başka anlatımla asgari geçim indirimi
uygulamasında ücretliye yansıtılacak tutar ücret
ödemesinin yapıldığı dönemde ücret bordrosunda açılan
"Asgari Geçim İndirimi" satırında gösterilecek ve
işveren tarafından ilgili aya ilişkin verilecek
muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler
toplamından mahsup edilecek olup, bu miktarın işveren
tarafından mutlak suretle ücretlilere ödenmiş olması
gerekmektedir.
Asgari geçim indirim uygulaması bu hali ile Yatırım ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Yasa hükümlerinin uygulanması ile
örtüşmemekte, tam aksine zıtlık teşkil etmektedir.
Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı'nın açıklama
yapması beklenmektedir.
(V. Seviğ)
ÇALIŞANLAR İÇİN KAYBOLAN YIL
2007
SORU:
Çalışanlara 2007 yılında büyük haksızlık yapıldı.
Kendilerine uygulanan vergi iadesi kaldırıldı. Yerine
asgari geçim indirimi getirildi. Net ücretle
çalışanların asgari geçim indiriminden yararlandırılıp
yararlandırılamayacağı belli değil. Bazı işyerleri
2008 yılında ücretlere zam yapmadı. Bunun yerine
asgari geçim indiriminden doğan farkın hazırlığını
yapıyor.
Asgari geçim indirimi için istenen bildirimler
işverene verilirken bunların nasıl kontrol edileceğine
dair herhangi bir bilgi yok. Maliye Bakanlığı
tarafından yayımlanan tebliğ yeterince açık değil. Bu
durum ücretlilerin aleyhine değil mi?
YANIT:
Asgari geçim indirimi genel anlamı ile çalışanların
aylık geliri üzerinden hesaplanarak alınan Gelir
Vergisi miktarını, yine çalışanın medeni hali ve
bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısına göre azaltmaya
yönelik bir uygulamadır.
Bu
uygulama 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe
girmiş bulunmaktadır.
Uygulamada çalışan tarafından alınan ücretin büyüklüğü
önem taşımamaktadır. Buna karşılık indirimin
uygulanmasında nafaka verilenler, evlat edinilenler
ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle
birlikte oturanlar da yararlandırılmaktadır.
Maliye Bakanlığı tarafından konuya ilişkin olarak
tebliğ ile yapılan yönlendirmelerden de anlaşılacağı
üzere işverenlerin asgari geçim indirimi çalışanlarına
nakit olarak ödemek suretiyle yansıtmaları
gerekmektedir.
Geçmişte uygulanan vergi indiriminde bazı çalışanlar
indirimden yararlanmak üzere topladıkları ve işverene
vermiş oldukları fiş ve faturalar dolayısıyla sorun
yaşamıştır.
Yeni uygulama ile geçmiş dönemde yaşanan sorunlar
ortadan kalkmıştır. Ancak buna rağmen ücretliler 2007
yılında her ay ücretlerinden kesilen Gelir Vergisi
açısından herhangi bir indirim hakkından
yararlandırılmamıştır.
(V. Seviğ)
YARGI
KARARLARINDA
KDV'DE İSTİSNA EDİLMİŞ
İŞLEMLERDE İNDİRİM-II
Danıştay 7. Dairesi E.2004/27
K.2005/2998 T.30.11.2005
Davacı, 2001 yılı temmuz, ağustos ve eylül
dönemlerinde ihraç ettiği köpek mamalarının üretiminde
yüklenip indirimle gideremediği Katma Değer Vergisi
tutarının, bir kısım vergi borçlarına mahsubunu talep
etmiş ancak yerel mahkeme davacının imalatçı
sayılabilmesi için 27 seri No'lu Katma Değer Vergisi
Genel Tebliği'nde aranılan, en az beş işçi çalıştırma
koşulunu taşımadığını, ayrıca kapasite raporu ve
sanayi sicil belgesini ihracat tarihinden sonra
aldığını ileri sürerek bu talebi reddetmişse de gerek
davalı idarece davacının 3065 sayılı KDV Kanunu'nun
11. maddesinin 1/a bendi uyarınca istisna kapsamında
ihracat gerçekleşmediğinden iade hakkının doğmadığı
yolunda bir iddiada veya tespitte bulunulmamış olması,
gerekse yasada öngörülmeyen bir sınırlamanın idarece
yapılacak düzenlemelerle getirilebileceğinin kabul
edilmesinin hakkın özüne dokunma anlamını taşıyacak
olması ve imalatçı sayılabilmek için yasada
öngörülmeyen bir koşulunun Genel Tebliğ ile
getirilemeyecek olması sebepleriyle davacının mahsup
talebinin tebliğde anılan şartları taşımadığından
bahisle kabul edilmemesinde hukuka uyarlık yoktur.
Danıştay Vergi Dava Daireleri
Genel Kurulu E.2004/135 K.2004/197 T.24.12.2004
Yükümlünün 1995 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu
düzenlenen inceleme raporuna göre, davacının 1995
yılına ait tüm defterlerinin tasdikli olduğu, ancak
29.7.1995 tarihinde yevmiye defterinin bitmesi üzerine
bu tarihten sonraki işlemlerin tasdiksiz yevmiye
defterine kaydedilerek defter tasdikinin 29.12.1995
tarihinde yapıldığından bahisle, yevmiye defterinin
bittiği tarihten defter tasdikinin yapıldığı tarihe
kadar olan döneme ilişkin KDV indirimlerinin kabul
edilmemesi, ayrıca ilgili yılda indirilebilir KDV'nin
fazla beyan edildiğinin göz önüne alınması suretiyle
yeniden düzenlenen 1995 yılı KDV beyannamelerine göre
cezalı tarhiyat yapılmışsa da 29.7.1995-30.12.1995
tarihleri arasındaki yevmiye kayıtlarının tasdiksiz
yevmiye defterine kaydedildiği sabit olsa dahi,
kanunen tutulması zorunlu olan diğer defterlerin
tasdikli olması, tasdikli defterlerle karşılaştırmalı
bir inceleme yapılmamış olması ve salt yevmiye
defterinin süresinde tasdik ettirilmemiş olmasının mal
alışları sırasında ödendiği ihtilafsız olan katma
değer vergilerinin indirim hakkını kaybettirdiğinin
kabulünün hakkaniyete ve vergi adaletine uygun
düşmeyecek olması sebepleriyle yapılan tarhiyatın
kaldırılması gerekir.
ÖZELGELERDE
SEVK İRSALİYESİ
1. Büyük Mükellefler Vergi
Dairesi Başkanlığı'nın 11.12.2007 tarih ve 25108
sayılı özelgesi
"VUK'nın
230. maddesinin 5. bendinde; satılan malların alıcıya
teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı
hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı
tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde
alıcının taşınan ve taşıttırılan mallar için sevk
irsaliyesi düzenlemesi ve bu irsaliyenin taşıtta
bulundurulması zorunluluğu düzenlenmiştir. Öte yandan
173 ve 253 sıra no'lu VUK genel tebliğlerinde; diğer
istisna haller haricinde, gümrük idaresince düzenlenip
verilen resmi belgelerin, alınan ürünün alıcı veya
satıcı tarafından taşınıp taşınmadığına bakılmaksızın
sevk irsaliyesi olarak kabul edileceği ve satın aldığı
malı kendi araçlarıyla veya bir nakliyeciye
taşıttıranlardan ayrıca sevk irsaliyesi
istenilmeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm ve
düzenlemeler gereğince, ithal edilen malların, sadece
gümrük idaresinden alınan belgelerle sevk edilmesi
mümkündür. Ancak gümrük idaresince düzenlenen resmi
belgelerde yer alan mal mevcudu ile araçta yer alan
mal mevcudunun aynı miktarda olması gerektiğine dikkat
edilmesi gerekir. Aksi takdirde genel kurallara
riayetle sevk irsaliyesinin düzenlenmesi gerekir.
2. Büyük Mükellefler Vergi
Dairesi Başkanlığı'nın 31.8.2007 tarih ve 16519 sayılı
özelgesi;
"Sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için
düzenlenen bir belgedir. Bu sebeple, firmaya ait
muhtelif yerlerdeki teknik ekipmanların tamiri için
oluşturulan gezici serviste bulunan alet ve edevat
için veya bir teknik ekipmandan söküp diğer teknik
ekipmana takılan malzemeler için sevk irsaliyesi
düzenlenmesi gerekmez."
3. İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı'nın 22.5.2007 tarih ve 4063 sayılı özelgesi;
"Hurda alım satım faaliyeti ile iştigal eden ve aynı
zamanda bazı sigorta şirketlerinin oto hurda
parçalarının toplanmasına ilişkin bölge bayiliğini
yapan şirketin, sigorta şirketlerine teslim için oto
servislerinden topladığı hurda parçaları için
sevkıyatı kendi araçları ile yapıyor ise sevk
irsaliyesi düzenlemesi gerekir."
4. İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı'nın 19.6.2007 tarih ve 4781 sayılı özelgesi;
"Satışı yapılan ürünlerin tanıtımı için hazırlanan
katalogların, broşürlerin ve reklam malzemelerinin
kargo veya kurye aracılığıyla alcılara gönderilmesinde
bu tür malzemeler ticari mal niteliğinde olmadığından
sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmez. Ancak şirketin
ürettiği ve satışını yaptığı ürünleri promosyon gayesi
ile alıcılara dağıtması halinde sevk irsaliyesi
düzenlenmesi gerekir."
5. Antalya Vergi Dairesi
Başkanlığı'nın Eylül 2005 tarihli özelgesi;
"Alıcıların kim olacağının ve de ne kadar mal
alacaklarının bilinmemesi halinde malın taşınması ve
teslimi işini kendi yapan satıcıların ‘muhtelif
müşteri' ibareli sevk irsaliyesi düzenlemesi ve sevk
irsaliyesine konu mala ilişkin olarak teslim anında
fatura düzenlemesi gerekir. Söz konusu sevk
irsaliyesine konu mallardan satılamayanların, dönüş
sırasında irsaliye üzerinde işaretlenmesi ve tekrar
satışa çıkıldığı zaman araca yeni mal da yüklenmiş ise
araçtaki bütün mal için yeniden sevk irsaliyesi
düzenlenmesi gerekir. Ancak, sevk irsaliyesi
düzenlenerek servise çıkılması ve birkaç gün depo, iş
merkezi gibi yerlere geri dönülmemesi halinde, araca
yeni mal yüklenilmiş olsun veya olmasın her gün için
araçta bulunan tüm malları gösteren yeni bir sevk
irsaliyesi düzenlenmesi gerekir."
6. Adana Vergi Dairesi
Başkanlığı'nın 13.10.2005 tarih ve 321 sayılı özelgesi;
"Sevk irsaliyesinde, bir faturada bulunması gereken,
irsaliyeye konu malın fiyat ve bedeli haricindeki
bilgilerin tamamının olması gerekir. Faturada yer
alması gereken bilgilerden birisi de malın nev'i ve
miktarıdır. Sevk irsaliyesine konu malın kum ve çakıl
olması halinde, miktar kısmına metreküp birim değeri
yazılabilir."
7.
Kayseri Vergi
Dairesi Başkanlığı'nın 26.10.2006 tarih ve 2482 sayılı
özelgesi;
"Şubelerinizin dağıtım araçları vasıtasıyla yapılan
satışlara ait faturaların azami yedi günlük süre
içinde şirket merkezinde düzenlenmek istenmesi
halinde, ‘Muhtelif Müşteri' ibareli tek sevk
irsaliyesi düzenleyerek sevkıyatın yapılması
imkânından yararlanılması mümkün değildir. Bu sebeple
muhtelif kişilere yapılan satışlarda faturayı mutlaka
şirket merkezinde düzenlemek istenmesi halinde, her
mal teslimi anında yeni bir sevk irsaliyesi
düzenlenmesi, bu sevk irsaliyesinde araçtaki bütün
mallar için düzenlenmiş olan asıl ‘Muhtelif Müşteri'
ibareli sevk irsaliyesinin tarih, seri ve sıra no
bilgilerine atıf yapılması gerekir. Bu şekilde, söz
konusu faturaların mal tesliminden sonra azami yedi
günlük süre içinde ayrıca düzenlenmesi mümkündür. Bu
şekilde düzenlenen faturada ise hem malın satımına
ilişkin sevk irsaliyesinin hem de asıl irsaliye
‘Muhtelif Müşteri' ibareli sevk irsaliyesinin
bilgilerine yer verilmesi gerekir."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans / 23.01.2008
|