İşverenlerin ücretleri bankadan ödeme zorunluluğu
başlıyor
8 Mayıs 2008 günü Resmi
Gazete’de yayınlanan 5754 sayılı Kanun ile yeni bir
uygulama daha hayatımıza girdi. Artık işverenler
çalıştırdıkları kişilerin ücretlerini mutlaka banka
aracılığıyla ödeyecekler. Kanuna göre, ücretlerini 818
sayılı Borçlar Kanunu gereğince alanların, 5953 sayılı
kısa adıyla Basın-İş Kanunu, 818 sayılı Deniz İş Kanunu
ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince ödenecek ücretler
bundan böyle bankalar aracılığıyla ödenecek.
1- Yönetmelik bekleniyor
Uygulamanın esasları ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı’ndan
sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından müştereken
hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenecek. Bu
yönetmelik ile, ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki
her çeşit istihkakı kural olarak, Türk parası ile
işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına
ödenmesiyle ilgili olarak hangi işverenlerin ücret ve bu
gibi ödemeleri bankadan yatırmak zorunda İşverenlerin
tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü,
çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve
benzeri gibi unsurları dikkate alarak belirleyecek.
İstisna tutulan yani çalıştırdığı işçilerin ücret, prim,
ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel
olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme
zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü
kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu
nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan
banka hesapları dışında ödeyemeyecek olanlar da bu
yönetmelikle belirlenecekler.
2- Bankadan ödenmezse yok sayılacak ve 100 YTL ceza
verilecek
Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit
istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan
banka hesabına ödemeyenlere bu durumda olan her işçi ve
her ay için 100 YTL idari para cezası uygulanacak. Ancak
unutulmaması gereken husus bankadan ödeme zorunluluğu
olduğu halde ücretleri başka şekillerde ödeyenler
işverenlerin çalıştırdıkları işçilere yaptıkları
ödemeler de yok sayılacak. Yani sanki ücret ödememiş
gibi değerlendirilecekler.
3- İşçi ücret bilgilerini bankalar kamuya gönderecek
Yİne aynı Kanun ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun
73’üncü maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen
aşağıdaki cümle ile; “22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı
Borçlar Kanunu, 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın
Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki
Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 20/4/1967 tarih
ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu ile 22/5/2003 tarihli ve
4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalıştırılan işçi,
gemiadamı ve gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu
nitelikte her çeşit istihkak ödemelerinin özel olarak
açılan banka hesabına yapılması halinde, bu hesaplara
ilişkin bilgi ve belgelerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı ile
bunlara bağlı kurum ve kuruluşlara verilmesi sırrın
ifşaı sayılmaz. Bu bilgi ve belgelerin verilmesine
ilişkin usûl ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığından
sorumlu Devlet Bakanlığı ile Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunca belirlenir” diyerek, işyeri ile
ilgili bilgilerin sırrın açıklamasına girmeyeceği yani
kamu bu bankalardan ücret ödemeleri ile ilgili bilgi
istediğinde gönderilmesinin zorunlu olacağı da
kanunlaştırılmış.
--------------------------------------------------------------------------------
Raporun ilk 2 gününün parasını kimse ödemek zorunda
değil
Alİ Bey, ben özel bir güvenlik şirketinde çalışmaktayım.
Gittiğim hastaneden bana 10 günlük istirahat verildi. Bu
istirahat süresince işverenim bana para vermedi, SSK’ya
gittim onlar da beni PTT’ye gönderdiler. PTT’den bana
sadece 8 günlük para verdiler. PTT memuru 2 günlük
sürenin parasını işveren ödeyecek diyor, işverene
gidiyorum biz para vermeyiz diyor. Benim 2 günlük
süremin parasını kim verecek? İsmi mahfuz
Sayın okurum, 10 günlük istirahatin 8 gününü SSK öder
kalan 2 günlük sürenin parasını ise kimse ödemek zorunda
değil. Zaten bu düzenlemenin amacı da işçilerin, nasılsa
ücretlerimizde bir kuruş düşüş olmuyor sık sık viziteye
çıkıp, istirahat alalım demelerini engellemektir. 506
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince istirahat alan
işçilerin, istirahat sürelerinin ilk 2 günü için SSK
geçici işgöremezlik ödeneği ödemez. Bu iki günlük
sürenin ücretini işveren de vermek zorunda değildir.
Ancak, işveren isterse ödeyebilir. Bu arada işyerinde
örgütlü sendikası olan ve sendika ile Toplu İş
Sözleşmesi (TİS) imzalamış bir çok işyerinde işçinin
ücretini alamadığı bu sürenin yevmiyesi işveren
tarafından ödenebilmektedir. İşyerinde TİS olmayan
işverenler de isterlerse işçilerinin istirahatli olduğu
bu iki günlerinin ücretlerini ödeyebilir bu durumda
işçiye ücret ödemesi yapıldığı için SSK’ya 30 gün olarak
bildirim yapılmak zorunluluğu vardır. Uygulamada bu
ödemeye atıfet (yardım) kabilinden ödeme denir ve ücret
ödemesi olduğundan SSK primi alınacak kazançlardandır.
Ayrıca, iki gün değil ama mesela 10, 20 veya 30 gün
istirahat alan işçiye de işveren atıfet kabilinden ücret
ödeyebilir (bazı işyerleri SSK’dan istirahat parasını
getiren işçisine tam aylığını aynen ödemektedir) bu
durumda da işçiye ücret ödemesi yapıldığı için SSK’ya
tam ay bildirilmesi gerekir. Yani, PTT memuru bu konuyu
bilmiyormuş o işçi ile memuru birbirine karıştırıyor,
Zira, memurlar için istirahat süresince de çalıştıkları
kurumlar para öderler.
--------------------------------------------------------------------------------
Bulgaristan göçmenleri aman dikkat
Ali Bey, yazılarınızı takip etmeye çalıştım fakat bir
konuyu anlayamadım. Ben Bulgaristan göçmeniyim.Yeni
yasaya göre yurtdışı borçlanması yaparak emekli olsam,
SGDP ödeyerek çalışmaya devam edebilir miyim? Mehmet
Çolakoğlu
Sayın okurum, iyi ki bu soruyu sordunuz da beni sizin
durumunuzda olan Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımı
uyarma fırsatı yarattınız. 8 Mayıs 2008 günü Resmi
Gazete’de yayınlanan 5754 sayılı Kanun ile yürürlüğe
giren (3201 sayılı Kanuna eklenen) aşağıdaki Geçici
6’ncı maddeye göre; “Sosyal güvenlik sözleşmesi
imzalanmamış ülkelerden 1/1/1989 tarihinden bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar zorunlu göçe tabi
tutulan, Türk vatandaşı olup Türkiye’de ikamet eden ve
1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı Kanun dahil olmak üzere
sosyal güvenlik kuruluşlardan gelir veya aylık almamak
koşulu ile yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma
süreleri bu Kanun’a göre borçlandırılmak suretiyle
yaşlılık aylığı bağlanmasında sosyal güvenlikleri
bakımından değerlendirilir”. Ancak, yine aynı gün
yürürlüğe giren, 3201 sayılı Kanun’un değişik 6’ncı
maddesinin (B) fıkrasına göre;
“B) Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık
bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke
mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal
sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile
Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları,
tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir
ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun sosyal güvenlik destek
primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden
yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz”
demektedir. İşte bu nedenle de, Bulgaristan göçmeni olan
sizler dahil yurtdışı borçlanması yaparak emekli
olanların SGDP (sosyal güvenlik destek primi) ödeyerek
çalışma hakları olmayacaktır.
Ali Tezel
Akşam / 20.05.2008 |