|
Kurum kârlarının dağıtımında stopaj
Gelir Vergisi Yasası’nın
94/6-b maddesi uyarınca tam mükellef kurumlar
tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, Gelir ve
Kurumlar Vergisi mükellefi olmayanlara ve bu
vergilerden muaf olanlara dağıtılan kâr payları
yüzde 15 oranında tevkifata tabi tutulmaktadır.
Ancak yasal düzenleme gereği olarak “Tam mükellef
kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi
temsilci aracılığı ile kâr payı elde eden dar
mükellef kurumlara yapılan kâr payı ödemeleri
üzerinden vergi kesintisi yapılmaması”
gerekmektedir.
Uygulamada, özellikle halka açık şirketlerce ihraç
olunan hisse senetleri maliklerinin kimler olduğu
dağıtımı yapacak şirket tarafından bilinmediğinden,
bu hisselere isabet eden kâr payları üzerinden vergi
kesintisi yapılıp yapılmayacağı ve kesilen
tutarların ne şekilde mahsup veya iade edileceği
hususu duraksama yaratmaktadır.
Bilindiği üzere Türk Ticaret Yasası’nın
409.maddesinde, anonim şirketler tarafından ihraç
edilen hisse senetlerinin hamiline veya nama yazılı
olacağı, 417. maddesinde ise şirketlerin nama yazılı
hisse senedi sahiplerinin adı, soyadı ve
adresleriyle pay defterine kaydetmeleri gerektiği
hususu hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Dolayısıyla, kâr payı dağıtacak şirketin ihraç
ettiği nama yazılı hisse senetlerinin kimler elinde
bulunduğunun pay defterinden tespit edilmesi mümkün
olduğundan, tam/dar mükellefiyet esasında Kurumlar
Vergisi mükellefi olanlar adına kayıtlı bulunan
senetlere isabet eden kâr payları üzerinden vergi
kesintisi yapılmayacaktır. Ancak buna karşılık
Kurumlar Vergisinden muaf olanlar ile Kurumlar
Vergisine tabi olmayanlara yapılan ödemeler vergi
kesintisine tabi olacaktır.
Vergi kesintisinin yapılmaması için nama yazılı
hisse senetlerini elinde bulunduran kişinin hukuki
niteliğinin herhangi bir duraksamaya yer vermeyecek
şekilde belirlenmiş(kanıtlanmış) olması
gerekmektedir.
Halka açık şirketler tarafından ihraç edilen ve
borsada işlem gören nama veya hamiline yazılı hisse
senetlerine ait kâr payı dağıtımında, söz konusu
hisse senetlerinin maliklerinin tam mükellef
kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi
temsilci aracılığıyla kâr payı elde eden dar
mükellef kurum olduğunun belirlenmesi halinde,
bunlara yapılacak kâr payı ödemeleri üzerinden
devergi kesintisi yapılmıyacaktır. Bu bağlamda vergi
kesintisinin yapılmaması için ,aracı kurumlar,
müşterilerinin hukuki niteliği ve mükellefiyet
bilgilerini Takasbank Merkezi Kayıt Kuruluşuna
bildirecektir.
kâr payı ödemelerinde vergi kesintisi yapma
yükümlülüğü, şirket yetkili organlarının kâr payı
ödemelerinin yapılmasını öngördüğü tarih itibariyle
başladığından, nakden bir ödeme yapılmamış olsa bile
kâr payının ödenmeye başlaması gereken tarihte
hesaben gerçekleştiğinin kabul edilmesi
gerekmektedir.
Bu nedenle Takasbank Merkezi Kayıt Kuruluşu söz
konusu bilgileri her kâr payı dağıtım işlemi için
kâr payını elde eden kurumlar açısından yapılan
ayrıma göre,kar dağıtacak şirkete aktaracaktır. kâr
payının Takasbank Merkezi Kayıt Kuruluşu aracı
kılınmaksızın ,doğrudan aracı kurumlar tarafından
müşterileri adına tahsil edilmesi halinde, her bir
müşterinin hukuki özelliği ve mükellefiyeti aracı
kurumlar tarafından kar dağıtmaya karar veren
şirkete bildirilecektir. Aracı kurumlar,
müşterilerine ait olan ve Takasbank Merkezi Kayıt
Kuruluşu’na veya kar dağıtacak şirkete verdikleri
bilgilerin doğruluğundan sorumludurlar. kâr
paylarının hisse sahiplerince doğrudan talep
edilmesi halinde, hak sahibinin vergi kesintisi
yapılmayacak kurumlardan olduğu hususu kar dağıtımı
yapacak şirket tarafından belirlenecektir.
Müşterilerin veya ortakların hukuki yapıları ve
mükellefiyet bilgileri hakkında herhangi bir
duraksama olması halinde aracı kurumlar veya kâr
payı dağıtacak şirketler, mevcut durumlarını Ticari
Sicili Gazetesi, vergi levhası veya bağlı oldukları
vergi dairesinden alacakları bir yazı ile
kanıtlamasını isteyeceklerdir.
Hisse senetleri sahiplerinin hukuki niteliği ve
mükellefiyet bilgilerinin kâr payı dağıtacak şirkete
bildirilmemesi halinde veya hisse senedi sahipleri
(malikleri) tarafından hukuki durumlarının
kanıtlanamaması durumunda, dağıtımı yapacak şirketin
vergi sorumluluğundan kurtulabilmesi için söz konusu
hisse senetlerine isabet eden kâr payları üzerinden
yapacakları kesinti, tam mükellef kurumlar ile
Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci
aracılığıyla kâr payı elde eden dar mükellef
kurumlar için nihai vergi niteliğinde
sayılmayacaktır. Bu nedenle, kesilen bu vergiler
mükelleflerin doğmuş ve doğacak tüm vergi borçlarına
mahsup edilebileceği gibi, geçici vergi ve Kurumlar
Vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan vergiye de
mahsup edilebilecektir.
Bu gibi durumlarda elde ettikleri kâr payları
üzerinden vergi kesintisi yapılan kurumların, bu kâr
paylarını aynı takvim yılı içersinde tekrar
ortaklarına dağıtmaları halinde dağıtacakları kâr
payları üzerinden, vergi kesintisi yapılarak
dağıtımın yapıldığı aya ilişkin muhtasar beyanname
ile beyan edilecek, bu beyanname üzerinden
hesaplanan vergiden kâr dağıtımına bağlı önceki
aşamada kesilen vergi mahsup edilecektir.
Veysi Seviğ / Yorum
Referans /
18.05.2007
MuhasebeNet.Net |
|