Dolaylı vergilerin
(özellikle KDV, ÖTV) toplam vergi gelirleri
içerisindeki payı giderek artıyor.
Bu konuda yorum yapan
uzmanlar genel olarak ülkemizdeki dolaylı
vergilerin çok yüksek olduğundan bahseder.
Gerçekten de özellikle cep telefonu
operatörlerin yakındığı yüksek özel iletişim
vergisi ve akaryakıt ürünleri üzerinden alınan
yüksek özel tüketim vergisi bölgesel ve hatta
küresel rekorları kırma yolunda hızla ilerliyor.
Ancak olaya başka bir
açıdan bakarsak, dolaylı vergilerin toplam vergi
gelirleri içerisinde yüksek olmasının bir diğer
sebebi de gelir üzerinden toplanabilen
vergilerin düşük olmasıdır.
Tabii ki bunun nedeni
gelir üzerinden alınan vergilerin yüzdesel
olarak az olması değil, kayıtdışı ekonominin
yüksek olması ve gelir üzerinden alınan
vergilerin toplanmasının zor ve maliyetli
olmasıdır.
Ülkemizin bu gerçekleri
karşısında şirket yöneticilerinin umutla
ekonominin bir gün kayıt altına gireceğini ve
dolaylı vergi yükünün azalacağını beklemeleri
mantıklı olmayacaktır.
Katma değer vergisi
(KDV), özel tüketim vergisi (ÖTV), Kaynak
Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) gibi vergiler
büyük bir yük oluştursa da, gerek Katma Değer
Vergisi Kanunu ve gerekse de Gümrük Kanunu'nda
özellikle üretim ve ihracat yapan firmalara
yönelik ciddi istisnalar vardır.
Ana hatlarıyla Katma
Değer Vergisi Kanunu'nun 11 ila 17'nci maddeleri
ile Gümrük Kanunu'nun 167'nci maddesinde istisna
ve muafiyetler tanımlanmıştır.
Bu istisnalardan ve
planlama araçlarının bir kısmından bu yazımda
kısaca bahsedeceğim:
1- Serbest bölgeler
Serbest Bölgeler 1985
yılında 3218 sayılı yasa ile ilk düzenlemesi
yapılan ve sayıları bugün itibariyle 20'yi geçen
özel bölgelerdir. Bu bölgelerin ilk kurulduğunda
amaç ihracatı-istihdamı artırmak ve ekonominin
girdi ihtiyacını kolay ve daha az maliyetli
olarak karşılamaktı.
2004 yılına kadar
serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketler
herhangi bir vergi yüküyle karşı karşıya değildi
(Serbest Bölge Fonu hariç).
Ancak 6 Şubat 2004'te
yapılan değişiklik ile serbest bölgelerde
tanınan vergi avantajları sınırlandı.
Şu an için hâlâ serbest
bölgelerde KDV ve gümrük vergisi avantajı devam
etmekte.
Ayrıca serbest
bölgelerde üretim yapacak firmalar için hala
kurumlar vergisi avantajı da ülkemizin Avrupa
Birliği'ne tam üyeliğinin gerçekleşeceği yılın
sonuna kadar mevcut.
2- Antrepolar
Antrepolar Gümrük
Kanunu ile düzenlenen özel bir rejim.
Antrepolar Gümrük
idaresi tarafından kontrol edilen, ithalat ve
ihracata konu eşyanın depolanabileceği özel
alanlar.
Antrepolar özellikle
yüksek miktarda mal ithal edecek ancak uzun bir
süreçte yurtiçerisinde satacak olan firmaların
KDV'yi ertelemek ve KDV finansmanını
kolaylaştırmak için kullanabilecekleri önemli
bir araç.
Antrepolar ülkemizi
bölgesel depo olarak kullanarak diğer ülkelere
ihracat veya transit ticaret yapacak firmalar
için de önemli bir planlama aracıdır.
3- Dahilde işleme
rejimi
Dahilde işleme rejimi
diğer ülke uygulamalarında bir gümrük rejimi
olmakla birlikte ülkemizde gümrük
operasyonlarının ötesinde bir anlam ifade
etmektedir.
Dahilde işleme
rejiminde amaç ihracatçı firmaların yurtdışından
temin edecekleri ham maddeleri, gümrük vergisi
ödemeden ülkemize getirmesi ve daha sonra bu
hammaddelerden imal edilen ürünlerin ihraç
edilmesidir.
Mevcut uygulamada
dahilde işleme rejimi sadece gümrük vergisi
ödememeyi değil KDV ödememeyi de kapsamaktadır.
Hatta sadece ithal
ürünler için değil bazı durumlarda yurtiçinden
temin edilen hammaddeler için de KDV
istisnasından faydalanmak mümkündür.
4- Yatırım teşvik
belgesi
Yatırım teşvik belgesi
uygulaması yıllarca Türk sanayiinin gelişmesine
büyük katkılarda bulundu.
Dönemsel olarak değişik
teşvik unsurlarını kapsasa da yatırım teşvik
belgesi ana olarak gümrük vergisi ve katma değer
vergisi istisnasını kapsar.
Mevcut uygulamada da
yatırım teşvik belgesi sahibi firmalar bu belge
kapsamında temin edecekleri ürünler için gerek
ithalat esnasında gerekse yerel teminlerinde KDV
istisnasından faydalanabilmektedir.
Gerek KDV Kanunu
gerekse Gümrük Kanunu beraber
değerlendirildiğinde yukarıda belirtilen
avantajlarla sınırlı olmayan birçok planlama
aracı sunabilmektedir. Şirket yöneticilerinin
yüksek orandaki dolaylı vergilerin yükünü
hafifletebilmeleri için bu konuya önem vermeleri
kendi yararlarınadır.
Yukarıda sadece genele
hitap eden ve çokça kullanılan avantajlardan
bahsettim.
Bunların dışında
özellikle KDV Kanunu'nda aşağıdakiler gibi pek
çok istisna mevcuttur:
" İhracat istisnası
" Hizmet ihracat
istisnası
" Petrol arama
faaliyetlerine yönelik istisna
" Liman ve hava
meydanlarının inşasına yönelik istisna
" Savunma yatırımlarına
yönelik istisna
" Transit taşımacılık
istisnası
" Diplomatik istisnalar
" Geçici ithalat rejimi
istisnası
" Hariçte işleme rejimi
istisnası
" Kültür ve eğitim
amaçlı istisnalar
" Sosyal amaç taşıyan
istisnalar
" Teknoloji geliştirme
bölgelerine yönelik istisnalar
Örneklerden de
görüldüğü gibi vergi gelirlerimiz başta KDV, ÖTV
ve gümrük vergisi gibi dolaylı vergiler üzerine
kurulmuş olsa da, üretim ve ihracat yapan
firmalar için faydalanabilecek önemli sayıda
fırsat mevcuttur. Yukarıda bunlardan sadece bir
kısmından bahsedebildim.
Firmaların başta
yatırım dönemlerinde, gümrük ve KDV kanunlarında
tanınan bu avantajları birlikte değerlendirerek
karara varmaları uygun olacaktır.
KDV Kanunu'nun bir
gecede ciddi olarak değişebildiği ve firmaların
verdiği kararların altüst olabildiği bir
dönemdeyiz. Gelecek yazımda Avrupa Birliği
ülkelerinde KDV uygulamalarından ve ülkemizde
bir gecede yapılan değişikliklerin gelişmiş
ülkelerde hangi mekanizmalardan geçtikten sonra
ve ne kadar sürede yapıldığından bahsedeceğim.
Bitirmeden önce Charles
Darwin'in evrim teorisiyle ilgili olarak
söylediği ancak evrim teorisinden çok bu kadar
kaygan bir zeminde hareket etmek zorunda olan
bizim ticaret ve sanayicilerimizle daha ilgili
olduğunu düşündüğüm bir sözünü hatırlatmak
isterim
"Hayatta kalan,
türlerin en güçlüsü değildir; en akıllısı da
değildir; değişikliğe en iyi ayak uyduranıdır."
Charles Darwin
Cenk Ulu
cenk.ulu@dunya.com
Dünya gazetesi /
16.01.2008 |