Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  TÜRKİYE' NİN MUHASEBE REHBERİ. "GÜNCEL MALİ MEVZUATLAR, YORUM, HABER"

 

 

 

-Muhasebe, Mevzuat, Yorum, Haber-14.06.2007-

--------------------------------------------------------------------

 
 

Kira gelirinden ödenen kiranın indirilmesi
 

Gelir Vergisi Kanununda ticari işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerden elde edilen kira gelirlerinin, gayrimenkul sermaye iradı kategorisinde vergilendirilmesi esası benimsenmiştir.

Bunlardan birincisi, vergiye tabi gelirin doğrudan yüzde 25’inin gider olarak kabul edilmesine dayanan götürü gider yöntemidir.

Diğer yöntem ise kiraya veren tarafından yapılan ve belgeye dayanan giderlerin kira gelirinden düşülmesini öngören gerçek usuldür.

Mükellefler diledikleri usulü seçebilirler. Ancak götürü gider usulünü
seçenler, iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler. Mükelleflerin bu seçim hakkını, her bir kira geliri için değil, beyanname bazında kullanmaları gerekmektedir.

Gerçek usulde hangi giderlerin gelirden düşülebileceği kanunda tahdidi olarak belirtilmiştir. Sahibi bulundukları konutu kiraya vererek kirada oturan mükelleflerin elde ettikleri kira gelirlerinden indirebilecekleri gerçek giderleri arasında, ödedikleri kiraya da yer verilmiştir. Ancak bu durumda olup da kira gelirinden ödedikleri kirayı düşmek isteyenlere, bazı sınırlamalar getirilmiştir. Sınırlamaya göre kira gelirlerinden önce diğer gerçek giderlerin indirilmesi, daha sonra kalan tutardan ödenen kiranın düşülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla düşülebilecek kira gideri miktarı, kalan tutarla sınırlıdır. Bu nedenle kendi konutlarını kiraya verenlerin, elde ettikleri kira gelirinden daha fazlasını gider olarak indirmeleri ve bu yolla diğer gelirlerinden indirebilecekleri gider fazlası yaratmaları yahut izleyen yıla devreden zarar oluşturmaları mümkün değildir.

Yurtdışında oturanların konut kirası düşer mi

Evini kiraya verip konut kiralayanlar kira ödemelerini, kiraya verdikleri muhtelif yerler varsa, elde ettikleri toplam kira gelirlerinden değil, sadece konut olarak kiraya verdikleri yerlerden elde ettikleri kira gelirlerinden düşebilirler. Bu giderleştirme olanağı, sahibi oldukları gayrimenkullerini konut olarak kiraya verenlere tanınmıştır. Bu nedenle kiracının sıfatı önemli olmayıp, kullanım şekli önemlidir. Kiracı, bir ticari işletme veya şirket olabilir. Kiracı, kira ödemesini stopajlı olarak da yapabilir. Bu nedenle sahibi oldukları dairelerini, örneğin bir anonim şirkete kiraya vererek kirada oturanlar da anonim şirketin bu daireyi personeline lojman olarak kullandırması halinde, aldıkları kiradan kendi konutları için ödedikleri kirayı gider olarak düşebilirler. (Danıştay 3. Dairesi E: 1986/1207 K: 1986/1964 T: 9.10.1986, Danıştay 3. Dairesi E: 1986/1208 K: 1986/1965 T: 9.10.1986). Bu noktada akla gelen bir soru da Türkiye’de sahibi oldukları konutları kiraya verip, yurtdışında oturanların, yurtdışında ödedikleri konut kirasının düşülüp düşülemeyeceğidir. Gelir İdaresi Başkanlığı bu soruya, gerek tam gerekse dar mükellef kira geliri elde edenler için hazırladığı beyanname rehberinde olumsuz yanıt vermiştir.

Danıştay'ın konut kirası ile ilgili görüşü

Rehberlerde konuya ilişkin gider kalemi açıklanırken aynen “Dar mükelleflerin (yurtdışında işçi olarak çalışan Türk vatandaşlarımız da dar mükellef kapsamındadır) yabancı ülkelerde ödedikleri kira gelirleri hariç” denilmiştir. Ancak bu ifadenin söz konusu yasa maddesine göre bir yasal dayanağı yoktur. Yasanın bazı maddelerinde harcamanın Türkiye’de yapılması koşulu aranırken bu gider kalemi için böyle bir koşul öngörülmemiştir. Nitekim açılan davalarda da Danıştay, konut olarak kiralanan gayrimenkulün mahallinin yurtiçinde veya dışında bulunmasının sonucu etkileyeceğine dair kanunda bir açıklık bulunmadığı gerekçesi ile yurtdışında işçi olarak çalışanların da bulundukları ülkelerdeki konutları için ödedikleri kira giderlerini, Türkiye’de elde ettikleri kira gelirlerinden gider olarak indirebileceklerine karar vermektedir. (Danıştay 3. Dairesi E: 1992/833 K: 1993/1374 T: 14.4.1993; Danıştay 4. Dairesi E: 1999/1860 K: 1999/5292 T: 30.12.1999).Görüldüğü gibi bu konuda da yargı ile idare arasında görüş ayrılığı vardır. Mükellef hakları bildirgesi ile mükelleflerin haklarına azami saygı göstereceğini ilan eden Gelir İdaresi, doğal olarak beyanname kılavuzlarında mükellefleri kendi görüşüne göre yönlendirmekte, neticede konuya vakıf olmadan veya konusunda uzmanlar ile çalışmadan beyanname verenler gereksiz yere fazla ve haksız vergi ile karşı karşıya kalmaktadır.

Bumin Doğrusöz / Yorum

Referans /14.06.2007

 

MuhasebeNet.Net

 

                                                                                                                                              

Copyrıght © 2005-2006  www.muhasebenet.net- Türkiye'nin Muhasebe Rehberi. Her hakkı saklıdır.