İşçiye ‘babalık izni’ verilmesi gerekir mi?
İş kanununda evlilikte 3 gün,
ölümde 3 gün ve babalık halinde de 3 gün olan izinlerin
işveren tarafından verilmesi zorunlu mudur? İşçinin
hakkı mıdır? F.Ö.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 55. maddesinde, evlenmelerde
üç güne kadar, ana veya babanın, eşin, kardeş veya
çocukların ölümünde üç güne kadar verilmesi gereken izin
sürelerinin yıllık iznin hesabında çalışılmış gibi
sayılacağı belirtilmiş, ancak ‘karısı doğum yapan erkek
işçiye’ doğum izni verilmesine ilişkin bir hüküm
getirilmemiştir.
İş Kanunu kapsamında çalışan işçilerin evlenmelerinde üç
güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş veya
çocuklarının ölümünde üç güne kadar verilecek izinlerin
ücretli veya ücretsiz izin olarak kullandırılması
tamamen işverenin takdirindedir.
Yani, işverenler bu sayılan izinlerin ücretli izin
olarak kullandırılması için zorlanamayacaktır. Mazeret
izinleri sadece işçiye haklı bir nedeni bulunmasından
ötürü, izin verilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu mazeret
izinleri yıllık ücretli izin hesabında çalışılmış gibi
değerlendirilmelidir.
Ancak, şüphesiz işveren tarafından işçinin evlenmesinde
üç güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş
veya çocuklarının ölümünde üç güne kadar verilecek
izinlerin ücretinin işçiye ödenmesi (mazeret izninin
ücretli izin sayılması) mümkündür. İşverenin bu izinleri
ücretli izin olarak kabul edip işlem yapması da
mümkündür. Bu, hem sosyal adaletin bir gereği, hem de iş
barışının ve işçinin motivasyonunun sağlanması açısından
önemlidir.
Babaların doğum izni yok
Bir çok ülkede, babalara da doğum izni kullandırılmasına
yönelik düzenlemeler yapılırken, maalesef iş
kanunlarımızda bu yönde herhangi bir düzenleme
yapılmamıştır. Yaklaşık 5 yıl önce yürürlüğe giren yeni
iş kanunumuzun bir çok çağdaş hükmü olmasına rağmen,
‘karısı doğum yapan erkek işçiye’ doğum izni verilmesine
ilişkin bir hüküm getirilmemesi önemli bir eleştiri
konusudur. Diğer mazeret hallerinde olduğu gibi,
babalara da doğum izni verilmesine ilişkin bir yasa
değişikliği yapılmalıdır.
Bu bakan alkışlanır
Hangimiz sıkıntı çekmedik ki, çekilen araçlardan.
Hastanız vardır, ilaç almak için 1-2 dakika yol kenarına
bıraktığınız araç döndüğünüzde yerinde yoktur.
Hırsız mı çaldı, yoksa trafik vakfı mı çekti diye
araştırırken esnafın tarif ettiği otoparklara
yönelirsiniz. Hasta ilaç beklerken siz aracınızın
derdine düşmüşsünüzdür.
Bir de otoparklarda külhanbeyleriyle muhatap olur, can
sıkıntısından bütün gün hiçbir iş yapamazsınız.
İçişleri Bakanı sayın Beşir Atalay, uzun bir süreden çok
sayıda kişiyi mağdur eden, hem araçların fahiş fiyatla
çektirilmesi hem de araç sahibine ceza uygulanmasını
sona erdiren bir genelge yayınladı. Böylece, trafikte
araç çekme devri artık bitti. Artık yasak yere park eden
araçlar, parka çekilmeyecek ve sadece para cezası
yazılacak.
Özellikle büyük şehirlerde kurulu Trafik Vakfı
çekicileri artık can yakamayacak. Zaman zaman benim de
bu köşeden ele aldığım ve eleştirdiğim araçların
çekilmeyerek sadece para cezası yazılması çok doğru bir
karar.
İçişleri Bakanlığına atandığı tarihten beri, akademisyen
bakışı ile birçok önemli eksikliği ve aksaklığı gideren
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bu son icraatıyla da
önemli bir adım attı.
İşte bu bakan alkışlanır.
Resul KURT
Resulkurt.com
14.02.2008 |