|
Ödeme emrine karşı açılacak davalar ve mükellef
hakları
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun'un 58. maddesine göre kendisine ödeme emri
tebliğ olunan kişi tebliğ tarihini izleyen günden
başlamak üzere 7 gün içerisinde vergi mahkemesinde
dava açabilecektir. Ödeme emrine itiraz başlığı
taşıyan maddeye göre kişi böyle bir borcu olmadığını
veya kısmen ödediğini veya zamanaşımına uğradığını
iddia edebilir. Bu kişi ödeme emri için öngörülen bu
7 günlük süreyi geçirirse ilk derece mahkemeleri
süre aşımı sebebiyle davayı reddedeceklerdir.
Davasını 7 günlük sürede değil fakat 30 günlük yasal
dava açma süresinde açan kişi, kendisinin ödeme
emrine itiraz etmediğini, ödeme emri düzenlenmesine
ilişkin davalı idare kararıyla birlikte yasal
olmayan ödeme emirlerinin de iptalini talep
ettiklerini belirterek 7 günlük süreye tabi
olmadığını ileri sürerse ne olacaktır? Ödeme
emirlerinde dava açma süresinin gösterilmemiş olması
kişilere bu hakkı verir mi?
Bu soruların cevabı Danıştay 4. Dairesi'nin
13.11.2006 tarihinde verdiği, E.2005/2134,
K.2006/2156 sayılı kararında verilmektedir.
Karar'da, Anayasa'nın özellikle 36. ve 40.
maddelerine yapılan atıflarla iddia, savunma ve adil
yargılanma haklarından bahsedilerek, devletin
kişilere başvuracakları kanun yolları, merciler ve
süreleri belirtmek zorunda olduğu, bunun ilgili
makamların takdirinde bulunmadığı, Anayasa'nın
bağlayıcılığının zorunlu bir sonucu olduğu ifade
edilmiştir.
6183 sayılı kanunun 55. maddesinde ödeme emrinde
bulunması gereken hususlar içerisinde başvuru yeri
ve sürelerle ilgili bir açıklama yoktur. 58. maddede
ödeme emrine itiraz konusunda Vergi Usul Kanunu
hükümlerine atıf yapılmaktadır. Ayrıca 2576 sayılı
kanun itiraz deyiminin vergi mahkemesinde dava
açılması anlamını taşıdığını belirtmektedir.
Danıştay'a göre, bu iki hükümden çıkan sonuç vergi
mahkemesinde 7 gün içerisinde dava açılması
gerektiğidir. Bu aşamadan sonra Anayasa'nın 40.
maddesinin doğrudan uygulanabilirliği tartışmasının
yapılmasını zorunlu gören Danıştay'a göre Anayasa
hükümleri doğrudan ve öncelikle uygulanacaktır.
Yasama, yürütme ve yargı organları, idare makamları
ve diğer kamu kurum ve kuruluşları işlemlerinde, bu
işlemlere karşı başvurulacak idare mercileri ve
kanun yolları ile sürelerini belirtmek
zorundadırlar.
Ödeme emirlerinde
dava süresi belirtilmelidir
Danıştay'a göre ödeme emirlerinde dava açma
süresinin yer almaması karşısında 7 günlük dava açma
süresi geçse de genel dava açma süresi devam
etmektedir. Bu mükellef hakları bakımından olumlu
bir gelişmedir. Hak arama özgürlüğü mükelleflere
nasıl davranacağı konusunda açıklamalar
getirilmesini de gerektirmektedir. Burada amaç bir
hukuk devleti olarak mükellefin süresinin farkına
varmayıp dava açmaması değil, özellikle haklı
olabileceği ihtimaline karşı bu hakkının kendisine
hatırlatılmasıdır. Mükellef haklarına saygılı bir
idare bu şekilde davranmalıdır.
Ayrıca, ödeme emirlerinde uygulamada çok sık yapılan
cuma günü tebligat usulünden de vazgeçilmelidir. Bu
durumda 7 günlük süre mükelleflerin büyük bir
çoğunluğunun ancak pazartesi günü harekete geçmeleri
sebebiyle fiilen 5 güne düşmektedir. Bu durumda
idare ne yapalım zarfa daha önce baksalardı
diyebilir ama mükellef haklarına saygılı bir
idarenin bu kuşku ve güvensizlik ortamını
istemeyeceğini düşünüyorum.
Bu kararı ile Danıştay mükellef hakları bakımından
gelişmiş ülkelerde var olan fakat bizde eksik kalan
bir noktayı açıklığa kavuşturmuştur. İdare
göndereceği ödeme emirlerinde dava açma sürelerini
de belirlemeli ve bildirmelidir. Ayrıca kişilerin
savunma hakları bakımından tebligat günü bakımından
cuma takıntısından vazgeçmek gerekmektedir. Mart ve
nisan ayları itibarıyla bazı ödeme emirlerinde dava
açma süresi belirtilmekte, bazılarında ise
belirtilmemektedir. İdarenin bu durumu kendi
birimlerine bir an önce duyurması ve bu yazının
matbu hale getirilmesi gerekmektedir.
MuhasebeNet.Net
Hakan Üzeltürk
huzelturk@superonline.com
Dünya online
13.04.2007
MuhasebeNet.Net
|
|