|
Hizmet ithalatında KDV
Ülkemizde son yıllarda
yurtdışından bilgisayar yazılım programları ve
benzeri nitelikteki hizmet ithalatının giderek
arttığı gözlenmektedir. Ancak uygulamada bu tür
ithalatın Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi
açısından duraksama yarattığı gözlenmektedir.
Kurumlar Vergisi Yasası’nın 3'üncü maddesinde yer
alan tanımlamaya göre kanuni ve iş merkezlerinin her
ikisi de Türkiye’de bulunmayan kurumlar “dar
mükellef” olarak kabul edilmekte ve sadece
Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden
vergilendirilmektedir. Diğer yandan aynı yasanın
30'uncu maddesi uyarınca dar mükellefiyete tabi
kurumlara ticari veya zirai kazanca dahil olup
olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira,
işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri
nitelikteki gayri maddi hakların satışı, devir ve
temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya
tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden yüzde 15
oranında Kurumlar Vergisi kesintisi yapılmaktadır.
Aynı yasa maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca
bakanlar kurulu bu madde kapsamında yapılması
öngörülen vergi kesintisi oranlarını, gelir
unsurları veya faaliyet konuları itibariyle ayrı
ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya
maddede yer alan oranları bir katına kadar artırmaya
yetkili bulunmaktadır.
Bilindiği üzere yurtdışında mukim kişi veya
kuruluşlara yaptırılan iş ve hizmetler karşılığında
ödemede bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi
mükellefleri yurtdışında mukim kişi ve kuruluşlardan
aldıkları belgelerle söz konusu işlemlerini
kanıtlamakla yükümlü tutulmuşlardır. Bu nedenle
yurtdışındaki kişi veya kuruluşlardan belge alan
mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarına intikal
ettirmeleri sırasında Merkez Bankası tarafından
belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirası'na
çevirerek alış bedelini belirleyeceklerdir. Ancak
söz konusu belgelerin yapılan işlemi doğrudan
yansıtması ve inceleme elemanlarının istemesi
halinde tercüme ettirmesi gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı'nca konuya ilişkin olarak verilmiş
olan bir özelgeye göre de “yurtdışındaki mukim kişi
veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında
ödemede bulunan Gelir veya Kurumlar Vergisi
mükelleflerinin yurtdışından aldıkları belgenin
alındığı ülke mevzuatına göre kanunen muteber yani
geçerli bir belge olması gerekmektedir.”
Mükelleflerin internet yoluyla yurtdışında satın
aldıkları hizmet ve bu nitelikteki gayri maddi
haklar için yurtdışındaki satıcı tarafından
düzenlenen fatura veya fatura yerine geçen
belgelerin elden veya posta yoluyla alınmaması
halinde elektronik ortamda alınan söz konusu
belgelerin çıktılarının yapılan ödemeyi gösterir
banka kredi kartı slip veya ekstresi ile muhafaza ve
ibrazı ile alınan hizmetin veya yapılan ticari işin
kanıtlanması veya kayda alınması mümkün
bulunmaktadır.
Bu bilgiler ışığında yabancı bir ülkeden alınan
bilgisayar yazılımları ve benzeri nitelikteki
alımlar Kurumlar Vergisi Yasası’nın 30'uncu maddesi
çerçevesinde Kurumlar Vergisi kesintisine tabi
tutulmaktadır.
Kurumlar Vergisi Yasası’nın 30'uncu maddesi uyarınca
yapılacak tevkifatta çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşmaları önem arz etmektedir. Bu nedenle gerekli
tevkifat işleminin yapılmasından önce söz konusu
ülke ile olan ikili vergi anlaşmasına bakılması ve
tevkifatın buna göre yapılması gerekmektedir.
Ayrıca yurtdışındaki firmadan gerek CD ortamında
kargo yolu ile ve gerekse internet üzerinden satın
alınan bilgisayar yazılımı ve benzer nitelikteki
hizmetlerinden yurtiçinde yararlanılması söz konusu
olduğundan yapılacak ödeme aynı zamanda Katma Değer
Vergisi'ne de tabi olacaktır. Buna göre de söz
konusu hizmeti ithal eden sorumlu sıfatıyla Katma
Değer Vergisi uygulaması açısından (2) numaralı
Katma Değer Vergisi beyannamesini düzenleyerek
ilgili vergi dairesine beyanname üzerinden
hesaplamış bulunduğu Katma Değer Vergisi'ni ödemek
zorundadır.
Konuya ilişkin olarak 15 seri numaralı Katma Değer
Vergisi Genel Tebliği'nde yer alan açıklama aynen
aşağıya alınmıştır:
“Katma Değer Vergisi Kanunu’nun birinci maddesine
göre işlemler Türkiye’de yapıldıkları takdirde
vergiye tabi tutulabilecektir. Aynı kanunun 6/8
maddesine göre Türkiye’de yapılan ve faydalanılan
hizmetler Türkiye’de yapılmış sayılacaktır.
Yurtdışındaki firmalara yaptırılan hizmetlerden
kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu
gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak
yurtdışındaki firma olmakla birlikte, firmanın
Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi veya
iş merkezi bulunmaması halinde vergi sözü edilen
kanunun 9'uncu maddesi gereğince hizmetten
faydalanan yurtiçindeki muhatap tarafından bağlı
bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan
edilip ödenecektir.”
Uygulamada yurtdışından belli bir bedel karşılığında
yararlanılan hizmet belgeleri bu bağlamda
muhafazası, yararlanılan hizmetin niteliğine göre de
farklı hukuk dalları açısından da önem arz
etmektedir.
Veysi Seviğ / Yorum
Referans /
11.05.2007
MuhasebeNet.Net |
|