|
Kurumlarda kâr dağıtımı ve vergi kesintisi
Anonim ve limited
şirketler gibi sermaye şirketlerinde her yıl nisan
ayında kurumlar vergisi beyannameleri verilir ve
tarh edilen vergi nisan ayı sonuna kadar ödenir.
Şirketin önceki yıl safi kârından vergiler
ödendikten sonra kalan kısmın işletme ihtiyaçları
için fon olarak mı ayrılacağı, ortaklara mı
dağıtılacağı şirketler için karar verilmesi gereken
önemli konulardır. Personele kârdan pay verilmesi
kararlaştırılacaksa şirket genel kurulu nisan
ayında, kurumlar vergisi beyannamesi verilmeden önce
toplanmalıdır. Bu yazımızda kâr dağıtımı ve
dağıtılan kârlardan şirketlerin vergi sorumlusu
olarak yapmaları gereken vergi kesintileri üzerinde
duracağız.
Dağıtılacak kârın
belirlenmesi
Her şirket içinde bulunduğu ekonomik ve hukuki
çevreye ve geleceğe ilişkin planlarına göre kâr
dağıtım politikasını oluşturur. Buna göre işletmenin
dönem içinde elde ettiği net kârın ortaklar ve
şirket yedek akçe ve fonları arasında dağılımı
belirlenir. Kârın dağıtılmayıp, işletme bünyesinde
bırakılan kısmı büyümenin finansmanında en önemli
kaynaktır. Net kârın ne kadarının dağıtılabileceğini
belirlemede etkili olan unsurların başlıcaları
aşağıda olduğu gibidir.
- Kanun ve şirket ana sözleşmesi gereği olan yedek
akçeler ve fonlar ayrılacaktır.
- Şirketin ilgili yıl finansman planı ve likidite
durumu önemlidir.
- Borç ödeme gereği; elde edilen kârların borç
ödemesinde kullanılması, firmanın varlığı ve
geleceği açısından kâr dağıtımına göre daha sağlıklı
bir seçim olabilir.
- Yeni yatırım planları, yapılmakta olan
yatırımların kısmen oto finansman yoluyla
karşılanarak düşük kâr dağıtımına karar verilmesi
sözkonusu olabilir. Borçlanma maliyeti ve borç bulma
imkanı verilen kararlarda etkili olur.
- İstikrarlı kâr dağıtımı, firma kârlarının
istikrarsızlık gösterdiği durumlarda, her yıl
belirli bir kâr miktarını dağıtma politikası
seçilirse yüksek kâr elde edilen dönemlerdeki kâr
fazlalarının bir kısmı olağanüstü yedek akçe olarak
muhafaza edilir ve kâr miktarı düşük olan yıllarda
kâr dağıtımı sözkonusu yedeklerden yapılır.
- Sermaye piyasası imkanları, şirketin büyüklüğü
sermaye piyasası kaynaklarına başvurma yönünden
küçük firmalara oranla daha fazla fırsat yaratır. Bu
nedenle büyük firmalar daha yüksek oranlarda kâr
dağıtılabilir. Küçük firmalar ise doğabilecek
finansman sorunlarına karşı alternatif parasal
kaynaklar bulmakta zorlanabilecekleri için daha
fazla kârı şirket bünyesinde bırakma gereği
duyarlar.
Bunların dışında ortaklık yapısı (halka açıklık vb.)
ve dağıtılan kârlar üzerindeki vergi yükü de dağıtım
kârarlarında etkili olur.
Yedek akçeler ve
fonlar
Kâr dağıtımının nasıl yapılacağı ile ilgili
düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası
mevzuatında yer almaktadır. SPK mevzuatı pay
sahiplerinin haklarını daha fazla ön plana
çıkarmıştır.
Türk Ticaret Kanunu'na göre ayrılması gereken yedek
akçelerin olağan kaynağı safi kârdır.
Kanuna göre birinci tertip yedek akçe safi kârdan,
ikinci tertip yedek akçe dağıtılmasına karar verilen
kârdan ayrılır. Birinci tertip yedek akçe
ayrılmasına şirket sermayesinin yüzde 20'sine
ulaşıncaya kadar devam edilir.
TTK'nın 466'ncı maddesinde belirtilen yüzde 5
I.tertip yedek akçenin safi kârdan ayrılacağı
belirtilmekle beraber yedek akçe ayrılmasına esas
olacak safi kârın ne olduğu açıklanmamıştır. Yedek
akçenin ayrılmasında esas olan safi kârın vergi
öncesi kâr mı, vergi sonrası kâr mı olduğu konusunda
farklı görüşler mevcuttur. Ancak, gerek Hazine
Müsteşarlığı gerekse SPK safi kârın (net kâr) vergi
ve diğer yasal yükümlülüklerle geçmiş yıl zararı
düşüldükten sonra kalan kısım olarak kabul
etmektedir. Çoğunluk uygulama da bu yöndedir.
Ayrıca, birinci tertip yedek akçeden başka,
dağıtılmasına karar verilen kârdan, pay sahipleri
için yüzde 5'lik pay ayrılmasından sonra kalan
kısmın yüzde 10 oranında ikinci tertip yedek akçe
ayrılması gerekir.
Bunlar dışında kuruluş sözleşmesinde öngörülen yedek
akçeler ve fonlar ayrılır. Genel kurul safi kârın
bir kısmının olağanüstü yedek akçe olarak
ayrılmasına karar verebilir.
Dağıtılan kâr payı
ve vergi kesintisi
Anonim şirketlerinde genel kurul (limited
şirketlerde ortaklar kurulu) önceki yıl kârından
geçmiş yıl zararları ve vergilerin düşülmesinden ve
kanunlar ve ana sözleşme uyarınca ayrılması gereken
yedek akçe ve fonların ayrılmasından sonra safi
kârdan geriye kalan kısmı dağıtılmadan şirket mali
bünyesinde bırakılmasına, ortaklara dağıtılması
ancak şirket sermayesine eklenmesine karar verebilir
veya ana sözleşmesi çerçevesinde ortaklara, intifa
hakkı sahiplerine veya çalışanlarına dağıtılabilir.
Şirket genel kurulu dönem kârı yanında daha önce
ayrılmış olağanüstü yedek akçelerin dağıtılmasına da
karar verebilir. Dağıtılan kârın kaynağına (yatırım
indirimi gibi) ve hangi yılın kârının dağıtıldığına
yada kimlere kâr dağıtımı yapıldığına göre kâr payı
alanlara ödemeyi yapacak kurumca sorumlu sıfatıyla
gelir vergisi kesilir. Gelir ve Kurumlar Vergisi
Kanunu'nda yer alan düzenlemelere göre dağıtılan bir
kısım kâr payları ise kesintiye tabi değildir.
Vergi kesintisi
yapılmayacak kâr payları
Türkiye de kurulmuş bulunan anonim, limited ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerce
(komandite ortak payı hariç);
- Aynı nitelikteki tam mükellef kurumlara,
- Türkiye'de bir iş yeri veya daimi temsilci
aracılığı ile kâr payı elde eden dar mükellef
kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden vergi
kesintisi yapılmayacaktır. Ancak bu şekilde kâr yapı
elde eden tam mükellef kurumların bu kâr payını
aşağıda belirtilen gerçek kişi ve kurumlara
dağıtmaları halinde vergi kesintisi sözkonusu
olacaktır.
Kurumlarca kârın sermayeye eklenmesi mahiyet
itibariyle kâr dağıtımı niteliğindedir. Ancak
yapılan yasal düzenleme gereği kârın sermayeye
eklenmesi kâr dağıtımı sayılmadığından vergi
kesintisi de sözkonusu olmayacaktır. Ayrıca
kurumların 1998 ve önceki yıllar kârından dağıtım
yapılması halinde ortaklara ödenmesi sırasında vergi
kesilmez.
Vergi kesintisi
yapılacak kâr payları
Kurumlar vergisi mükellefi şirketlerce;
- Tam mükellef gerçek kişilere,
- Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara,
- Gelir vergisinden muaf olanlara,
- Dar mükellef gerçek kişilere,
- Gelir vergisinden muaf olan dar mükellef gerçek
kişilere,
Dağıtılan kâr payları üzerinden, Gelir Vergisi
Kanunu'na 94/6'ncı maddesi uyarınca vergi kesintisi
yapılacaktır. Vergi kesintisi kazancın istisna olup
olmadığına bakılmaksızın kârın dağıtımı aşamasında
yapılacaktır. Kesinti oranı yüzde l5'tir. Dar
mükellef gerçek kişilere dağıtılacak kâr payından
vergi kesintisi yapılırken çifti vergilemeyi önleme
anlaşmalarında kararlaştırılan vergi oranı esas
alınır.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/d maddesine göre
kazançları kurumlar vergisinden istisna olan;
- Menkul kıymet yatırım fonları veya ortaklıkları,
- Altın ve kıymetli maden fon veya ortaklıkları,
- Girişim sermayesi yatırım fonları veya
ortaklıkları,
- Gayrimenkul yatırım fonları veya ortalıkları,
- Emeklilik yatırım fonları,
- Konut finansman fonları ile varlık finansman
fonlarının kazançları üzerinden dağıtılsın
dağıtılmasın vergi kesintisi yapılacaktır. Bu
kazançlar ortaklara dağıtıldığında ayrıca vergi
kesintisi yapılmaz.
Kurumların 1999-2002 yıllarına ilişkin normal
kazançlarının dağıtılması halinde bu kâr payları
üzerinden vergi kesintisi yapılacaktır. Bu yıllarda
elde edilen istisna kazançların vergi kesintisine
tabi olması, ilgili yıllarda geçerli hükümlere
tabidir.
İstisna kazançlarda vergi kesintisi Kurumlar
vergisinden istisna edilen ve
- Serbest bölgelerden,
- Teknoloji geliştirme bölgelerinden,
- Türk uluslararası gemi siciline kayıtlı gemilerin
işletilmesinden ve devrinden,
- Yurtdışı inşaat onarma ve montaj işlerinden (5422
sayılı kanuna göre)
sağlanan kazançlardan 31.12.2002 tarihinden önce
elde edilenlerin dağıtılması halinde vergi kesintisi
yapılmaz. İstisna kazançlar 2003 ve sonraki yıllarda
elde edilmişse vergi kesintisi yapılacaktır.
Ayrıca yatırım indirimi istisnasından yararlanan
kazançlar üzerinden (GVK Geçici 61'inci madde)
dağıtılsın dağıtılmasın yüzde 19.8 oranında vergi
kesintisi yapılacaktır.
Personele kârdan pay
verilmesi
Personele yıl sonu kârından şirket ana sözleşmesinde
hüküm bulunması ve genel kurulda karar alınması
halinde, pay verilebilir. Personele verilen pay
gider unsuru niteliğinde olduğundan ticari kârın
tespitinde indirim konusu yapılır. Personele kârdan
ayrılan pay ücret niteliğinde sayıldığından gelir
vergisi ve SSK primi hesaplanması gerekir. İlgili
yıl kârından indirilebilmesi için şirket genel
kurulunca nisan ayı içinde karar alınmalıdır.
Avans kâr payı
dağıtımı ve vergileme
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 1 nolu Kurumlar
Vergisi Genel Tebliği'ndeki açıklamaları da dikkate
alarak; kurumlar vergisi mükellefleri, geçici vergi
dönemleri itibarıyla doğan ticari kârları üzerinden
avans kâr payı dağıtabilirler. Mükelleflerce
dağıtılabilecek avans kâr payı, geçici vergi
dönemleri itibarıyla hazırlanan mali tablolarında
yer alan kârlardan, kanunlara ve esas sözleşmeye
göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler, vergi ve
diğer mali karşılıklar ile varsa geçmiş yıl
zararlarının tamamı düşüldükten sonra kalan kısmın
yarısını geçemeyecektir.
Bir hesap dönemi içinde dağıtılabilecek toplam avans
kâr payı da bir önceki yıla ait dönem kârının,
kanunlara ve esas sözleşmeye göre ayrılmak zorunda
olan yedek akçeler, vergi ve mali karşılıklar ile
varsa geçmiş yıl zararlarının tamamı düşüldükten
sonra kalan kısmnın yarısını geçemeyecektir.
Aynı hesap dönemi içinde birden fazla avans kâr payı
ödemesi yapılması durumunda, sonraki geçici vergi
dönemlerinde ödenecek avans kâr payı hesaplanırken
önceki dönemlerden ödenen avans kâr payları
indirilecektir.
Gelir Vergisi Kanunu'nda belirtilen esaslara göre
birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım
işlerinde dağıtılabilecek avans kâr payı ise devam
eden işlerin gerçekleşen maliyet ve hakedişleri
arasındaki müspet farktan, kesinti suretiyle ödenen
vergiler indirildikten ve varsa geçmiş yıl
zararlarının tamamı ile kanunlara ve esas sözleşmeye
göre ayrılmak zorunda olan yedek akçeler düşüldükten
sonra kalan kısmın yarısını geçemeyecektir.
Avans kâr payı dağıtmak isteyen kurumların ana
sözleşmelerinde avans kâr payı dağıtımı ve zarar
doğması veya yıllık kârın dağıtılan avans kâr payını
karşılamaması halinde avansın geri çağrılmasına
ilişkin hüküm bulunması; genel kurul kararıyla da
ilgili yılla sınırlı olmak üzere yönetim kuruluna
yetki verilmesi zorunludur.
Yönetim kuruluna avans kâr payı dağıtımı için genel
kurul tarafından yetki verildiği takdirde, yönetim
kurulu (limited şirketlerde ortaklar kurulu)
tarafından ilgili geçici vergi dönemine ilişkin
beyannamenin verileceği tarihe kadar avans kâr payı
dağıtımı hakkında karar alınması gerekmektedir.
Avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan
kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine
göre vergi kesintisi yapılacaktır. Kesilen vergiler,
avans kâr payı dağıtımının yapıldığı aya ait
muhtasar beyanname ile beyan edilecektir.
Avans kâr payı dağıtımında kurum ortakları açısından
elde etme, kurumun yıllık safi kazancının
kesinleşip, nakden veya hesaben dağıtıldığı tarihte
gerçekleşecektir. Şu kadar ki bu süre ilgili hesap
dönemine ilişkin beyannamenin verildiği hesap
döneminin sonunu geçemeyecektir.
Kurumlar vergisi beyannamesinde ya da birden fazla
takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinin
bitiminde, zarar doğması veya safi kazancın avans
olarak dağıtımı yapılan kardan düşük olması halinde,
avans kâr payı dağıtmış olan kurumların, dağıtımını
yaptıkları kâr payının kazançla karşılanamayan
kısmını izleyen hesap döneminde kurumlar vergisi
beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar geriye
çağırmaları gerekmektedir.
Geri çağrılan avans kâr payları üzerinden şirket
tarafından kesinti suretiyle ödenmiş olan vergiler,
bu işlemin yapıldığı vergilendirme döneminde 252
Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin "3. gelir
ve kurumlar vergisi ile ilgili vergi hatalarından
kaynaklanan iade işlemleri" bölümünde yapılan
açıklamalara göre mahsup veya iade edilecektir.
Akif Akarca
akif.akarca@alfaymm.com
Dr.Mehmet Şafak
mehmet.safak@alfaymm.com
Dünya online / 10.05.2007
MuhasebeNet.Net |
|