Yıllık kurumlar vergisi
beyannamelerinin verilmesi zarar mahsubu ve özel
durumlar
Sermaye şirketleri
(Anonim, limited ve eshamlı komandit şirketler) ile
kazançları kurumlar vergisi beyanına tabi diğer kurumlar
her yıl elde ettikleri kazançlarını, hesap dönemlerinin
kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın 1-25. günlerinde
verirler. Kurumların hesap dönemi genelde takvim yılı
ile aynıdır. Ancak, bazı kurumlar işlerinin niteliğine
göre, Maliye Bakanlığı'ndan, kendilerine 12 aylık özel
hesap dönemi tayin edilmesini isteyebilirler.
Beyannamenin verilmesi ve ödeme
Hesap dönemi takvim yılı olan kurumların yıllık kurumlar
vergisi beyannamelerini nisan ayının 25. günü akşamına
kadar vermeleri gerekir. Maliye Bakanlığı'nca özel hesap
dönemi verilenler dönemin kapandığı ayı izleyen 4. ayın
25. günü akşamına kadar beyannamelerini verirler.
Örneğin özel hesap dönemi 01 Nisan 2007-31 Mart 2008
olan bir kurum kurumlar vergisi beyannamesini temmuz
ayının 25. günü sonuna kadar vermelidir.
Beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi
Bilindiği gibi Gelir İdaresi'nce, tüm kurumlar vergisi
mükelleflerinin beyannamelerini elektronik ortamda
göndermeleri zorunlu hale getirilmiştir. Aktif
toplamları 3.807.000 YTL, veya net satışları 7.613.000
YTL'sini aşmayan ve bu neden beyannamelerini SM veya
SMMM'lere imzalatmak durumunda olan kurumların
e-beyannameleri, aracılık yetkisi almış meslek
mensupları aracılığı ile gönderilir.
Yukarıda belirtilen net satış tutarı veya aktif toplamı
haddini aşan iş hacmine sahip mükellefler
beyannamelerini doğrudan kendileri verebilirler. Ayrıca
YMM'lerle tam tasdik sözleşmesi bulunan mükellefler de
hiçbir hadde ve sınırlamaya tabi olmadan beyannamelerini
kendileri gönderebilirler.
Vergilerin ödenmesi
Mükellefler verdikleri beyannamelerde hesapladıkları
kurumlar vergisinden yıl içinde ödedikleri geçici vergi
ve diğer kesintileri düştükten sonra geriye kalan
kurumlar vergisini beyannameyi verdikleri ayın son günü
akşamına kadar öderler.
Zararların mahsubu
Ticari k‰rdan mali k‰ra geçiş
Bilindiği gibi kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde,
ticari bilançoda yer alan vergi öncesi kurum kazancı
(ticari bilanço k‰r veya zararı) rakamından hareket
edilerek vergi hesaplanır. Ancak ticari esaslara göre
çıkarılan ticari bilançolarda yer alan kurum kazancı
vergisel standartlardan çeşitli nedenlerle farklı
olabilir. Bu farklılıkların beyanname üzerinde matraha
eklenerek veya matrahtan düşülerek düzeltilmesi, yani
vergi mevzuatına uygun hale getirilmesi gerekir. Yaygın
olarak karşılaşılan kanunen kabul edilmeyen giderler ve
vergiye tabi olmayan gelirler ticari bilanço k‰rına
(zararı) eklenerek veya düşülerek mali bilanço k‰rı ya
da zararına ulaşılır. İşte beyan edilen kurum
kazancından düşülecek geçmiş yıl zararları, bulunan bu
mali zararlardır; geçen yıllara ilişkin ticari
bilançolardaki k‰rlar değil.
Geçmiş yıl zararlarının mahsubu
Geçmiş yıl zararlarının mahsubu ile ilgili düzenleme,
2004 yılına kadar, kurum kazancının tespitinde
indirilecek giderler arasında yer almıştır. 5228 sayılı
kanunla yapılan değişiklik sonrasında "zarar mahsubu ve
diğer indirimler" başlığı altında ayrı bir madde de
düzenlenmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nda
ise zarar mahsubu diğer indirimlerden ayrılarak tek
başına 9. maddede düzenlenmiştir. 03/04/2007 tarihli
Resmi Gazete'de yayınlanan (1) seri no'lu Kurumlar
Vergisi Kanunu Genel Tebliği ile de uygulamaya açıklık
getirilmiş, ülke içi ve ülke dışı faaliyetlerden doğan
zararların mahsubunda izlenecek yıl daha belirli hale
gelmiştir.
Ülke içi faaliyetlerde zarar mahsubu
Kurumların bir vergilendirme döneminde ülke içi
faaliyetlerinden doğan zararları, gelecek yıllarda elde
edecekleri kazançlardan mahsup edilebilir. Ancak mahsup
imkanı zararlı yılı izleyen beş yılda elde edilen kurum
kazançları ile sınırlıdır. Beşinci yıldan sonra mahsup
imkanı ortadan kalkmaktadır. Ayrıca kurumlar vergisi
beyannamesinde her yıla ilişkin zararlar ayrı ayrı
gösterilmelidir.
Kurumlarda devir ve tam bölünme halinde zarar mahsubu
Kurumların devri veya tam bölünmesi halinde, varlıkları
devralan kurumlar, devralınan veya bölünen kurumların
zararlarını aşağıda esaslar çerçevesinde mahsup
edebilirler.
- Devir halinde devralınan kurumların devir tarihi
itibariyle öz sermaye tutarlarını geçmeyen zararları,
- Tam bölünme halinde bölünen kurumun öz sermaye
tutarını geçmeyen zararları devralan kurumun
kazançlarından mahsup edilebilir. Mahsup uygulamasında
yukarıda belirtilen genel uygulamalarda ayrıca göz
önünde tutulmalıdır.
- Devralınan veya bölünen kurumların son beş yıla
ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri kanuni süresinde
verilmiş olmalıdır.
- Devir ve bölünme dolayısıyla zarar mahsubu yapacak
olan, devir alan, kurumun aynı faaliyete devir veya
bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en
az beş yıl süreyle devam etmesi şarttır. Devralınan veya
bölünen kurumların faaliyetlerini devam ettirmeleri
gerekir.
Devir ve bölünme halinde hangi yıl zararının önce mahsup
edileceği, hangi hesap dönemine ait olduğu, devralan
kurumların beyannameleri ekinde ayrıca bildirilmek
şartıyla, mükelleflerce serbestçe belirlenebilecektir.
Bilindiği gibi kurumların kısmi bölünmeleri de
mümkündür. Ancak bu durumda devreden kurumun geçmiş yıl
zararlarının kısmen de olsa, devralan kurumca gelecek
yıllarda elde edeceği kurum kazancından indirilmesi söz
konusu olmaz. Mahsup imkanı sadece tam bolünme
hallerinde kabul edilmiştir.
Ülke dışı faaliyetlerden doğan zararların mahsubu ve
belgelenmesi
Türkiye de kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, kurumların
ülke dışı faaliyetlerinden kaynaklanan zararları da beş
yıldan fazla nakledilmemek şartıyla, gelecek yıllarda
kurum kazançlarından mahsup edilebilir. Her yıla ilişkin
yurtdışı zararları da ayrıca beyanname üzerinde
gösterilmelidir.
Türkiye de indirimi kabul edilen yurtdışı zararlar
ilgili ülkede de mahsup edilebiliyor ya da gider
yazılabiliyorsa Türkiye'deki kazanç tespitinde, yurtdışı
zarar mahsup ya da gider yazımı öncesi tutarlar esas
alınacaktır.
Yurt dışı zararların mahsubunda belgelendirme ve denetim
raporu gereği
Kurumların yurtdışı faaliyetlerinden doğan zararlarını,
Türkiye'de beyan ettikleri kazançlardan indirebilmeleri
için faaliyette bulundukları ülkenin vergi kanunlarına
göre beyan ettikleri vergi matrahlarını (zarar dahil),
her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisini haiz
kuruluşlara incelettirip rapora bağlatmaları ve bu
raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir örneğini
Türkiye'deki ilgili vergi dairesine vermeleri şarttır.
Ayrıca, söz konusu denetim kuruluşlarınca hazırlanan
rapor ekinde yer alacak vergi beyannameleri ile bilanço
ve gelir tablosunun, yabancı ülkedeki yetkili makamlara
onaylatılması gerekir.
Faaliyet bulunulan yabancı ülkede denetim yetkisini haiz
bir denetim kuruluşunun olmaması halinde, her yıla ait
vergi beyannamesi ve eki bilanço ile gelir tablosunun
yabancı ülkenin yetkili makamlarından alınacak veya
onaylatılacak birer örneğinin, mahallindeki Türk elçilik
veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini
koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine
onaylatılarak, aslının ve tercüme edimleş bir örneğinin
ilgili vergi dairesine verilmesi gereklidir.
Mükelleflerin yurtdışı zararlarını mahsup edebilmeleri
için maddede belirtilen esaslara göre hazırlanmış son
beş yıla ilişkin raporlarını ilgili vergi dairesine
ibraz etmiş olmaları gerekir. Ancak mükelleflerin söz
konusu raporları ilgili vergi dairesine ibraz etmemiş
olmaları halinde ise bu dönemlere ilişkin raporların,
zararın mahsup edileceği ilgili dönemde ibraz edilmesi
de yeterli olacaktır.
Şube faaliyet zararlarının genel sonuç hesaplarına
intikal ettirilme zamanı
Yurtdışı faaliyet sonuçlarının Türkiye'deki genel sonuç
hesaplarına intikal ettirilme zamanı 1 no'lu Kurumlar
Vergisi Genel Tebliği'nde açıklanmıştır. Yurtdışındaki
şubelerin faaliyet sonuçları, faaliyette bulunulan
yabancı ülkenin mevzuatına göre hesap döneminin
kapandığı tarih itibariyle, ilgili ülke mevzuatına göre
tespit edilen faaliyet sonucu Türkiye'de de aynı tarih
itibariyle genel sonuç hesaplarına kaydedilecektir.
Örneğin, şubenin bulunduğu ülke mevzuatına göre şube
zararı 31/12/2007 tarihi itibariyle kapanan hesap
döneminde beyan ediliyorsa Türkiye'de de aynı tarih esas
alınacaktır.
Yurtdışı faaliyetinden doğan k‰rlar, Türkiye'de genel
sonuç hesaplarına hangi para cinsinden intikal
ettirilmişse, zararların da aynı para cinsinden intikal
ettirilmesi gerekir.
Diğer indirimler ve zarar mahsubu
Ticari k‰ra vergi kanunları uyarınca indirimi mümkün
olmayan giderlerin eklenmesi ve vergi kanunları ile
vergiden istisna tutulan gelirlerin bulunan tutardan
düşülmesi ile geçmiş yıl zararlarının indirilebileceği
mali k‰ra ulaşılır. Mahsup süresi 5 yılla sınırlı
olduğundan öncelikle geçmiş yıl zararları, en eski
yıldan başlayarak indirilir. Geçmiş yıl zararlarının
mahsubundan sonra kalan tutar pozitifse bu tutardan
yatırım indirimi AR-GE indirimi, kooperatifler risturn
istisnası, bağış ve yardımlar gibi indirimler düşülür.
Bu indirimlerin de tamamlanması ile kurumlar vergisine
tabi kurum kazancına ulaşılır.
Yatırım indirimi istisnasının kaldırılması ile ilgili
yasal düzenlemeler sırasında, Gelir Vergisi Kanunu'nun
geçici 69. maddesi ile önceki yıllarda kullanılamamış
mevcut yatırım indirimlerinin vergiye tabi kurum
kazanandan indirilmesinde 2008 yılı sonunda sona eren 3
yıllık süre sınırlaması getirilmiştir. Bu durumda,
geçmiş yıl zararlarında mahsup süresi 5 yıl, yatırım
indiriminde 3 yıl olduğundan, öncelikle yatırım
indiriminden yararlanılması daha uygun olacaktır. Bu
görüşü engelleyen yasal bir düzenleme yoktur. Ancak
Maliye Bakanlığı'nca konunun açıklıkla belirtilmesi
yararlı olacaktır.
Akif AKARCA VERGİNİN
GÜNDEMİ
akif.akarca@alfaymm.com
10.04.2008 |