1
Ekim gelmeden kendinizi hazırlayın
Anayasa Mahkemesi
iptal etmezse 1 Ekim 208 günü Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girecek. İşte 1 Ekim
2008 günü gelmeden yapılacak olanlar olduğu gibi
çalışanların duymasında fayda olan hususlardan
bazılarını sıraladım.
1- Ayda 30 günden az çalışan işçiler
a- GSS primlerini kendileri ödemek zorunda
İŞyerİnİzde ayda 30 günden az çalışan işçileriniz var ve
siz onları SSK’ya eksik günle bildiriyorsunuz, 1 Ekim
gününden sonra işçileriniz sizin bildirdiğiniz gün
sayısından eksik kalan günlerin GSS primlerini gidip SGK
adına bankalara ödemezlerse ne kendileri ne de
eş-çocukları sağlık yardımı alamayacaklar. Mesela, ayda
10 gün SGK’ya bildirilen işçiniz kalan 20 günün GSS
primini ödemek zorunda. İşverenler bunu işçilerinize
nasıl anlatırsınız bilmiyorum ama açıklamanız gerekir.
b-İsteğe bağlıyı canları isterse ödeyecekler
Bu arada ayda 30 günden az olan çalışma günlerinin
emeklilik primlerini ise isterlerse ödeyebilecekler.
Yine örneğimizden gidersek, ayda 10 gün işveren
bildiriyorsa, kalan 20 günü kendisi isterse ödeyebilecek
ama işverenin bildirdiği 10 gün eski adıyla SSK’ya (4/A’ya)
sayılacak, isteğe bağlı ödediği 20 gün ise eski adıyla
Bağ-Kur’a (4/B’ye) sayılacak. Bu şekilde öderse de
ileride SSK’lı gibi değil Bağ-Kur’lu gibi emekli olma
riskiyle karşı karşıya gelecek.
2- Kız çocukları için GSS primi ödeyeceksiniz
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
(SS ve GSS) Kanunu ile ülkemizde ilk defa GSS (Genel
Sağlık Sigortası) uygulamaları başlayacak ve artık
(okumuyorlarsa) 18 yaşından büyük çocuklarımız sağlık
primi ödemeden sağlık yardımı alamayacaklar. Halen
geçerli olan Personel ve Sosyal Güvenlik Kanunları
gereğince,
t Kız çocukları, evli olmaması, çalışmaması ve emekli
olmaması şartıyla yaşları kaç olursa olsun ana-babaları
üzerinden sağlık yardımı alabilmektedirler.
t Yeni dönemde ise 18 yaşını ikmal ettikleri andan
itibaren (okumuyorlarsa) artık birey sayılacaklar ve
ana-babaları üzerinden sağlık yardımı alamayacaklar ve
ailenin gelir durumuna göre GSS primi ödenerek sağlık
yardımı alabilecekler. Prim ödenmiyorsa sağlık yardımı
alamayacaklar. Okuyorlarsa 18 değil 25 yaşına kadar
sağlık yardımı alacaklar.
t Mesela, evinizde sizinle birlikte ikamet eden 1 Ekim
1990 doğumlu kızınız var ve kızınız 1 Ekim 2008 günü 18
yaşını tamamlayacak ve aynı gün GSS Kanunu da yürürlüğe
girmiş olacağından artık kızınız sizin üzerinizden
sağlık yardımı-karnesi alamayacaktır. Ancak kızınız GSS
kapsamı dışında da değildir. SGK yani Sosyal Güvenlik
Kurumu ailenizin gelirlerine bakacak ve evde yaşayan
sayısına göre ailede kişi başına düşen gelir asgari
ücretin üçte birinden çok ise kızınız için SGK’ya her ay
GSS primi ödeyeceksiniz.
Yapılan hesaplama sonrasında bulunan kişi başına düşen
geliriniz,
ı 212,90 ile 638.70 YTL arasında ise aylık 25.55 YTL,
ı 638.70 ile 1277,40 arasında ise aylık 76,64 YTL,
ı 1277,49 YTL’den fazla ise 153,29 YTL,
Genel Sağlık Sigortası primini her ay gidip bankalara
ödeyeceksiniz.
3- Askerlik borçlanması zamlanacak
Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince sigortalı olan eski
SSK’lılar ve 2925’li Tarım SSK’lılar, 1479 sayılı
Bağ-Kur Kanunu gereğince Bağ-Kur’lu olanlar ile 2926’lı
Tarım Bağ-Kur’lular askerlik borçlanmalarınızı 1 Ekim
2008 günü gelmeden yaparsanız daha az ödersiniz. Bu
tarihten sonra zamlanacak. Mesela, halen SSK’lıların
askerlik borçlanması hesaplanırken, askerlik süresinin
her bir ayı için 1 Temmuz 2008’de yürürlüğe giren asgari
ücretin (638,70 YTL) yüzde 20’si yani 127,74 YTL dikkate
alınmaktadır. Mesela 20 ay askerlik süresi ödeyecekseniz
(20 X 127,74) 2 bin 554 YTL ödemeniz gerekiyor.
Askerlik borçlanmanızı 1 Ekim’den sonra yaparsanız
hesaplama sistemi tamamen değiştiği için ödeyeceğiniz
rakam epey zamlanacak. 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe
girecek 5510 sayılı kanuna göre askerlik borçlanması
için en az asgari ücretin yüzde 32’si kadar ödeme
yapacaksınız. Bu durumda 20 aylık askerlik süreniz için
ödeyeceğiniz rakam (638,70 X0,32 X20 ) 4 bin 087 YTL
olacak. Öte yandan, SSK’lılar şu an için borcu 6 ay
içinde ister ilk günü ister son günü ödeme hakkına
sahiptir. 1 Ekim’den sonraki borçlanma tutarlarını da
size bildirilmesinden itibaren 1 ay içinde tamamını
ödemeniz gerekecek.
--------------------------------------------------------------------------------
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği cümleler reformla
yeniden getirilmiş
İŞkazasI sonrasında çalışan yüzde 10’dan fazla zarar
görmüşse kendisine vefat etmişse geride kalanlarına SGK
(eski adıyla SSK) sürekli gelir bağlar. Bağladığı bu
gelirin peşin sermaye değerini de sorumlulardan
(genellikle işverenlerden) tahsil eder. 506 sayılı
Kanun’un 26’ncı maddesine göre; “İş kazası ve meslek
hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını
koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine
aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi
sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi
kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli
bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir
bağlanırsa bu gelirlerinin 22nci maddede belirtilen
tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı
(...) Kurumca işverene ödettirilir...”.
Bu madde içinde daha önce (...) işareti olan yerde,
“sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden
isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” diye
bir ibare vardı. Bu ibare nedeniyle işçi (veya geride
kalanları) işverenle anlaşıyor ve SSK’nın rücu alacağını
hemen hemen yok ediyorlardı. Ancak, Anayasa
Mahkemesi’nin 21/03/2007 tarih ve 26469 sayılı R.G.’de
yayımlanan, 23/11/2006 Karar Günlü, 2003/10 Esas ve
2006/106 Karar Sayılı kararıyla, “sigortalı veya hak
sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri
miktarlarla sınırlı olmak üzere” bu ibare iptal edilmiş
ve SSK korunmuştu.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin milletin malı olan SSK’yı
koruyan bu kararını hiçe sayanlar, aynı cümleyi hem de
hiç değiştirmeden 5510 sayılı Kanun’un “İş kazası ve
meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve
üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlıklı 21’inci maddesine
eklediler. Amaç, tıpkı Tuzla’da olduğu işçiler
işkazasından ölse bile işverenin cebinden para çıkmasın
veya çok az çıksın. “İş kazası ve meslek hastalığı,
işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve
iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu
meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak
sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride
yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin
başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı,
sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden
isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere,
Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun
tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.”
--------------------------------------------------------------------------------
Bakanın “En büyük prim affı” yanlışı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i ya
kandırmışlar ya da doğru dürüst sosyal güvenlik bilgisi
olmayan insanlarla çalıştığı için eksik bilgilenmiş.
Biliyorsunuz dün SSK ve Bağ-Kur prim affının son günüydü
ve Bakan Çelik ikide bir bu af Cumhuriyet tarihinin en
büyük affı deyip duruyor. Bunu da biz prim borçlarının
eki olan gecikme zamlarının yüzde 85’ini sildik daha
önce hiç bu kadar büyük silme olmamıştı diyerek
destekliyor. İçimden bas bas yalancı demek geliyor ama
devletin Bakanına da yalancı demek olmaz. İşin doğrusuna
gelince, 1992 yılında Süleyman Demirel’i affında gecikme
zam ve faizlerinin tamamı silinmişti yüzde 85 mi yoksa
yüzde 100 mü büyük. İsterseniz anlayacağınız dille
anlatayım, 27.02.1992 günü TBMM’de kabul gören 3780
sayılı Kanun’un 1’inci maddesine göre; “31/12/1991
tarihi itibarıyla prim, gecikme zammı ve faiz borcu
bulunan sigortalılar, prim borçlarını; 15/04/1992,
15/06/1992, 15/08/1992, 15/10/1992 tarihleri mesai
bitimine kadar, dört taksitle ödemeleri halinde, bu
tarihe kadar tahakkuk etmiş primlere ait gecikme zammı
ve faiz borçları terkin edilir...” denilerek borçların
ana parasını ödeyenlerin tüm borcu silinmişti.
Ali TEZEL
09.09.2008 |