|
Şirketleşmek, vergi avantajı sağlar mı?
Gittiğim her yerde yeni işyeri açacak kişilerin,
"Şirket kurup Kurumlar Vergisi mükellefi mi yoksa
Gelir Vergisi mükellefi mi olayım, hangisi daha
avantajlı?" sorularıyla karşılaşıyorum.
Önceki yıllarda, hayat standardı esası geçerli
olduğu için kolaylıkla Kurumlar Vergisi mükellefi
olunmasını tavsiye ediyorduk. Çünkü hayat standardı
esasına göre Gelir Vergisi mükellefleri ticari
faaliyetten zarar etseler dahi belirli tarifeler
üzerinden vergi ödemek durumundaydılar. Hatta araba
sahibi olma, yurtdışına çıkma gibi durumlarda bu
tarife daha da yükseliyordu. Şimdi ise hayat
standardı uygulanmıyor. Vergi mevzuatı haksızlığa
mahal vermemek maksadıyla birbirine paralel
düzenlemelere sahip. Bu yüzden ikilem içerisinde
kalanlara tavsiyem kendi şartlarına göre
değerlendirme yapıp, kararlarını öyle vermeleri
yönünde olacak.
Bilindiği üzere Kurumlar Vergisi Kanunu yenilenirken
oran yüzde 20'ye indirildi. Sabit olan bu oran,
matrah ne olursa olsun aynı miktarda uygulanacak. Bu
vergi oranı indirimine paralel olarak Gelir Vergisi
oranları da aşağı çekildi ve yüzde 15'ten başlayarak
kademeli şekilde artan oranlı bir tarife uygulanması
yönüne gidildi. Bu tarifede 7 bin 500 YTL'ye
kadarlık kazanç için yüzde 15 oranı uygulanırken, 19
bin yeni liralık kazancın 7 bin 500'lük kısmına
yüzde 15, geri kalan kısmına yüzde 20 uygulanacak.
Aynı şekilde 43 bin YTL kadarlık kazancın ilk 19 bin
YTL'si yukarıda anlattığım gibi vergilendirilecek 19
bin yeni lirayı aşan kısma, yüzde 27 oranı
uygulanacak ve nihayet matrahın 43 bin yeni lirayı
da aşması halinde bu tutarı aşan kısma, yüzde 35
oranında vergi hesaplanacak. Bu rakam ve oranlar
topluca değerlendirildiğinde beyan edilen matrahın
ya da gelirin 25 bin Yeni Türk Lirası'nı geçmesi
halinde vergi oranları açısından Kurumlar Vergisi
avantajlı hale gelmektedir.
Tabii bu değerlendirmeyi yaparken sadece beyan
edilen matrahı değil, geçirilmesi muhtemel bir
incelemede çıkacak ilave gelir farkını da düşünmek
gerekiyor. Gelir Vergisi mükellefi incelenmeye
alındığında bulunacak ilave gelir (matrah) farkları
dilim atlanmaya sebep olabilir. Bu da yüzde 35
oranda bir nispetle vergilenme sonucunu doğurabilir.
Oysa şirketlerde böyle bir durum söz konusu değil.
İlave ne kadar gelir farkı beyana eklenirse eklensin
yine yüzde 20 üzerinden vergi hesaplanır. Sözgelimi
43 bin yeni lira gelir beyan eden bir şahsın gelir
beyanına inceleme sonucunda 100 bin yeni lira ek
gelir ilave edilince ödeyeceği vergi 35 bin yeni
lira artacak. İlave vergiye tekabül eden aynı rakam,
şirketler için 20 bin YTL ile sınırlı kalacaktır.
Diğer yandan; Kurumlar Vergisi de gerçek kişilerin
gelirlerinin bir ön vergilenmesi olarak
değerlendirilebilir. Çünkü şirketler elde ettikleri
kazancı ortaklarına dağıtmaları halinde yüzde 15
oranında vergi kesintisi yapmak zorundalar. Bu
durumda şirketlerden kâr payı olarak gelir elde
edenlerin ödeyeceği vergi yükü yüzde 30'ları
geçiyor. Ama şu da var ki Türkiye'de şirketler
yıllarca kâr dağıtımı yapmıyor; dolayısıyla kesinti
yoluyla ek bir vergi yükü ile karşı karşıya
kalıyorlar. Başka bir ifadeyle sadece Kurumlar
Vergisi ödemekle iktifa ediyorlar.
KDV kesintileri
yaygınlaşıyor
Maliye, kamu kuruluşları, banka ve katılım bankaları
tarafından, özel şirketlerden alınan kimi mal ve
hizmetlerin KDV'lerinin belli oranlarda kesilmesi
uygulamasına 2004 yılı başlarından itibaren
geçmişti. Gün geçtikçe kesinti uygulanacak
mal-hizmet kalemleri ve kesinti uygulayacak kurumlar
genişletilirken kesinti oranları da yükseltiliyor.
Bu bağlamda son düzenleme geçtiğimiz günlerde
yürürlüğe girdi. Yeni tebliğe göre hurdadan elde
edilen bakır külçelerine ilave olarak çinko ve
alüminyum külçeleri de kesinti kapsamına alındı.
Buna göre kamu kuruluşları ve bankalarla katılım
bankaları tarafından bakır, çinko veya alüminyum
külçe alınması halinde satıcıya KDV'nin yüzde 10'u
ödenecek, yüzde 90'ı ise kesinti yoluyla alıkonup
sorumlu sıfatıyla vergi dairesine beyan edilecek.
Yine aynı düzenlemeyle yukarıda bahsedilen
kuruluşlar tarafından alınan özel güvenlik
hizmetlerinin daha önce yüzde 50 oranında kesintiye
tabi tutulduğu hatırlatılarak mayıs ayı itibarıyla
bahsedilen kuruluşlarla birlikte tüm KDV
mükelleflerine verilen özel güvenlik hizmetlerinin
kesinti uygulaması kapsamına alındığı ve bu
hizmetlerin tamamında kesinti oranının yüzde 80
olarak uygulanacağı ifade edilmiştir.
Ahmet YAVUZ
Zaman / 07.05.2007
MuhasebeNet.Net |
|