Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  TÜRKİYE' NİN MUHASEBE REHBERİ. "GÜNCEL MALİ MEVZUATLAR, YORUM, HABER"

 

 

 

-Muhasebe, Mevzuat, Yorum, Haber-06.06.2007-

--------------------------------------------------------------------

 
 

Tasfiye halinde devreden KDV
 

Yapısı gereği KDV uygulaması beraberinde tartışmalı pek çok konuyu gündeme getirmekte, verilen çok sayıda mukteza ve yayımlanan tebliğ, sirkülerlere rağmen gelişen ekonomik yaşam bu alandaki yeni düzenleme ve yorumları sürekli değişir kılabilmektedir. Uzun yıllardan bu yana sıklıkla gündeme gelen bu tür tartışmalı konulardan birisi de, tasfiyeye giren şirketlerin veya işi terk eden mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV'lerinin iade mi yoksa gider mi yazılacağı konusudur.

Bilindiği üzere mükellefler vergiye tabi işlemler üzerinden hesapladıkları KDV'lerden KDVK'nın 29. maddesinde yazılı KDV'leri indirebilmekte, indirim yoluyla giderilemeyen KDV'nin bulunması halinde ise, indirilemeyen KDV sonraki döneme Devreden KDV olarak beyanname de yer almaktadır. Mükelleflerin faaliyetlerinin devamı süresince sorunsuz işleyen bu mekanizma, işin terk edilmesi durumunda bir sorun olarak işletmelerin gündemini işgal etmektedir.

İşin terki aşamasında daha ziyade mükellefler indiremedikleri KDV'nin iadesini talep etmekte, Bakanlık ise konu ile ilgili olarak verdiği muktezalarında iadenin mümkün olmadığını özellikle vurgulamaktadır. Bu konuda yargı organları da Bakanlıkla paralel bir görüşü savunmakta ve sonraki döneme devreden KDV'lerin iadesi ile ilgili olarak mevzuatta bir düzenleme olmadığı için iade yapılmasının söz konusu olmadığını savunmaktadırlar. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 30.04.1993 tarih E:1992/296 K:1993/68 sayılı karar) Bu konuda iadenin mümkün olamayacağı bakanlık ve yargı görüşleri ile de teyit edildiğine göre, tasfiye halinde sonraki döneme devreden KDV'ler nasıl bir işleme tabi tutulacaktır? Bu konuda akla en yakın çözüm, KDVK'nın 58. maddesinin uygulanmasıdır.

Bilindiği üzere KDVK'nın 58. maddesinde, KDV'nin indiriminin mümkün olması durumunda, gider olarak dikkate alınamayacağı belirtilmektedir. Maddenin bu ifadesinden, eğer KDV indirimi mümkün değilse gelir ve kurumlar vergisi açısından gider yazılabileceği yorumu yapılabilmektedir. Bize göre bu düzenleme uyarınca, işini bırakan gerçek şahıslar veya tasfiye olan şirketler indiremeyecekleri KDV'yi gelir ve kurumlar vergisi açısından gider yazabileceklerdir.

Bu konuda KDVK'nın 58. maddesi uyarınca indirilemeyen KDV'nin gider yazılamayacağı yönünde görüşler bulunduğunu da belirtmek isteriz. Ancak Bakanlık konuyla ilgili olarak verdiği bir özelgede, işin terk edilmesi veya tasfiye halinde sonraki döneme devreden KDV'nin gider yazılabileceğini belirtmiştir.

Yukarıda, mevcut yasal durum baz alınarak yapılan değerlendirmelerin ötesinde, KDV uygulaması özü itibariyle ele alındığında, tasfiye veya işin terki hallerinde mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV'lerinin, yasal düzenlemelerin yapılması suretiyle, iade konusu edilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere, KDV sistematiğinde verginin mükellefi nihai tüketicidir. Bu temel mantık uyarınca, işini bırakan veya tasfiyeye giren şirketlerin KDV'nin nihai yüklenicisi olmamaları gerekmektedir. Bugün bu temel mantığın ihlaline yol açan mevcut yasal durumun değiştirilerek, bahse konu KDV'lerin iade konusu edilmesinin daha doğru bir yaklaşım olacağına inandığımızı belirtmek isteriz.


İ. Halil Bağdanlı

Gelirler Başkontrolörü
Dünya online / 06.06.2007

MuhasebeNet.Net

 

                                                                                                                                              

Copyrıght © 2005-2006  www.muhasebenet.net- Türkiye'nin Muhasebe Rehberi. Her hakkı saklıdır.