|
Tasfiye halinde devreden KDV
Yapısı gereği KDV
uygulaması beraberinde tartışmalı pek çok konuyu
gündeme getirmekte, verilen çok sayıda mukteza ve
yayımlanan tebliğ, sirkülerlere rağmen gelişen
ekonomik yaşam bu alandaki yeni düzenleme ve
yorumları sürekli değişir kılabilmektedir. Uzun
yıllardan bu yana sıklıkla gündeme gelen bu tür
tartışmalı konulardan birisi de, tasfiyeye giren
şirketlerin veya işi terk eden mükelleflerin sonraki
döneme devreden KDV'lerinin iade mi yoksa gider mi
yazılacağı konusudur.
Bilindiği üzere mükellefler vergiye tabi işlemler
üzerinden hesapladıkları KDV'lerden KDVK'nın 29.
maddesinde yazılı KDV'leri indirebilmekte, indirim
yoluyla giderilemeyen KDV'nin bulunması halinde ise,
indirilemeyen KDV sonraki döneme Devreden KDV olarak
beyanname de yer almaktadır. Mükelleflerin
faaliyetlerinin devamı süresince sorunsuz işleyen bu
mekanizma, işin terk edilmesi durumunda bir sorun
olarak işletmelerin gündemini işgal etmektedir.
İşin terki aşamasında daha ziyade mükellefler
indiremedikleri KDV'nin iadesini talep etmekte,
Bakanlık ise konu ile ilgili olarak verdiği
muktezalarında iadenin mümkün olmadığını özellikle
vurgulamaktadır. Bu konuda yargı organları da
Bakanlıkla paralel bir görüşü savunmakta ve sonraki
döneme devreden KDV'lerin iadesi ile ilgili olarak
mevzuatta bir düzenleme olmadığı için iade
yapılmasının söz konusu olmadığını savunmaktadırlar.
(Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
30.04.1993 tarih E:1992/296 K:1993/68 sayılı karar)
Bu konuda iadenin mümkün olamayacağı bakanlık ve
yargı görüşleri ile de teyit edildiğine göre,
tasfiye halinde sonraki döneme devreden KDV'ler
nasıl bir işleme tabi tutulacaktır? Bu konuda akla
en yakın çözüm, KDVK'nın 58. maddesinin
uygulanmasıdır.
Bilindiği üzere KDVK'nın 58. maddesinde, KDV'nin
indiriminin mümkün olması durumunda, gider olarak
dikkate alınamayacağı belirtilmektedir. Maddenin bu
ifadesinden, eğer KDV indirimi mümkün değilse gelir
ve kurumlar vergisi açısından gider yazılabileceği
yorumu yapılabilmektedir. Bize göre bu düzenleme
uyarınca, işini bırakan gerçek şahıslar veya tasfiye
olan şirketler indiremeyecekleri KDV'yi gelir ve
kurumlar vergisi açısından gider yazabileceklerdir.
Bu konuda KDVK'nın 58. maddesi uyarınca
indirilemeyen KDV'nin gider yazılamayacağı yönünde
görüşler bulunduğunu da belirtmek isteriz. Ancak
Bakanlık konuyla ilgili olarak verdiği bir özelgede,
işin terk edilmesi veya tasfiye halinde sonraki
döneme devreden KDV'nin gider yazılabileceğini
belirtmiştir.
Yukarıda, mevcut yasal durum baz alınarak yapılan
değerlendirmelerin ötesinde, KDV uygulaması özü
itibariyle ele alındığında, tasfiye veya işin terki
hallerinde mükelleflerin sonraki döneme devreden
KDV'lerinin, yasal düzenlemelerin yapılması
suretiyle, iade konusu edilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere, KDV sistematiğinde verginin
mükellefi nihai tüketicidir. Bu temel mantık
uyarınca, işini bırakan veya tasfiyeye giren
şirketlerin KDV'nin nihai yüklenicisi olmamaları
gerekmektedir. Bugün bu temel mantığın ihlaline yol
açan mevcut yasal durumun değiştirilerek, bahse konu
KDV'lerin iade konusu edilmesinin daha doğru bir
yaklaşım olacağına inandığımızı belirtmek isteriz.
İ. Halil Bağdanlı
Gelirler Başkontrolörü
Dünya online / 06.06.2007
MuhasebeNet.Net |
|