|
Vergiden bağışık kazançlara ait giderler
Kurumlar Vergisi Yasası’nın
5'inci maddesinin üçüncü fıkrası ile iştirak hissesi
alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak
üzere kurumların; Kurumlar Vergisi'nden bağışık
tutulan kazançlarına ait giderlerinin veya istisna
faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı
kurum kazancından indirilemeyeceği hususu hükme
bağlanmıştır.
Bu düzenleme Kurumlar Vergisi Yasası ile özel
yasalarda yer alan Kurumlar Vergisi'nden bağışık
tutulmuş olan tüm kazançlar için geçerlidir.
Yasal düzenleme gereği; Kurumlar Vergisi'nden
bağışık tutulan kazançların elde edilmesi için
yapılan giderler, kurumun vergiye tabi diğer
kazançları ile ilgili safi miktarın tespitinde gider
olarak dikkate alınmamaktadır. Bu bağlamda yine
kurumların vergiden bağışık olan kazanç alanlarında
ortaya çıkan zararlar da vergiye tabi kurum
kazancından indirim konusu yapılamamaktadır.
Dolayısıyla kurumların vergiden bağışık gelirlerinin
(kazançlarının) elde edilmesi için yapılan giderler
sadece Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmiş
kazançtan indirilebilecek, zararlar ise mevcut bir
kazanç olmadığı için hiçbir biçimde dikkate
alınmayacaktır.
Örneğin teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet
gösteren Yeni Buluşlar Teknolojik Araştırma ve
Geliştirme AŞ'nin 2006 yılında bu bölgedeki çalışma
kapsamında göstermiş olduğu faaliyet nedeniyle
90.000 YTL zarar ettiğini, buna karşılık aynı yılda
söz konusu kurumun bölge dışı faaliyetinden de
120.000 YTL kazanç sağladığını varsayacak olursak
kurumun Kurumlar Vergisi matrahı aşağıdaki şekilde
hesaplanacaktır.
· Kurumun ticari kazancı (120.000-90.000=) 30.000
YTL
· Kanunen kabul edilmeyen gider (Bölge içi faaliyet
zararı) 90.000 YTL
+-------------------
Toplam 120.000 YTL
Hesaplanan Kurumlar Vergisi
(120.000x0.20=) 48.000 YTL
Gerçekten söz konusu kurum bölge içi faaliyetten
zarar ederken bölge dışı faaliyetten kazanç sağlamış
ve sonuçta ticari kazanç olarak safi 30.000 YTL elde
etmesine rağmen Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/3'üncü
maddesi uyarınca bölge içi faaliyet zararı bu
uygulamada dikkate alınmamıştır.
Diğer yandan bu tür işletmelerde istisna (vergiden
bağışık) kazançlar ile diğer faaliyetlerden doğan
kazançların, işletme kayıtlarında ayrımının
yapılması ve istisna kazançlarına ilişkin maliyet ve
gider unsurlarının diğer faaliyetlerden doğan (elde
edilen) kazançlarla ilişkilendirilmemesi
gerekmektedir. Bu nedenle de istisna kapsamındaki
faaliyetin zararla sonuçlanması, bu tür zararın
“Kanunen Kabul Edilemeyen Gider" olarak dikkate
alınması zorunlu olmaktadır.
Örneğin Teknik Araçlar AŞ’nin 2006 yılında yapmış
olduğu faaliyet sonucunda 100.000 YTL hasılat
sağladığı, buna karşılık 85.000 YTL gider veya
harcama yaptığını, bu iş yanında İstanbul’da bulunun
serbest bölgedeki bir faaliyeti nedeniyle ortaya
çıkan uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 20.000 YTL
danışmanlık ve bilirkişilik harcaması olduğunu
varsayacak olursak bu takdirde de söz konusu
şirketin ticari kazancını aşağıdaki şekilde
hesaplaması mümkündür.
· Ticari kazanç (100.000-85.000-20.000=) - 5.000 YTL
(zarar)
· Kanunen Kabul Edilmeyen Gider 20.000 YTL
+
Matrah (Vergiye Tabi Kazanç) 15.000 YTL
Dolayısıyla bu kurumun yüklendiği vergi miktarı
(15.000x0.20=) 3.000 YTL'dir.
Söz konusu kurumun daha önce İstanbul’da serbest
bölgede mevcut ortaklığı nedeniyle ortaya çıkan
sorunun çözümlenmesi için yapmış olduğu gider
serbest bölgedeki faaliyetine ait olup, bu
faaliyetin Kurumlar Vergisi'ne tabi tutulmadığı
gerekçesi ile yapılan harcamalar kanunen kabul
edilmeyen gider olarak dikkate alınmıştır.
Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/3'üncü maddesinde yer
alan düzenleme genel olarak vergiden istisna
tutulmuş kazançlara ait harcamaların (giderlerin)
vergiye tabi kazançlara ait giderlerle
karıştırılmamasını öngörmektedir. Bu nedenle eğer
bir kurum, Kurumlar Vergisi'ne tabi kazançla vergiye
tabi olmayan bir kazancı birlikte elde ediyorsa, bu
takdirde vergiye tabi olmayan kazancın elde edilişi
ile ilgili harcama ve zararların bu bağlamda
hesapların ayrıştırılması açısından zorunlu
olmaktadır.
Gelir Vergisi uygulaması açısından geçerli bulunan
ilkelere göre de elde edilen kazancın vergiden
bağışık tutulan kısmına isabet eden giderin veya
giderlerin beyan edilen safi kazancın tespiti
sırasında indirim konusu yapılmaması gerekmektedir.
Veysi Seviğ / Yorum
Referans / 06.04.2007
muhasebenet |
|