Vadeli çekleri reeskonta tabi tutmak
mümkün değil
Çek her an nakde dönüştürülmesi
mümkün olar bir ödeme aracı olarak kullanılıyor.
Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu'nun kararına göre
de vadeli düzenlenmiş olsa bile çeklerin reeskonta tabi
tutulması mümkün olmuyor.
ÇEK DE REESKONT
SORU: Geniş çaplı pazarlama işiyle uğraştığımız için
satışlarımızı çoğunlukla çek karşılığı yapıyoruz.
Aldığımız çekler genellikle iki-üç ay vadeli oluyor. Bu
çeklerin bir kısmını ciro ediyoruz. Ancak bir kısmı
dönem sonu itibariyle elimizde kalıyor.
Envanter çalışmalarında Tek Düzen Hesap Planında da yer
aldığı üzere aktifimizde yer alan çekleri reeskonta tabi
tutmamız mümkün mü?
Vadeli çeklerde bizim alacaklarımızı oluşturmuyor mu?
YANIT: Türk Ticaret Kanunu'nun 709. maddesi uyarınca
"Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt
yazılmamış hükmündedir." Dolayısıyla çek her an nakde
dönüştürülmesi mümkün olan bir ödeme aracıdır.
Diğer yandan vergi idaresi vadeli çekler için reeskont
yapılmayacağı yönünde açık bir düzenleme yapmamıştır.
Buna karşılık uygulamada idare vadeli çeklerin reeskonta
tabi tutulamayacağı yönünde görüş vermiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun
07.04.2000 tarih ve E.1999/448, K.2000/145 sayılı Kararı
uyarınca vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulması
aşağıdaki gerekçe ile mümkün değildir.
"Vergi Usul Kanunu'nun 281 ve 285. maddelerinde;
iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların mukayyet
değerleriyle değerlenmesi esası benimsenmiş ve değerleme
günü itibariyle vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve
borçların reeskonta tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu'nun üçüncü kısmında "çek" ile ilgili
hükümlere yer verilmiş, çekin unsurları belirtilerek,
698. maddesinde çekte münderiç herhangi bir faiz
şartının yazılmamış hükmünde olduğu, 707. maddesinde,
çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir
kaydın yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak
gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir
çekin ibraz günü ödeneceği kurala bağlanmış, 3167 sayılı
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanun da Ticaret Kanunu'ndaki
düzenlemelere paralel hükümler getirerek 4. maddesinde,
çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesinin, ibraz
edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek
mecburiyetinde olduğu, 16. maddesinde de, ibraz süresi
içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, 4.
maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı
bulunmaması sebebiyle kısmen dahi olsa ödenmeyen çeki
keşide eden kişiler hakkında uygulanacak müeyyideler
düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu'nda kambiyo senetleri arasında yer
almakla birlikte, çekin yasal olarak vade ve faiz kaydı
taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından
görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu
bulunması nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik
taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem
görmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada
çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması,
adına çek düzenlenen yükümlünün ancak değerleme gününde
vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için
uygulanması öngörülen Vergi Usul Yasası'nın 281.
maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak
vermeyeceğinden söz konusu vadeli çeklerin reeskonta
tabi tutulması mümkün değildir. (V. Seviğ)
ARSA SATIŞINDA KATMA DEĞER VERGİSİ
SORU: Şirketimizin aktifinde 22 yıldır bulunan ve hali
hazırda TIR parkı olarak kullanılan araziyi satmak üzere
alıcısı ile protokol yapmış bulunuyoruz. Söz konusu TIR
parkı üzerinde bulunan bazı taahhütlerimizi kaldırdıktan
sonra söz konusu araziyi hukuken temiz olarak alıcısına
teslim edeceğiz.
Söz konusu TIR Parkının alıcısına satışını devir yoluyla
gerçekleştirirken bu iş için fatura düzenlemek
zorundayız. Söz konusu TIR Parkı arsasının satış işlemi
için düzenlenen faturada Katma Değer Vergisi
hesaplanması gerekir mi?
YANIT: Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17. maddesinin 4.
fıkrasının (r) bendi uyarınca "Kurumların aktifinde veya
belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az
iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile
gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve
teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin
borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin
(müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara
devir ve teslimleri" Katma Değer Vergisi'nden
istisnadır.
Mevcut yasal düzenleme çerçevesinde yasa maddesinde yer
alan istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan
kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları
gayrimenkul ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna
kapsamı dışındadır.
Dolayısıyla sizin satışını gerçekleştirmek üzere
olduğunuz TIR Parkı eğer gayrimenkul ticareti ile
iştigal etmiyorsanız, Katma Değer Vergisi istisnasına
tabi olacaktır.
Söz konusu istisnanın Kurumlar Vergisi Yasası'nda yer
alan gayrimenkul ve iştirak hissesi'nin satışına yönelik
olarak tespit edilecek istisna ile ilgisi
bulunmamaktadır. (V. Seviğ)
VADELİ SATIŞLARDA KURUN ETKİSİ
SORU: 2006 yılında dolar üzerinden bedeli belirlenmiş
bulunan gayrimenkulümüzü bedeli iki yılda aylık
taksitler halinde ödenmek üzere satmıştık. Söz konusu
satış karşılığında gayrimenkulü satın alanla aramızda
yapmış olduğumuz protokol gereğince aylık taksitler her
ayın 10.günü akşamına kadar ilgili banka şubesine
yatırılmaktadır.
Söz konusu gayrimenkul ticari işletmemize kayıtlı
olduğundan alacağımız bilançonun aktifinde görülmekte
olup, taksitler tahsil edildikçe alacak miktarı da
düşmektedir. Bu durumda Dolar kurunda ortaya çıkan değer
kaybı nedeniyle hesaplanacak zararı kayıtlarımıza
intikal ettirebilir miyiz? Ayrıca 2006 yılında ortaya
çıkan iştirak kazancı istisnası, alacağımızın toplam
değeri Türk Lirası karşılığında azalacağından bu durum
sorun yaratır mı? 2008 yılının Haziran ayında satış
dolayısıyla alacaklarımızın tamamı ödenmiş olacaktır.
YANIT: Söz konusu satışlardan dolayı aylık taksitler
halinde tahsil etmekte olduğunuz satış bedeli nedeniyle
halihazırda kayıtlarınızda mevcut olup taksit tarihleri
itibariyle tespit edilmiş kurlara göre yapmış olduğunuz
düzeltme sonucunda yer alan Türk Lirası karşılığı taksit
tutarlarında bu taksitlerin tahsili sırasında kur
farkından bir zarar ortaya çıkarsa bu farkları da
giderleştirebilirsiniz.
Diğer yandan konuya ilişkin olarak Kurumlar Vergisi (1)
sayılı Tebliği'nin 5.6.2.4.5 bölümünde yapılan
açıklamalar uyarınca bu tür satışlar da satış kazancı,
satış işlemi ile birlikte oluşacağından istisna, satışın
yapıldığı dönemde uygulanır. İstisna kapsamındaki
değerlerin satışından kaynaklanan alacaklar için alınan
faiz, komisyon ve benzeri gelirler, istisna kazancın
tespitinde dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde, satış
bedelinin döviz cinsinden belirlenmesi durumunda ortaya
çıkan kur farklarının da istisna kazancın tespitinde
dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Döviz üzerinden
veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı
paraların ya da alacakların değerlenmesinden kaynaklanan
unsurlar vergi matrahının tespitinde gelir veya gider
unsuru olarak dikkate alınacaktır. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA İSPAT
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2004/235
K.2005/162 T.17.6.2005
Bakır ticareti yapan davacı hakkında, 2001 yılında emtia
alımlarını gerçeğe aykırı faturalarla
belgelendirdiğinden bahisle KDV indirimleri kabul
edilmeyerek cezalı tarhiyat yapılmıştır. VUK'nun 3/2. ve
134. maddeleri ile 3065 sayılı KDV Kanunu'nun 29/1(a)
maddesi hükümleri gereğince, gerçek usulde vergiye tabi
ve mükellefiyet kaydı bulun bir tacirin düzenlediği
faturaların gerçeği yansıtmadığı, dolayısıyla söz konusu
faturalarda yer alan KDV'nin indirim konusu
yapılamayacağı sonucuna ulaşılabilmesi için, fatura
muhteviyatı teslim edilmediği veya hizmetin gerçekten
yerine getirilmediği konusunda yeterli tespitin
bulunması gerektiğinden ve ayrıca yükümlüye fatura
düzenleyen şirketlerin gerçek usulde vergi mükellefi
olduğu ve bir kısmının ilgili dönem KDV beyannamelerini
verdikleri ancak borçlarını ödemediği, bir kısmının
vergi ödevlerini yerine getirmediği anlaşılmış olup,
davacı şirketin bunlardan aldığı faturalar nedeniyle KDV
ödemediği veya bu faturaların gerçek mal alışlarını
yansıtmadığı yolunda dava dosyasında başkaca somut bir
tespit bulunmadığından, alışlarının gerçek olduğu
inceleme elemanınca da kabul edilerek kurumlar vergisi
yönünden eleştirilmediği anlaşılan yükümlü hakkında
yapılan tarhiyatta isabet yoktur.
Danıştay 7. Dairesi E.2004/738 K.2005/908 T.4.5.2005
Akaryakıt istasyonu işleten davacının adına, kredi kartı
ile yaptığı bir kısım satışını kayıt ve beyan dışı
bıraktığından bahisle tarhiyat yapılmış olup, davacı
şirketçe günlük nakit gereksinimlerinin, gerek şirket
yetkililerine, gerekse bu kişilerin arkadaşlarına ait
kredi kartlarının POS cihazından geçirilerek
karşılandığı, bu tutarların mal satımına ilişkin
olmadığı ileri sürülmüşse de; kayıt dışı hasılatın
saptanması esnasında, şirket ortaklarına ait kredi kart
tutarlarının dikkate alındığının anlaşılması ve POS
cihazından geçirilen diğer kartlara ilişkin tutarların
mal satımına ilişkin tutarlar olduğunun kabulünün
normal, mutat ve icaplara uygun bulunması sebepleriyle,
yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2005/26
K.2005/94 T.22.4.2005
Bir kısım hasılatını el defterinde takip etmek suretiyle
kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle davacı adına
cezalı tarhiyat yapılmıştır. Her ne kadar Yerel
Mahkemece verilen kararda, davacının eski çalışanı
tarafından vergi denetmenliğine verilen el defterinden
hareketle yapılan vergi incelemesi neticesinde, Asliye
Ceza Mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu
söz konusu el defterinde yazılı bilgilerin davacının
veya muhasebecinin eli ürünü olmadığının saptanması
sebebiyle, el defterindeki bilgilerden hareketle
hesaplanan matrahın dayanağı bulunmadığı ve el
defterinin davacıya ait olduğunun kesin olarak ortaya
konulmadığı gerekçesiyle, davacı hakkında yapılan
tarhiyat kaldırılmışsa da; vergi inceleme raporunun
ekini oluşturan 18.12.1998 tarihli tutanakta el
defterinin yükümlünün sekreteri tarafından tutulduğu,
tutanağa ekli listelerde de aylar itibariyle eksik
düzenlenen belge adedi ve tutarı ile tam düzenlenen
belge adedi ve tutarı ile tarihlerin belirlenmiş olması
ve yükümlü tarafından bu listelerin ve tutanağın
ihtirazi kayıt konulmaksızın imzalanmış olması
sebepleriyle, belirtilen şekilde el defterinden
hareketle hesaplanan matrah farkı üzerinden yapılan
tarhiyatta hukuka aykırılık yoktur.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans / 06.02.2008 |