Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  TÜRKİYE' NİN MUHASEBE REHBERİ. "GÜNCEL MALİ MEVZUATLAR, YORUM, HABER"

 

 

 

-Muhasebe, Mevzuat, Yorum, Haber-04.07.2007-

--------------------------------------------------------------------

 
 

Bildirim yapılmadan vergi cezası kesilmesi hukuka aykırı
 

Beyanname ve bildirim zorunluluğunu yerine getirmeyen mükelleflere usulsüzlük cezası uygulanıyor. Ancak bu cezanın kesilmesi için ceza kesileceği bildiriminin ardından verilen süre içinde mükellefin beyanda bulunmaması ve yanlış bilgi vermesi şartı aranıyor.

SORU: Vergi beyannamesini elektronik ortamda vermediğim için adıma Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca usulsüzlük cezası kesildi. Ancak söz konusu kanun maddesi uyarınca cezanın kesilebilmesi için önce durumun bize yazı ile bildirilmesi ve daha sonra da bize bildirilen bu durum karşısında bizim konuya ilişkin gerekeni veyahut isteneni yapmamamız halinde cezanın kesilmesi gerekmektedir. Vergi Dairesi'nin yapmış olduğu ceza kesme işlemi bu nedenle ne kadar doğrudur?

YANIT: Bilindiği üzere Vergi Usul Yasası’nın mükerrer 257. maddesinin 4.bendi uyarınca “... vergi beyannameleri ile bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek ve tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye” Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Diğer yandan Vergi Usul Yasası’nın mükerrer 355. maddesi ve aynı yasanın mükerrer 257. maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlardan 2007 yılında:

* Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.390-YTL,

* İkinci sınıf tüccarlar ile defter tutan çiftçiler ve kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 640-YTL,

* Yukarıda belirtilenler dışında kalanlar için ise 300- YTL,

Özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülmüş bulunmaktadır.

Aynı yasal düzenleme gereği olarak özel usulsüzlük cezasının kesilebilmesi için “... bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belgelerin ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilememesi hallerinde, haklarında aynı yasanın ceza hükümlerinin uygulanacağı hususlarını içeren yazılı bildirim yapılması koşulu getirilmiş olup” bildirim yapılmaksızın beyanname verilmediğinden usulsüzlük cezası kesilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. (Ankara 1. Vergi Mahkemesi E.No:2006/1, K.No:797) Bu karar Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin E.No:2007/2246, K.No:2007/2889 sayılı kararı ile kesinleşmiştir

ÖZELGELERDE

TİCARİ KAZANÇ


1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28.5.2007 tarih ve 10866 sayılı özelgesi;

“Kamyonet, minibüs vb. araçlar nakliyecilik faaliyetinde kullanılabilecek araçlar olmakla beraber, şahsi ihtiyaçlar ve ticari faaliyet niteliğinde olmayan bir kısım faaliyetler içinde kullanılabilmektedir. Bu sebeple, trafik bürosunda hususi araç olarak kayıtlı olması ve ticari olarak kullanıldığına ilişkin herhangi bir tespitin olmaması şartı ile sahip olunan kamyonetten dolayı mükellefiyet tesisi gerekmez.”



2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 1.5.2007 tarih ve 13658 sayılı özelgesi;

“Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında, gayrimenkul satışından elde edilen kazanç, kazancın elde ediliş biçimine göre, ya ticari kazanç ya da diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilir. Özel inşaat yapımında ise gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurlarının açıkça bulunması, yapılan faaliyetin ticari sayılması için yeterlidir. Dolayısıyla, ticari kazanç açısından gayrimenkul alım-satım ve inşa işlerinin ticari bir organizasyon içinde yapılması, devamlılık kasdı ve niyeti taşıması veya muamelede çokluk olması halinde bu faaliyetin ticari kazanç kapsamında inşaat işi olarak kabulü gerekip, bu faaliyetler neticesinde doğan kazancın GVK’nun ticari kazanca ilişkin hükümleri çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerekir.”



3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 25.4.2007 tarih ve 8282 sayılı özelgesi;

“Sigorta Prodüktörleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinin (e) bendinde prodüktör; sigorta ettiren ve sigortacıya bağlı olmaksızın, çeşitli sigorta dallarında sigorta sözleşmesi yapmak isteyenlere bilgi vererek sözleşmenin şartlarını müzakere ve tehlikenin konusuna ve özelliğine göre sigorta teklifnamesini hazırlamada yardımcı olan ve ayrıca rizikonun takdirine etkili, kendisince bilinen hususları da sigorta şirketine bildirmek suretiyle aracılık hizmeti ifa eden geçek ve tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Aynı yönetmeliğin 9. maddesine göre gerçek kişi prodüktörlerin, bu işi mutad meslek halinde yapmaları zorunludur. Yönetmeliğin bu düzenlemesi karşısında, gerçek kişi tarafından ticari bir organizasyon içerisinde ve devamlı olarak yürütülecek olan sigorta prodüktörlüğü faaliyetinden elde edilen kazancın da ticari kazanç hükümleri doğrultusunda vergilendirilmesi gerekir.”



4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 29.1.2007 tarih ve 1549 sayılı özelgesi;

“Arsa üzerinde kat karşılığında bina inşa edilmesi gayesi ile müteahhid ile imzalanan sözleşme gereğince, kat irtifakı kurulduktan sonra müteahidin sahip olacağı daireler kendisine teslim edilecektir. Müteahidin kendisine kalacak olan daireleri tapuda kendi adına tescil ettirilmeden önce arsa sahibinden alacağı vekâlet ile satması halinde, bu satıştan dolayı tapuda dairelerin arsa sahibi adına gözüküyor olduğundan bahisle arsa sahibinin gelir vergisi yönünden mükellefiyeti söz konusu olmaz. Ancak müteahidin, tapuda adına tescil edilmeden yapılan satıştan elde edeceği kazanç için vergilendirilmesi gerekir.”



5. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 11.12.2006 tarih ve 23997 sayılı özelgesi;

“Park sorununu çözmek üzere apartman yönetim kurulu kararı ile hizmetten yararlanan ve birden fazla aracı olan malik ve kiracılardan fazladan park edecek araçlarından, geliri apartmanın işletme projesi bütçesine dahil etme şartı ile park ücreti alınması, faaliyetin ticari faaliyet olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmez. Zira, faaliyeti yürütmek üzere oluşturulan organizasyonun kazanç sağlama potansiyeline sahip olduğu açıktır. Bu nedenle, apartman yönetimince yürütülen faaliyetin, adi ortaklık halinde yürütülen ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi gerekir.”


Veysi Seviğ

Referans / 04.07.2007

 

MuhasebeNet.Net

 

                                                                                                                                              

Copyrıght © 2005-2006  www.muhasebenet.net- Türkiye'nin Muhasebe Rehberi. Her hakkı saklıdır.