Vergilerle ilgili son iki
Anayasa Mahkemesi kararı
Anayasa Mahkemesi'nin vergiler konusunda
son olarak verdiği 2008/61 ve 2008/62 karar sayılı
kararları aynı zamanda birbiriyle bağlantılı
bulunmaktadır. Davayı açan Danıştay 7. Dairesi özel
tüketim vergisi konusunda çalışmaktadır. Konularda
görülmekte olan özel tüketim vergisi ile ilgili bir
düzenlemenin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne
taşınmasıdır. Her iki karar da 6.6.2002 tarih ve 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin 2.
fıkrasının b bendi ile ilgilidir. Danıştay 7. Dairesi
önüne gelen dava bu düzenlemeye dayanılarak çıkarılan
Bakanlar Kurulu kararlarının iptali amacıyla açılmış
olup, Danıştay 7. Dairesi bu düzenlemenin Anayasa'nın
2., 10. ve 73. maddelerine aykırı olduğunu
düşünmektedir.
Anayasa Mahkemesi, K. 2008/61 sayılı kararında Özel
Tüketim Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin 2. fıkrasının
b bendi hükmünün 31.7.2004 günlü, 25539 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 16.7.2004 günlü, 5228 sayılı
kanunla değiştirilmesi sebebiyle Bakanlar Kurulu'na
verilen yetkinin de değiştirilmiş olduğundan bahisle
iptal isteminin konusunun kalmadığı, bu nedenle karar
verilmesine yer olmadığına oyçokluğuyla karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, K. 2008/62 sayılı kararında da aynı
maddede yapılan 2004 değişikliğinin bu sefer 30.3.2006
günlü, 5479 sayılı kanunla değiştirilmesinde aynı sonuca
varmıştır.
Kararlara muhalif üç üye (F. Kantarcıoğlu, Ş. Apalak ve
Z. A. Perktaş) tarafından yapılan bazı tespitler çok
önemli olup verilen her iki karardaki eksiklikleri ve
kararın görülmekte olan davalarda yol açacağı
problemleri göstermektedir.
1. Yasa kuralının, daha sonra değişikliğe uğraması
nedeniyle Danıştay'da bakılmakta olan davada uygulanma
olanağını yitirdiği kabul edilemez.
2. Bu dava, objektif düzenleyici işleme karşı açılmış
olsa da, itiraz konusu kural uygulanarak
sonuçlandırılacağından, anayasal denetimin sürdürülmesi
gerekirken Danıştay'da açılan davada da karar
verilmesine yer olmadığına karar verileceği düşüncesiyle
işin esasının incelenmemesinin, hukuksal dayanağı
bulunmamaktadır.
3. Anayasa'nın 153. maddesinde iptal kararlarının geriye
yürümeyeceği, 152. maddesinde yargı yerlerince yapılan
başvurularda beş ay içinde karar verilmezse mahkemenin
davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre
sonuçlandıracağı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye
kadar Anayasa Mahkemesi kararı gelirse mahkemenin buna
uymak zorunda olduğu kurala bağlanmıştır.
4. İdari işlemlerden olan Bakanlar Kurulu kararı yasal
kuralın bir anlamda uygulamasıdır. Bakanlar Kurulu
kararlarının düzenleyici işlem olarak nitelenmesi bu
sonucu değiştirmez. Özel tüketim vergisinde de vergi
miktarını saptamada esas alınan Bakanlar Kurulu kararı
vergiye konu malla ilgili matraha uygulanacak oran ve
asgari maktu vergi tutarını öngören ilk belirleyici
uygulama işlemidir.
5. Anayasa Mahkemesi'nin yerleşmiş uygulamalarına göre,
itiraz başvurularında iptali istenilen kuralın sonradan
değiştirilmiş olması, Anayasa'ya uygunluk denetimini
etkilemez. Mahkeme elindeki davayı olay tarihinde
yürürlükte bulunan yasaya göre çözeceğinden kişilerin
hak kaybına uğramamaları bakımından söz konusu yasanın
olaya uygulanacak kurallarının anayasal denetiminin
yapılmasındaki hukuki yarar açıktır.
Bu konuda hem eski bir Anayasa Mahkemesi Üyesi hem de
bir vergici olan Sayın Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu,
Anayasa Yargısı kitabında 1961 Anayasası'ndaki "olayla
ilgili ve yalnız tarafları bağlayıcı" karar
verilebilmesi yetkisinin 1982 Anayasası'nda
kaldırıldığını, Anayasa Mahkemesi'nin incelemesi
sırasında yürürlükten kalkan kuralın Anayasa'ya
aykırılığını belirtip olayla sınırlı ve yalnız tarafları
bağlayıcı karar verebilmesinin isabetli olacağını
düşünmektedir.
Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi'nin çoğunlukla almış
olduğu her iki karar hem başvurunun amacına hizmet
etmemekte ve problemi çözmemekte hem de mevcut hükümler
bakımından isabetli bulunmamaktadır.
Hakan ÜZELTÜRK VERGİ ve
HUKUK
huzelturk@superonline.com
04.04.2008 |