Kurumlar Vergisi'nde form soruları
Dünden önceki gün İş
Kulelerinin toplantı salonunda İstanbul SMMM Odası'nın
her yıl düzenleyerek gelenekselleştirdiği "Kurumlar
Vergisi Semineri", yine binin üzerinde meslek mensubunun
katılımı ile yapıldı. Ücretsiz olan bu seminere
katılmak, salonun koltuk sayısı sınırı dolayısıyla
önceden rezervasyon koşuluna bağlı. Gelen rezervasyon
talebi de son yıllarda iki binin altına düşmüyor. Odanın
yine her yıl mart başında düzenlediği geleneksel Gelir
Vergisi Semineri ile birlikte düşünüldüğünde, meslek
mensuplarına sunulan bu hizmet, kutlanacak bir eğitim
çalışmasına dönüşmüş vaziyette.
Seminerlerin bir başka özelliği ise konuşmacıların vergi
yönetiminden, meslek mensuplarından ve akademisyenlerden
seçilmesi ile kürsüde farklı bakış açılarının
buluşmasını sağlaması.
Bugünkü yazım da bu seminerde sunulan ve kurumlar
vergisinin üç yeni düzenlemesini konu alan iki tebliğ
ile ilgili. Bu iki tebliğden birincisi, benim sunduğum,
"kontrol edilen kurum kazancı ve örtülü sermaye faizi"
başlıklı, ikincisi ise YMM Zeki Gündüz'ün sunduğu
"transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımı" başlıklı tebliğ.
Bu sunumları izleyen bölümde gelen soruların büyük
kısmı, Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç
Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ ile ihdas edilen ve
kurumlar vergisi beyannamesi ile birlikte verilmesi
gereken "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Kurum
Kazancı Ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form" ile ilgili
oldu.
Gelen sorular meslek mensuplarının veya işlerini
üstlendiği müşterilerinin özel durumları ile ilgili
değil, genel sorulardı. Genel soruların çoğunluğu
oluşturması, bir tek şeye işaret ediyor. O da, Genel
Tebliğ açıklamasının yeterli olmadığı. Bu nedenle
Bakanlığın, beyan dönemi bitmeden formun doldurulmasına
ilişkin bir sirküler açıklaması yapmasında yarar var.
Bizden söylemesi.
Bu soruların ve yanıtlarının, toplantıya katılamayan
veya diğer illerdeki meslek mensuplarını da
ilgilendirebileceği düşüncesi ile bir kısmını aşağıda
aktarmak istiyoruz.
Soruların bir kısmı, söz konusu formda sorulan "ilişkili
kişilere ilişkin bilgiler" tablosunda bütün ilişkili
kişilere mi, yoksa sadece yıl içerisinde çeşitli
şekillerde ticari ilişki kurulmuş olan ilişkili kişilere
mi yer verileceği noktasındaydı. Bu soruya verilen
yanıt, tabloda sadece yıl içerisinde çeşitli şekillerde
ticari ilişki kurulmuş olan ilişkili kişilerin yer
almasının yeterli olacağı şeklinde oluştu. Bu Formun
amacı, kurumu tanımak değil, ilişkili kişilerle olan
işlemlerden idarenin haberdar olmasını temindir. Zaten
anılan Genel Tebliğin 7.1 maddesinde "kurumlar vergisi
mükelleflerinin ilişkili kişilerle bir hesap dönemi
içinde yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım
işlemleri ile ilgili olarak" söz konusu formun
doldurulup beyanname ekinde verileceğinin açıklanması da
benimsenen görüşü doğrulamaktadır.
Soruların neticesinde formun transfer fiyatlandırması
tabloları ile ilgili olarak ortaya çıkan bir diğer sonuç
da, "ilişkili kişilerle yapılan transfer
fiyatlandırmasına ilişkin işlemler" tablosu ile
"transfer fiyatlandırmasına ilişkin işlemlerde
kullanılan yöntemler" tablosunun toplam satırlarının
uyumlu olmasına dikkate edilmesi gereği.
Örtülü sermaye faizi ile ilgili olarak gelen soruların
bir kısmı da anılan Formun "ilişkili kişilerden temin
edilen borçlar" tablosunda, ilişkili kişilerden YTL
cinsinden ve faizsiz olarak alınan, yani işletmeye
hiçbir yük yüklemeyen borçların da yer almasının gerekip
gerekmediği ile ilgiliydi. Bu sorunun yanıtı da olumsuz
şekilde, yani işletmeye her hangi bir yük getirmeyen
borçlanmalara bu tabloda yer verilmesine gerek olmadığı
yönünde oluştu.
Bir grup soruda, kuruma YTL cinsinden ve faizsiz borç
veren gerçek kişi ortağa bu yüzden ilerde bir eleştiri
getirilip getirilemeyeceği noktasında toplandı.
Bilindiği gibi Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinde
5615 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, transfer
fiyatlandırması müessesesi Gelir Vergisi açısından da
ticari ve zirai kazanç mükellefleri için kabul edildi.
Bu nedenle aktardığımız şekilde kurumlara ticari veya
zirai işletmesinin varlıklarından borç veren gelir
vergisi mükellefine, transfer fiyatlandırması yoluyla
kazanç aktarımı eleştirisi gelebilir. Örneğin bir
kollektif şirketin, ortağının ortak olduğu bir anonim
şirkete faizsiz borç vermesi halinde, bu kolektif
şirketin ortakları aleyhine transfer fiyatlandırması
yoluyla kazanç aktarımı sebebiyle cezalı tarhiyat
yapılması mümkündür. Buna karşılık ortak olduğu bir
kuruma söz konusu şekilde kendi şahsi varlıklarından
borç veren gerçek kişi ortağa, bir eleştiri getirilmesi
mümkün değildir. Bir başka deyişle gerçek kişi ortak
faiz alsa idi, bu faizin alacak faizi olarak onun menkul
sermaye iradını oluşturacak olduğu hallerde bir eleştiri
getirilmesi mümkün değildir. Çünkü menkul sermaye
iratları için bu yönde bir düzenleme yoktur.
Gelen sorulardan en önemlisi, Bakanlığın açıklama
yapmaktan sanırım özenle kaçındığı bir konu ile
ilgiliydi. Kurum veya tacir ortaklardan alınan borcun öz
sermayenin üç katını aşan kısmı için ödenen faizler
üzerinden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı şeklinde
özetlenen bu soruya verilen yanıt da olumsuz şekilde
oluştu. Çünkü örtülü sermaye faizi kabul edilen faizler
Kanuna göre, faiz olarak değilde temettü olarak kabul
edilip temettü rejiminde vergilendiğine göre,
temettülerin de KDV Kanununun konusuna girmemesi
sebebiyle bu kısım için faiz üzerinden KDV
hesaplanmasına ve bu KDV'nin indirim konusu yapılmasına
olanak yoktur.
Köşemin sınırları elverdiğince seminerde sorulan
soruları ve oluşan yanıtları aktarmaya çalıştım. Eğer
Gelir İdaresi Başkanlığı oluşan yanıtların aksini
düşünüyorsa ve bir yanıt gönderirse onu da yayınlarım.
Bu nedenle, bazı TV programlarında denildiği gibi, "bizi
ve Referans'ı izlemeye devam edin".
Bumin Doğrusöz
Referans /
03.04.2008 |