Malın değerinin düşmesi ile oluşan zararlar nasıl
gider yazılabilir?
Günün Sözü;
"Gözü hep yükseklerde olan önündeki çukuru
göremez.''
Değerli okurlar, metal ve kimya sektöründe demir,
çelik ve petrole bağlı birçok ürünün satış fiyatında
ani düşüşler oldu. Doğal olarak elinde stokla bu
duruma yakalanan şirketlerde önemli zararlar oluştu.
Aşağıda, gazete yazısı formatında ele alacağımız
düzenlemeler sayesinde oluşan bu zararları stokta
iken, 2008 beyanında gider olarak dikkate alabilmek
mümkün olacaktır.
Malın değeri %10 veya daha fazla düşmeli
Vergi Usul Kanunu'nun 274. maddesine göre, dönem
sonunda stoklar normal şartlarda alış bedeli ile
değerlenir. Ancak, dönem sonunda, stoklarda bulunan
malınızın satış bedeli maliyetine göre yüzde 10 ve
daha fazla tutarda düşmüşse, maliyet bedeli yerine
Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesinde düzenlenen
''ortalama fiyat'' veya ''takdir esası''na göre
belirlenen emsal değeri esas alınır.
www.vergihaber.com
Diğer bir ifade ile satın aldığınız ticari malın
piyasa değeri düşmüşse, zararın oluşması için ille
bu malı satmış olmanız gerekmiyor. Mal henüz
stoklarda iken de, oluşan zararınızı beyannamenizde
gider olarak dikkate almanız mümkün.
Ortalama fiyat esası
Şayet stokta bulunan değeri düşen malla aynı cins ve
nevideki mallardan değerlemenin yapılacağı (2008
takvim yılı için 31.12 2008 tarihi) ay (Aralık), bir
önceki (Kasım) veya daha önceki aylarda (Ekim …)
satış yapılmışsa, malın bilanço değeri
belirlenirken, malın satın alma bedeli (maliyet
bedeli) yerine, satışı yapılan malların miktar ve
fiyatlarına göre belirlenen ortalama satış fiyatı
esas alınır.
Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için aylık satış
miktarının emsal bedeli belirlenecek her bir malın
yüzde 25'inden az olmaması gerekmektedir.
Bu şekilde yapılan kıymet tespiti mükellefin
kendisince yapılır. Bu durumda, bu hesaplamalara
ilişkin kayıt ve cetveller ispat edici kağıtlar
olarak muhafaza edilir.
Tam tasdik yaptırılıyorsa, kurumlar vergisi
beyannamesi tasdik raporunda bu hesaplama ile ilgili
olarak yeminli mali müşavirce yapılacak
değerlendirmeye yer verilir. Diğer bir deyişle,
yapılan işlemin kontrolü YMM tarafından yapılır ve
raporda açıklanır.
Bu yöntemde bir izin veya bildirime gerek
bulunmamaktadır.
Takdir esası
Şayet emsal bedeli ortalama fiyat esasına göre
belirlemek mümkün olmazsa takdir komisyonuna
başvurmak suretiyle emsal bedelin mali idareden
takdir yoluyla belirlemesi talep edilebilir. Takdir,
değeri düşen malın piyasa değeri araştırılmak
suretiyle yapılır.
Mali İdare'ce verilen bir muktezada, takdir
komisyonu kararının izleyen yılda verilmesi halinde,
değer düşüklüğü farkının komisyon kararının alındığı
yılda gider yazılabileceği belirtilmişse de biz
beyanname tarihine kadar karar alınması halinde
önceki yılda da gider alınabilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu yöntem, miadı dolan, bozulan, çürüyen ve bu
suretle değerini yitiren mallara yönelik olarak
öteden beri sıklıkla uygulanmaktadır.
Mal imalatta kullanılmışsa
Şayet satın alınan mal bir mamulün imalatında girdi
olarak kullanılmış ve stoklarda bu mal bulunuyor ve
satışa konu bu malın piyasa değeri düşmüşse yine
yukarıdaki açıklamalar geçerlidir (VUK madde 274/
son cümle ve 275. maddeler).
Mal satılmışsa
Malı satabilmek mümkün olmuşsa zaten zarar kayda
alınmış olacağından bir şey yapmaya gerek
olmayacaktır. Satış anında alım fiyatı ile satış
fiyatı arasındaki fark zarar olarak dikkate
alınabilecektir.
Mal ilişkili şirkete zararına satılıyorsa
Bu durumda tasdik raporunda veya transfer
fiyatlaması raporunda bu konuyu detaylı açıklamakta
fayda bulunmaktadır. Şayet zararına satış piyasa
koşulları nedeniyleyse ve bu durum ortaya
konabiliyor ve izah edilebiliyorsa bir sorun
olacağını düşünmüyoruz.
İflasın ertelemesi ve şüpheli alacak karşılığı
ayrılması
Değerli DÜNYA okurları, ne yazık ki ekonominin
durgunluk dönemlerinin vergi konuları bu tür tatsız
konuları içermekte. Şu günlerde birçok şirketin
iflasın ertelenmesi kararı almak için mahkemelere
başvurduğuna ve bir kısmının bu yöndeki taleplerinin
mahkemelerce kabul edildiğine şahit oluyoruz.
İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde
iflasın ertelenmesi talepleri kabul edilen şirketler
nezdinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili
Usulü Hakkında Kanun Hükümleri de dahil olmak üzere
hiç bir takip yapılamamakta, yapılmakta olan
takipler durdurulmaktadır. Bu süre zarfında zaman
aşımı ve hak düşürücü süreler durmaktadır.
Bu konudaki sorun hakkında böyle bir karar alınmış
şirketlerden alacağı olan şirketlerin alacakları
için nasıl karşılık ayırabilecekleridir. Bir şekilde
icra takibi için başvurulması ya da müdahil
sıfatıyla bile olsa iflasın ertelemesi sürecine dava
açmak suretiyle dahil olunması, şayet teminat da
yoksa karşılık ayırabilmek için yeterli olmalıdır.
Bu konuda mali idarenin bir açıklama yapması yerinde
olacaktır.
Bir öneri: Kamu teminat mektubu
Bildiğiniz üzere geçmişte zararın geriye yürütülmesi
konusu tartışılmış ve henüz zamanı gelmediği için
yeni kurumlar vergisi tasarısından çıkarılmıştı.
Zararın geriye yürütülmesi nedir?
Şayet bu donem zarar etmişseniz halihazırdaki
düzenlemelere göre bu zararı beş yıl içinde doğacak
karlarınızdan (vergi matrahından)
indirebiliyorsunuz. Benim önerim bu dönem zarar
oluşmuşsa, bu zararı geçmişte ödenen vergilere
mahsup edecekmiş gibi hesaplayalım. Ancak mali idare
bu tutarı nakden iade etmesin şirkete teminat
mektubu gibi versin.
Yani bu alacak bir teminat olarak kullanılabilsin.
Bu hususta başta devreden KDV olmak üzere birçok
alanda benzeri yaklaşımlar üretilebilir.
Olağanüstü dönemlerde olağandışı çözümler
denenebilir.
Mutlu, huzurlu, sevdiklerinizle ve gönlünüzce bir
yıl geçirmenizi dilerim.
Zeki GÜNDÜZ
Dünya/31.12.2008 |