Envanterde çıkan eksiklik hesaba borç kaydedilir
Yıl sonu envanterinde
kasada ortaya çıkan eksiklikler, '197. Sayım ve
Tesellüm Noksanlıkları' hesabına borç,
sorumlularından tahsili veya zarar olarak kayıtlara
intikal ettirilmesi halinde ise alacak olarak
kaydedilir.
SORU: Dönem sonlarında işletmelerde fiili
envanterle, muhasebe kayıtları arasında ortaya çıkan
farkların muhasebeleştirilmesi devamlı olarak sorun
yaratmaktadır. Böyle bir durumda ortaya çıkan
noksanlıkların doğrudan kâr-zarar hesabı ile
ilişkilendirilmesi mümkün müdür? Özellikle kasa
noksanlıklarında ortaya çıkan açıkların doğrudan
kâr-zarar hesabı ilişkilendirilmesi ileri de sorun
yaratır mı?
YANIT: Tek Düzen Hesap Planı'nda yer alan "Sayım ve
Tesellüm Noksanlıkları Hesabı" ile "Sayım ve
Tesellüm Fazlalıkları Hesabı" bu konuda yol
göstericidir. Dönem sonunda yapılan envanter
çalışmaları sırasında ortaya çıkan kasa, stok ve
maddi duran varlıklardaki noksanlıklarla, tesellüm
sırasında ortaya çıkan noksanlıklar geçici olarak
"197. Sayım ve Tesellüm Noksanlıkları" hesabında
izlenmektedir
Noksanlığın ortaya çıkması ile bu hesaba borç,
sorumlularından tahsili veya zarar olarak kayıtlara
intikal ettirilmesi halinde ise alacak olarak
kaydedilmektedir. Genel ilke olarak bu hesaba;
* Kasa sayım noksanlıkları,
* Menkul kıymet noksanlıkları,
* Stok sayım noksanlıkları,
* Maddi duran varlıklar sayım noksanlıkları
kaydedilmektedir.
www.muhasebenet.net
Bu hesaplara borç kaydı geçici olarak yapılmakta, bu
kayıtla eş anlı olarak söz konusu noksanlığın
nereden kaynaklandığı araştırılmaktadır. Bu gibi
durumlarda ortaya çıkan kayıplardan sorumlu olanlar,
bu noksanlığı karşılamak zorundadırlar. Kasa sayım
noksanlığının nedenleri bulunamazsa bu takdirde söz
konusu noksanlık kasadan sorumlu olanın borcuna,
kasadan sorumlu yoksa işletme sahibinin borcuna
kayıt edilir. Stoklarda ortaya çıkan noksanlıkların
nedeni bulunamadığı takdirde ortaya çıkan bu
noksanlığın emsal bedeli üzerinden satış olarak
dikkate alınması gerekmektedir. Böyle bir durum
işletmenin kayıt dışı satış yaptığına karine
oluşturmaktadır.
Uygulamada emtia stoklarından ortaya çıkan farkların
nedeni bulunamadığı takdirde, bulunamayan emtia
miktarı maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul
edilmeyen gider olarak dikkate alınmaktadır. Ancak
bu uygulama mevcut yasal düzenlemelerle örtüşmediği
gibi teknik olarak da doğru bir yaklaşım değildir.
Bazı hallerde söz konusu malların çeşitli nedenlerle
zayi olması mümkündür. Vergi uygulaması açısından
bir varlığın işletmeden çalınması halinde bu kaybın
zarar olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası'nın 30/c
maddesi hükmü gereği olarak deprem, sel felaketi ve
Maliye Bakanlığı'nın yangın sebebiyle mücbir sebep
ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar
hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer
vergisi mükelleflerin vergiye tabi işlemler
üzerinden hesapladıkları katma değer vergisinden
indirim konusu yapılamadığı gibi, eğer söz konusu
zayi mala ait katma değer vergisi indirim konusu
yapılmış bulunuyorsa, zayi olduğu dönemde daha
önceki dönemlerde indirim konusu yapılmış olan katma
değer vergisinin beyan edilerek ödenmesi
gerekmektedir.
Veysi Seviğ - Bumin
Doğrusöz
Referans/31.12.2008 |